Ya El Yelil
18 Şubat 2020
Son günlerde ülkemizde akla ziyan iki tartışma yaşanıyor. Bunlardan birisi ''FETÖ'nün siyasi ayağı'' konusu diğeri de ''Darbe söylentileri''. Sanki bu iki konu da AKP'nin İdlib'de düştüğü çıkmazın, açmazın üstünü örtmek, dikkati başka yöne çekmek için kasıtlı çıkarılmış gibi gelse de ben yine de bu iki konuya bir açıklık getirmek (!) istedim...
FETÖ’nün siyasi ayağı
Son günlerde ‘’FETÖ’nün siyasi ayağı’’ tartışması yoğunlaştı ya… Ben de balık hafızalı olmama rağmen arşivlere bir bakıyorum, arşivler hatırlatıyor... Ancak arşivde yer alan FETÖ -AKP ilişkilerini bir daha yazmıyorum... Kısa bir süre önce yazmıştım…
Hal böyleyken bir AKP’li adam kalkmış ‘’Bizim partimizde heç FETÖ’cü yok. Hepsini temizledik’’ diyor ya… Benim de aklıma bir fıkra geliyor… Sonra da aklıma sözlerinin hiçbir anlamı olmayan bir Arap mezdeke şarkısı ‘’Ya El Yelil’’ geliyor… Bu şarkı eşliğinde kafama ters bir huni geçirip deliler gibi katıla katıla gülüp, rakkaseler gibi kıvır kıvır kıvırasım geliyor ama yapamıyorum…
Gelelim fıkramıza:
Ekranlarda arzı endam eden profesörlerden birisi bir inceleme gezisi için Afrika’ya gitmiş… Afrika’nın en ücra köşesindeki bir kabileye de misafir olmuş... Kabile reisi de adamın hem profesör olmasından hem de ekranlarda fazlaca arzı endam etmesinden dolayı profesörün onuruna bir akşam yemeği vermiş.
Sofralar kurulmuş, kabile reisi bizim profesörü yanına başköşeye oturtmuş, ateşler yakılmış, tamtamlar çalmaya, danslar yapılmaya başlamış, sonra da yemeğe geçmişler… Kuzular, kızartmalar, çevirmeler, içkiler, elvan türlü mükellef bir ziyafet…
Afrika sorunları, dünya siyaseti, ülke siyaseti, FETÖ’nün siyasi ayağı, Koronavirüs, Brexit, İdlib, Suriye, Ukrayna, Kırım vb. derken sohbet koyulaşmıııış… Ne de olsa bizim profesör herbokog..
Sohbet esnasında nereden aklına geldiyse bizim profesör reise bir soru sormuş:
‘’Reis'' demiş Profesör ''sizin buralarda hala yamyam var mı?’’
Bu soru üzerine reisin yüzü allak bullak olmuş. Reis çatalını, bıçağını, kaşığını sertçe masaya bırakmış. Bu hareket üzerine birdenbire tamtamlar susmuş, danslar durmuş, konuşmalar kesilmiş. Herkes yüzünü reise çevirmiş.
Reisin yüzü kızgınlıktan kıpkırmızı ve yüzünde sert bir ifadeyle olarak ayağa kalkmış ve bizim profesöre dönerek başlamış hiddetle konuşamaya:
‘’Beyim’’ demiş… ‘’Biz de seni adam sandık, onuruna ziyafet vermeye kalktık. Bir de profesör olacaksın. Sorduğun soruya bak. Sen Afrika’yı hangi yüzyılda kaldı sanıyorsun?’’
Bizim profesör mosmor tabii… Sorduğuna soracağına bin pişman…Profesörün yüzünde soğuk soğuk terler boşanmaya başlamış…
Ve devam etmiş reis: ''Afrika sizin kafanızdaki Afrika değil artık. Biz çağ atladık...''
Reis yavaş yavaş yerine otururken de yavaşça mırıldanarak sözlerini tamamlamış:
‘‘’Üç tane vardı’... Ancak geçen hafta onları da yedik, artık kalmadı…’’
AKP’li adam demiyor mu ‘’Bizim partimizde heç FETÖ’cü yok. Hepsini temizledik!’’ Benim de aklıma işte bu fıkra geliyor…
Sonra aklıma bu Arap mezdeke şarkısı ‘’Ya El Yelil’’ geliyor… Bu şarkı eşliğinde kafama ters bir huni geçirip deliler gibi katıla katıla gülüp, rakkaseler gibi kıvır kıvır kıvırasım geliyor ama yapamıyorum…
Darbe söylentileri
Amerikan hükümetine bağlı düşünce kuruluşu RAND Corporation 2020 yılı raporunu yayınlıyor…
276 sayfalık bu raporunun 14. sayfasında “Türkiye’nin Milliyetçi Eğilimi” bölümünde yer alan “Orta kademe subaylarda bir rahatsızlık var... Orta vadede darbe olabilir” ifadesi yeni darbe tartışmalarına zemin hazırlıyor.
Yandaş basın ve geçmişte FETÖ destekçisi olanlar hemen pası kapıp “Avrasyacı Kemalistler darbe yapacak” yaygarasına başlıyorlar. Bunlardan Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan daha net konuşuyor; ‘’darbeyi laikçi ve Kemalistler yapacak’’ diyor…
Bu tartışmalar bana daha yeni açık açık yaşanan bir darbe planı çalışmasını hatırlatıyor:
19-20 Aralık 2019 tarihinde İstanbul'da ASSAM (Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği) ve Üsküdar Üniversitesinin iş birliğiyle ‘’ASRİKA (ASYA-AFRİKA = ASRİKA (İngilizcede ASIA-AFRICA = ASRICA) ‘’3. Uluslararası ASSAM İslam Birliği Kongresi’’ düzenleniyor. Bu kongreye SADAT'ın kurucularından ve Cumhurbaşkanı askerî danışmanı Adnan Tanrıverdi katılıyor ve sponsorluğunu ise kamu kuruluşları yapıyor.
