• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi13
Bugün Toplam1448
Toplam Ziyaret3203772

Papatya


Papatya

03 Kasım 2020


Uzakta bir şehir

Çok çok ücra bir köşesinde değilse de Doğu Anadolu'da bir şehrin, şehre kuşbakışı bakan bir tepesindeyim. Mevsim sonbahar. Günlerden 03 Kasım 2020. Gün batmak üzere... Güneşin zaten uzak, soluk ve ısıtmayan ışıkları bulutların arasında belli belirsiz parlıyor. Ağaçlar; batmakta olan böylesi bir güneşin aydınlattığı sarı, kahverengi, turuncu, kızıl, tarifi bir imkânsız solgun renkleriyle tüm dallarını göklere kaldırarak dua eden insan gibiler...

Buz gibi havada ayakta kuşbakışı şehri seyrediyorum…

Yavaş yavaş pastel bir renk alıyor uzaklar, sararan yapraklar, kuruyan otlar, vadiler yamaçlar, dağlar, tepeler, bayırlar, düzler… Börtü böcek çoktaaan yaz konserlerini kesmiş, kuşların cıvıltıları susmuş, yaz otları da sararıp solmuş, seyrettiğim şehir gibi bir ürkek, bir mahzun, bir hazin sessizliğe bürünmüş doğa...

Bir annenin çocuğunun üstünü usul usul örtercesine, gece üstünü örtüyor şehre kadar olan vadilerin, yamaçların, tepelerin... Perde perde iniyor gece şehrin üstüne… Usul usul basıyor karanlıklar… Şehrin ışıkları yavaş yavaş epil epil ışımaya başlıyor…

Papatya

Ben iliklerime kadar üşümeye başlıyorum… Ve uzaktan uzaktan, tanıdığım ve çok sevdiğim bir müzik geliyor: ‘’HiraiZerdüş’' mahlası kullanan müzisyen, yazar Hakan Bozdağ'ın Papatya albümünde yer alan ‘’Papatya’’ isimli şarkısı… Şarkının bağlantısını yazımın sonunda veriyorum. Olduğum yerde kalıp şarkıyı hiç bitmemesini istercesine huşu içerisinde dinliyorum:

‘’Gözlerin zehri şarap eder mi?
Alıp içsem beni sarhoş eder mi?
Bir hayale daldım uyan derler mi?
Beni böyle koyup gitme olur mu?’’

Bir taraftan şarkı geliyor uzaklardan uzaklardan bir taraftan da zihnim Hakan Bozdağ’ı hatırlıyor:

Hakan Bozdağ'ın kullandığı ‘’HiraiZerdüş’' mahlası "kutsal iyiliğe giden yol karanlıktan geçer" anlamına geliyor.

Hakan Bozdağ, 1983 yılında Artvin, Şavşat’ta doğuyor... Çocukluk yılları Artvin Arhavi’de geçiyor. 3 yıl İran’da Şiraz ve Suriye’de Şam şehirlerinde öğrenim görüyor…  İbranice, Farsça, Kürtçe ve bunlara bağlı türeyen lehçelerde eserler yazıyor. ‘’Elya’’ (Karina Yayınevi, 2014) adıyla ilk kitabını çıkarıyor. Elya’yı diğer kitapları izliyor: ‘’Çok Güzel Tükendik’’ (Kanes Yayınları, 2018) ve ‘’Topla Yüreğini Gidelim Buradan’’ (Kanes Yayınları, 2019)

Hakan Bozdağ kendisini şöyle tanıtıyor:

‘’15 yaşında Kendime “HiraiZerdüş” diye bir isim taktım. Anlamı: “Kutsal iyiliğe giden yol, karanlıktan geçer.” Kutsal bir iyilik hayal eden birinin ilk önce karanlıktan geçmesi ve ayakta kalması gerekiyordu.

