• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi15
Bugün Toplam514
Toplam Ziyaret3154022

Monica Ertl


Monica Ertl

10 Ekim 2016

Dün Che Guevara'nın katledilişinin 49. yıldönümü idi. Ve ben Che Guevara'yı, katledilişi anısına yazılmış bir ağıt olan ‘’Hasta Siempre’’ şarkısıyla andım. Hep arkadaşlarım ve büyüklerim uzun yazdığım için beni uyarırlardı. Ben yine de eleştirileri göze alarak şarkıyı besteleyen Victor Jara’ya da yazımda yer vererek yazımı uzatmıştım.

Ancak Che’yi anlatıp, Viktor Jara’yı da anlatıp Monica Ertl’i anlatmasam, Monica Ertl’e büyük haksızlık yapmış olurdum. Dünkü yazımda Monica Ertl’ye yer versem yazıyı da uzatmış olurdum. Bu nedenle bugünkü yazımı da bu olağanüstü kadın Monica Ertl’e ayırıyorum.

Önce Che ile Monica Ertl arasındaki bağı söyleyeyim: Monica Ertl, Che’nin intikamını alan kadındır.

Monica Ertl’i tanımak için önce babasından ve ailesinden başlamamız gerekiyor.

Monica Ertl’in babası

Monica Ertl’in babası Hans Ertl (Almanya, 1908 – Bolivya, 2000) Alman bir kâşif, antropolog, yazar ve film yapımcısıdır. Hans Ertl, Sosyalist Alman İşçi Partisi liderlerini filmini çekerek şöhret olur. Sonra da “Çöl Tilkisi” lakaplı Erwin Rommel’in Afrika-Tobruk’da yapacağı harekâtı belgelemek için Rommel emrine atanır. Bu nedenle istemeden de olsa ‘’Adolf Hitler’in fotoğrafçısı” olarak tanınır.

Hans Ertl, Nazi partisi üyesi değildir. Ancak Alman ordusu için Hugo Boss tarafından tasarlanan ceketi her daim gururla taşır. Savaştan sonra Nazi yanlısı olmamasına rağmen Schutzstaffel’in (Nazi Partisi özel polis gücü) kurbanı olarak Almanya’da kalamaz. İlk önce Şili’ye gider, Juan Fernandez takımadalarında kalır sonra da 1952 yılında Bolivya’ya gider. Bolivya’da Chiquitania bölgesine yerleşir. Orada kendi elleriyle inşa ettiği, “La Dolorida” adlı çiftliğinde ölene dek yaşar.

Hans Ertl’in büyük kızı Monica Ertl, 1937 yılında Almanya’da doğar. Hans Ertl, Bolivya’ya yerleştiğinde de Monica 15 yaşındadır.

Monica Ertl’in ideolojik oluşumu

Monica Ertl, Bolivya’da babasının sanatını öğrenir. Bu vesileyle de Bolivyalı belgesel yapımcısı Jorge Ruiz ile çalışır. Bu ise Monica Ertl’e sinema tarihinde belgesel film yapımcılığı dalında kadınların öncüsü unvanını kazandırır.

Bu arada aileye Monica’nın “Klaus Amca’’ (El tío Klaus) dediği bir Alman işadamı olan ve “Lyon Kasabı” olarak bilinen Lyon’da eski Gestapo şefi, Klaus Barbie (1913-1991) katılır.

Monica Ertl, 1958 yılında Almanya'dan Bolivya'ya göçen bir maden mühendisiyle evlenir. Kocasının işi dolayısıyla bir süre Şili'de bakır madenlerinde yaşadıktan sonra Bolivya'ya tekrar geri dönerler. Monica, Bolivya'ya geldikten sonra sinema sektörüne atılır. Birkaç film çeker. Bu sırada on yıllık evliliğinin ardından kocasından boşanır.

Monica, kocasından boşandıktan sonra yerli olan yoksul aileler yararına çalışırken gördükleri sayesinde Guevarist milislerin oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Ordusu'na (ELN) sempati duymaya başlar.