İşte bu kongrede ayrı bir anayasası, yönetim şekli, askeri gücü, yargısı, başkenti, bayrağı, dili olan “İslam Devletler Birliği” kurulması öneriliyor.
Bu devletin başkenti İstanbul, resmi dili Arapça olarak ifade ediliyor. Bayrak ise, “şekli kanunla belirlenen kırmızı-yeşil zemin üzerine beyaz ay ve milli devlet sayısı kadar yıldızlı bayrak” olarak ifade ediliyor.
Bu kongrede açık açık darbe planı yapılarak açıkça Anayasa tağyir, tebdil ve ilga ediliyor. Ama hiçbir Cumhuriyet savcısının ve hiçbir siyasetçinin kılı kıpırdamıyor… Ancak RAND Corporation şöyle yazdı diye darbe goygoyculuğu yapılıyor…
Aklıma yine aynı şarkıyı geliyor: ‘’Ya El Yelil’’… Bu şarkı eşliğinde kafama ters bir huni geçirip deliler gibi katıla katıla gülüp, rakkaseler gibi kıvır kıvır kıvırasım geliyor ama yapamıyorum…
Yine aklıma bir fıkra geliyor…
Tarih öğretmeni çocuğa sormuş: "Oğlum, Kartaca Savaşı'nı kim yaptı?" Çocuk: "Valla billâ ben yapmadım hocam." deyince tarih hocası sinirlenmiş, sınıfın kapısını çarparak çıkmış...
Tarih öğretmeni koridorda Matematik hocasıyla burun buruna gelmiş... Matematik hocası: "Hayrola hocam? Bu ne sinir?" "Sorma!" demiş tarih hocası. "Çocuğa Kartaca Savaşı’nı kim yaptı dedim?" "Valla billâ ben yapmadım hocam" dedi. Nasıl sinirlenmeyeyim?"
Matematik hocası: "Bunlar böyledir hocam. Hem yaparlar, hem de inkâr ederler." deyince, tarih hocası sinirden düşer, bayılır.
Müdür odasında kolonyayla kendine getirilince müdür sorar: "Hayrola hocam? Ne oldu ki fenalaştınız?" "Sormayın müdürüm" der tarihçi:
"Derste çocuğa "Kartaca Savaşı’nı kimler yaptı?" dedim. "Valla billâ ben yapmadım demez mi?" Sinirle sınıftan çıkarken matematik hocamız sordu. Durumu anlatınca: "Bunlar böyledir, hem yaparlar, bir de yapmadım derler." deyince bayılmışım.
"Hocam, şu üzüldüğün şeye bak." der müdür. "İki satır yazı yazarım Milli Eğitim Bakanlığı'na, kimin yaptığını hemen ortaya çıkartırım."
Tarih hocası hastanelik olur. 15 gün hastanede yatıp tedavi görerek, bir ay raporlu olarak taburcu edilir.
Evinde dinlenirken postacı sarı bir zarf getirir. Tarih hocası merakla açar zarfı. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan gelmiştir resmi yazı.
Yazıda: "Bu yıl, gerekli tahsisat olmadığından, Kartaca Savaşları yapılamayacaktır. Bilgilerinize..." yazmaktadır.
Darbe tartışmasına katılanlara ‘’2020 yılında ödenek tahsis edilmediği için bu sene darbe yapılmayacaktır. Müsterih olun… Eğer çok çok merak ediyorsanız bakanlığa bir soruverin’’ diyesim geliyor ancak aklıma da yine aynı şarkıyı geliyor: ‘’Ya El Yelil’’… Bu şarkı eşliğinde kafama ters bir huni geçirip deliler gibi katıla katıla gülüp, rakkaseler gibi kıvır kıvır kıvırasım geliyor ama yapamıyorum…
TTC
Avusturyalı Filozof Ludwig Wittgenstein’ın bir sözü vardı: ’’Tanrı beni zihin sağlığından korusun!’' diye. Ben de diyorum ki: ‘’Tanrı düşünen insanları zihin sağlığından korusun! Çünkü bu ülke zihin sağlığına sahip insanların yaşayabileceği bir ülke olmaktan çoktaaaaan çıkmıştır.’’
Ülkede bütün bu yaşananlar bana Uğur Mumcu'nun 1980 öncesi ve sonrası ülkenin içine düştüğü siyasal, toplumsal bunalımları anlatırken kullandığı bir tanımlamasını hatırlatıyor: “Burası Türkiye Tımarhane Cumhuriyeti” (TTC)dir.
Korkuyorum, gidişatın buraya doğru olmasından korkuyorum…
Ve aklıma da yine aynı şarkıyı geliyor: ‘’Ya El Yelil’’… Bu şarkı eşliğinde kafama ters bir huni geçirip deliler gibi katıla katıla gülüp, rakkaseler gibi kıvır kıvır kıvırasım geliyor ama yapamıyorum…
Osman AYDOĞAN
Bu şarkı eşliğinde kafama ters bir huni geçirip deliler gibi katıla katıla gülmek ve rakkaseler gibi kıvır kıvır kıvırasım geliyor ama yapamıyorum: Ya El Yelil:
https://www.youtube.com/watch?v=ll_KbDwD4eE