Veda müziği ile bir ara…
23 Ocak 2021
Susmak üzerine
Dünkü yazımda bahsettiğim Avusturyalı Ludwig Wittgenstein (1889 - 1951) dili felsefenin merkezine oturtan ve kişinin ve toplumun düşünce ufkunu dilin sınırları ile belirlediğini iddia eden ender filozoflardan birisidir. Ludwig Wittgenstein'in tek eseri Tractatus (Tractatus Logico-Philosophicus, Metis Yayınları, 2008), felsefenin belirli bir dönemine son noktayı koyar; filozofun kendine göre bile, felsefe "tükenmiştir" artık. Çünkü "üzerinde konuşulamayan konusunda susulmalı"dır. (Wovon man nicht sprechen kann, darüber muss man schweigen.) Bu ifade Tractatus'ta son cümledir…
Şimdi ben bu girişe çooooook uzun yazardım ama ben yine de kısa keseyim: Wittgenstein’a uyup ben de bir süre susayım istedim… Öyle değil mi; dün de yazdığım gibi, başta ‘’Hukuk’’ olmak üzere öyle çok şey var ki üzerinde konuşulmayacak!... Öyleyse üzerinde konuşulmayan konusunda susulmalıdır…
Kısa bir ara
İzin, tatil, seyahat de değil… Öyle ya, bu salgın sürecinde nereye gidebilirim ki!... Belki de yoruldum… Belki de yeni şeyler söyleme ihtiyacından… Belki de sayfalarınızın, benim yazı bombardımanından ve uzuuuuun uzun yazılarımdan dolayı biraz dinlenmeye ihtiyacından!... Belki de keskin dilim yüzünden uzak duran arkadaşlarımın bir nebze olsun rahatlama ihtiyacından!... Belki de o ciddi ciddi siteleri, grupları benim yok sanattı, yok edebiyattı, yok şiirdi, yok tarihti diye, arkadaşlarımın nezaketlerinden dolayı söyleyemedikleri uçarı yazılarımdan korumak için, onları meşgul etmemek için… Gerçi sanatsız, edebiyasız, felsefesiz ve tarihsiz bir siyaset havada kalır ya neyse... Hem böylece de e-posta ve WhatsApp adresleriniz de benim davetsiz yazılarımdan bir süreliğine kurtulmuş olurlar...
Artık bir süreliğine yazmayacağım… Beni yıllardır takip eden arkadaşlarım bilirler zaman zaman ara verdiğimi... Geçen sene de ondan önceki sene de daha önceki sene de yılda bir iki defa ara vermiştim… Bu da böyle bir ara işte...
Böyle zamanlarda dinlenmenin ve huzur bulmanın en iyi yolu Montaigne gibi ve her zaman yaptığım gibi kendi iç kaleme çekilmek… Ve orada ''en sessiz'' anlarıma bürünmek... Bu kalede daha çok okumak, yeniden yazmak için konu ve malzeme biriktirmek yani yeniden dolmak…
Yazmak üzerine
20. yüzyıl Alman lirik şiirinin en önemli temsilcilerinden Rainer Maria Rilke, genç bir yazara mektubunda (Rilke: Briefe an einen jungen Dichter, An Franz Xaver Kappus); “Yazmak, incelikler senfonisidir. Yazmadan yaşamayı becerebileceğini sanıyorsan, yazma!” derdi…
Günümüzden genç bir edebiyatçı ve şairi, Birhan Eroğlu da derdi ki;
‘’Dedim ki sonra:
İyi ki varsın ‘Yazmak’
Yoksa nasıl taşırdı kalbim bunca yükü…?’’
Demem o ki ne yazmadan yaşamayı becerebilirim ne de yazmadan kalbim taşıyamaz bu yükü… Sonuçta üç ay sonra mı dönerim bu sayfalara, beş ay sonra mı dönerim belli değil... Belli olan bir şey var ise kısmet olursa bahar, yaz aylarında görüşebilmek... Kısmet işte!...