Bundan sonra Monica’nın babası ile arası açılır. Babası hiç istemeksizin onu çiftlikten kovar. Kız kardeşi Beatrice’nin BBC News için verdiği bir röportajında Monica hakkında şunları söyler: “Babam bize karşı çok soğuktu ve Monica onun en sevdiği kızıydı…’’ Ve Beatrice, röportajında şunu da söyler: ‘’Monica, Che’yi bir ilah gibi görürdü.’’

ELN içinde Monica

Monica, Bolivya ormanlarında Che Guevara’nın öldürülmesinden (Ekim 1967) sonra doğrudan ELN'ye katılır. ELN içerisinde yerli dillerinde "genç kız" ya da "kız arkadaş" anlamlarına gelen "İmilla" adını alır. ELN’ye katılmasıyla ailesinden tamamen uzaklaşır. Bu sırada ailesiyle senede bir defa mektup yazarak haberleşir. Mektubu da bir cümleden ibarettir: “Beni merak etmeyin… Ben iyiyim…” Bir daha da ailesini hiç göremez.

ELN içerisindeki gerillaların tek hedefleri vardır: Yaralı olarak ele geçirilmesine rağmen infaz edilen ve daha sonra da elleri kesilen Che Guevara'nın intikamını almak. Ve en büyük hedef de bu infazdan ve ellerinin kesilmesinden sorumlu olan Bolivya Ordusu komutanlarından Albay Roberto Quintanilla Pereira'dır. Gerilla kamplarında eğitim gören Monica'nın da tek hayali işte bu Pereira'yı öldürmektir.

İntikam için hiç bir yol uzun değildir

Che Guevara'nın Bolivya’da öldürülmesinden sonra kendisini Boliivya’da güvende hissetmeyen Albay Roberto Quintanilla Pereira, Bolivya Hükumetinden kendisinin güvenli bir ülkeye diplomat olarak atanmasını talep eder. Bolivya Hükumeti de kendisini güvenli olarak gördüğü Almanya'nın Hamburg kentine konsolos olarak atamasını yapar.

Pereira'yı öldürerek Che'nin intikamını alma kararında olan Monica, Che’nin öldürüldüğü Bolivya’dan yedi bin millik bir yolculuk yapar. Sahte bir Arjantin pasaportuyla önce İsviçre'ye oradan da Hamburg'a geçer.

Tarihler 1 Nisan 1971'i gösterir. Saat sabah 09.40’dır. Monica, derin gök mavisi gözleri, tüm zarifliği ve güzelliğiyle Bolivya'nın Hamburg Konsolosluğu'na gider. Kendini öncesinde konsolos Pereira'yla görüşmek isteyen Avustralyalı bir gazeteci olarak tanıtarak randevu almıştır. Monica Pereira'nın odasına girdikten sonra hiç konuşmadan çantasında tabancasını çıkartır ve yakın mesafeden üç el ateş eder. Kurşunlar hedefine ulaşır. Pereira'yı orada ölür… Monica, peruğunu, çantasını, Colt Cobra 38’lik silahını ve üzerinde “Ya zafer ya ölüm – ELN” yazılı bir kâğıt parçasını ardında bırakarak olay yerinden kaçar.

‘’İntikam için hiç bir yol uzun değildir" diyen Monica Ertl yedi bin mil yol giderek böylece intikamını almış olur.

(1995-1997 yılları arasında Hamburg’daki yüksek lisans eğitimim esnasında, şehrin merkezinde yer alan ve kuzeyden gelip Aussen-Alster ve Binnenalster suni göllerini geçip iki kanalla Elbe Nehri’ne dökülen Alster Irmağının suni oluşturulan Bleichenfleet kanalının kenarında Stadthausbrücke yanında bulunan Bolivya Konsolosluğu önünden ne zaman geçsem hep Monica Ertl’i anımsıdım.)