Sosyal medya hesabımdan eski yazılara devam
Sayfam (Şehriyar) daima açık… Şehriyar’ın sağ üstünde bir arama motoru var… Özleyen arkadaşlarım oradan bir kelime ile istedikleri konuyu bulabilirler... Sağolsun, bir arkadaşım Şehriyar için ''genel kültür ansiklopedisi gibi'' demişti...
Ancak bu ayrı kaldığım sürede sosyal medyadaki Facebook (www.facebook.com/osman.aydogan.313/) ve Twitter (https://twitter.com/_OsmanAydogan) hesabımdan zaman zaman sadece bazı eski yazılarımı paylaşacağım. Çünkü özellikle Twitter hesabım yeni ve orada çok sayıda yeni arkadaşım var ve benim eski yazılarım onlara yeni gibi gelecektir. Ki; bildiğiniz, gördüğünüz gibi zaten son zamanlarda bazı eski yazılarmı da güncelleyip yazıyordum..
Ancak sizlere güzel bir ‘’veda müziği’’ ile veda edeyim istedim… Müziği dinledikçe beni anarsınız…
Nini Rosso ve İl Silenzio
Ancak önce müzik hakkında kısa bir bilgi:
Nini Rosso, (asıl adı Celeste Raffaele Nini Rosso) (1926 – 1994) olan İtalyan bir trompetçi ve bestecidir. Nino Rossi, 1968 yılında çıkardığı ''İl Silenzio'' adlı ilk albümünde yer alan ve Guglielmo Brezza ile birlikte besteledikleri ‘’İl Silenzio’’ adlı şarkıya trompeti ile can verir.
‘’İl Silenzio’’ İtalyanca bir kelime; ‘’en sessiz’’ demek: ‘’En Sessiz’’…
‘’İl Silenzio’’’yu dinlediğinizde saygı duruşlarında çalınan müzik gibi gelecektir size ancak ‘’İl Silenzio’’’ sanıldığı gibi saygı duruşlarında çalınan bir müzik değildir. ‘’İl Silenzio’’ trompet solo bir ‘’veda müziği’’dir. (Abschiedsmelodie) Tıpkı bu yazım gibi…
Sizlere güzel bir kış, güzel bir bahar ve güzel yaz mevsimleri diliyorum…
Bugün de hafta sonu ya... Sizlere güzel bir hafta sonu ve salgından kurtulmuş güzel bahar ayları dilerim...
Osman AYDOĞAN
Nini Rosso, ‘’İl Silenzio’’:
https://www.youtube.com/watch?v=NOk0qhSTCt8
‘’İl Silenzio’’’yu yorumlayan çok sanatçı vardır. Ama Andre Rieu orkestrasından da bir dinlemenizi isterim… Andre Rieu orkestrası ve muhteşem Alp dağları görüntüleri eşliğinde ‘’İl Silenzio’’:
https://www.youtube.com/watch?v=3khb7i1pY10
Folkert-Hans Il Silenzio Schlager Symphonica Enschede The Netherlands
https://www.youtube.com/watch?v=mufSkxC-s3Q
Dalida’nın yorumu da güzeldir… Dinlemeye değer diye düşünüyorum…
Dalida’nın yorumuyla ‘’İl Silenzio’’:
https://www.youtube.com/watch?v=h1OH9U5wxi0
Dalida'nın bağlantıdaki şarkısının sözleri Almanca'dır. ''İyi yaşa'' diye başlar... ''Du musst geh'n'', ''gitmelisin'' diye devam eder... Sonra da vedadan, gözyaşlarından, çok ama çok yalnız kaldığından, özlemle bekleyeceğinden bahseder… (Beni de özlemle bekleyin emi!)
Leb wohl
Du musst geh'n
Auf Wiederseh'n
Auf Wiederseh'n;
Ein letztes Wort
Dann bist du fort
Ich bin allein
So sehr allein
So sehr allein
So sehr allein!
Abschied und Tränen vergeh'n
Hoffen und Sehnen besteh'n.
Muss ich auch warten auf dich
Weiss ich auch
Du denkst an mich.
Allein
So allein bei Tag und Nacht
So allein!
Abschied und Tränen vergeh'n
Hoffen und Sehnen besteh'n.
Mein Freund
Du musst geh'n
Auf Wiederseh'n
Leb wohl!