Monica’nın öldürülmesi

Monica, bu amacını gerçekleştirip olay yerinden kaçtıktan sonra tüm dünyada bir Monica avı başlar. Monica iki yıl Fransa'da kalır. 1973 yılında Bolivya'da görülür.

Ve Monica, yazımda bahsettiğim, Monica'nın “Klaus Amca’’ (El tío Klaus) diyerek büyüdüğü, eski bir Nazi savaş suçlusu ve Lyon Kasabı olarak bilinen, ancak 2. Dünya Savaşı sonrası Bolivya'ya iltica ettikten sonra "soğuk savaş" döneminde ABD'nin Latin Amerika'daki sol-devrimci hareketi engellemek adına görevlendirdiği ve Bolivya Hükümeti adına çalışan ajanlardan biri olan Klaus Barbie tarafından 12 Mayıs 1973 tarihinde tuzağa düşürülerek öldürülür.

Monica’nın cenazesi ailesine verilmez. Bolivya’da bilinmeyen bir yere gömülür.

Monica’nın ölümünden sonra babası Hans Erlt, Bolivya’da belgesel filimler çekerek yaşamaya devam eder ve İspanya ve Bolivya’da bulunan bazı kurumların yardımıyla bir müzeye dönüştürülen kendi çiftliğinde 2000 yılına kadar yaşar. Hans Ertl, 2000 yılında 92 yaşında iken bu çiftliğinde ölür. Çok sevdiği, Alman ordusu için Hugo Boss tarafından tasarlanan eski Alman askeri ceketi ile birlikte bu çiftliğe gömülür. Mezarı, bu çiftlikte, kendisinin sağ iken hazırladığı iki çam ağacı arasında ve memleketi Bavyera’dan getirilen toprağın içindedir. Son arzusunu küçük kızı Heidi yerine getirir.

Sonuç

Che için nice destanlar yazılmış ancak ne yazık ki Monica Ertl görmezden gelinmiştir. Monica Ertl’i anlatan fazla kitap yoktur. Ülkemizde ise hiç yoktur. Monica Ertl’i, Alman gazeteci Jürgen Schreiber, yazdığı "Sie starb wie Che Guevara. Die Geschichte der Monica Ertl" (Che Guevara gibi öldü. Monica Ertl’in hikâyesi) (Artemis & Winkler Verlag, 2009) adlı kitabı ile anlatır. Zaten Monica Ertl de Che gibi katledilmiştir. Kitap adı buna vurgu yapar... Bir de Monica Ertl hakkında bir film yapılmıştır: Alman yönetmen Christian Baudissin’in 1988 yılı yapımı filmi: ‘’Gesucht: Monica Ertl - Die Frau, die Che Guevara rächte’’ (Aranıyor: Monica Ertl – Che Guevara’nın intikamını alan kadın)

Eğer Monica Ertl, emperyalizme ve kapitalizme hizmet eden bir figür olsaydı hakkında ne çok kitaplar yazılır, ne çok şarkılar bestelenir ve de ne çok filmler çekilirdi. Görüldüğü gibi, hayatınız emperyalizme ve kapitalizme hizmet etmiyorsa Monica Ertl gibi görmezden geliniyorsunuz.

Monica Ertl, kimbilir kimine göre cesur bir kadın, kimine göre bir gerilla, bir başkasına göre bir katil, daha bir başkasına göre de belki de bir terörist olarak tanımlanıyordur. Ancak Monica Ertl’in hikâyesi, bir ideali, bir davayı, bir kavgayı ve adaleti seven ve savunan başı dik bir kadının hikâyesidir.

Aslında Monica Ertl’in hikâyesi adalete dönük bir isyanın bir kadın kalbinde adaletin tecelli etmeden bitmeyeceğinin somut bir hikâyesidir.

Toprağı bol olsun.

Osman AYDOĞAN

Monica Ertl:


Yorumlar - Yorum Yaz