16 yaşında dünya edebiyat tarihine geçebilme fikrine kapıldım ki aslında bu bir çılgınlıktı. Bir ilkokul diplomasını bile hediye horoz karşılığı almış bir adam için fazla geliyordu. Bu fikri taşımak bile delilikti ama kendimce bilmediklerimi öğrenmek için nefes almaya başlamıştım. Günlerce, aylarca, senelerce dil ve din bilimi hakkında araştırmalar yaptım. Kutsal kitaplar ve türemelerini okudum. Zihnim bir kaplumbağa olmayı az ötede bırakıp bir tavşana dönüşüyor ve hızı giderek katlıyordu. En az yatırımı almakla hiç değişmeyen ve hep kendi gibi kalan bir beden sahibiydim. Hızlıca çürüyen bir bedene yatırım yapmak zaten akıl kârı bir şey değildi.

İnsan okuma ve dinlemeyle işe devam ettim. Her sınıftan dinlemeye kalkıştığım insanların renklerini biriktirdim. Bu da senelerce sürdü. Cevap vermek için sürekli bekliyordum. Kendime uyanmadan, dünya içindeki halklara ve dillere uyandım ruhumla. Bir hiçten varlık türeten İlahi güç adına sorgulanacak milyon şey geçiyordu aklımdan. Aklım artık bana yetmiyordu.

Dilleri ve dinleri teraziler üzerinde tarttım durmadan. Bakışlarım yumuşuyordu. Bakışlarım yumuşadıkça Yaradan nazarında zerreleşiyordum. Bir hiçten bir hiçe doğru toza dumana bulanıyordum ama yorulmadan ve açlık hissi ile yaşamaya devam ediyordum… Ve nihayet, başımı kâinatın iradesi önünde eğdiğim bir gün, insan olduğumu hatırladım. Bu bana fazlaca şey kattı.

İnsan başıma kaldığım zamanlardı. İrademin serçe kuşu gagasında biriken su kadar bile olmadığını fark ettim. Bu hayallerimden vazgeçmek için bir sebep doğurmuyordu. Sancım çiftleştikçe, genişliyordu beynim. Aklıma türlü nimetlerden renklenen cennet geliyordu. Cennet nakışları örtünüyordu fikirlerim üzerine.

Ve yazmak ağır bir eylem oluyordu bu yüzyılda. Evet, anlaşılmak güç geliyor hatta güç veriyordu. Ama yazmak paha biçilmezdir diyordu içimdeki ben. Amacın izinde zerre toz kalmıyordu geleceği süslerken. Mavi ve beyaz kalıyor; siyah gidiyordu…

26 yaşına geldiğimde, fikirlerimin daha da çıldırdığını fark ettim. Çerçevelerin yetmediğini, çizgilerin kısa olduğunu gördüm. Herhangi bir iradenin seviyesini aşağı gören biri değilim. Bu benim haddim değil ama kendi amacımın bir ismi olmalıydı ve o amaca yazarak hizmet etmeliydim. Ve bu fikirlerin kaynadığı dönemlerin içinde. “Kirli edebiyat”la karşılaştım zihnimde. Esnedikçe genişle, yakınlaştıkça uzaklaş, kayboldukça görün dedim… Zaman yerinde duran bir şey değildi elbette. Nihâyet cesaret ederek; 2015 yılı başlarında yazılarımı insanlarla paylaşmaya başladım. Bu çıldırmış fikrin sevenleri olmaya başladı. Onlara günbegün edebi türde bir şeyler yazmaya devam ettim. Yanımda olanlar desteklediler beni ve nihayet cesaretim bana bir kitapla devam etmemi emretti. Yazdım! Yazmaya devam ediyorum. İlk kitabımın ismi ELYA. Sonrası Çok Güzel Tükendik; son kitabımın ismini, Yaradan’ın bana verdiği yaşam hakkı sona erinceye dek değiştireceğim…’’

Ve şarkı bitiyor... Ben öylece kalakalıyoum.. Hava buz kesiyor, ben de buz kesiyorum, ruhum buz kesiyor, tir tir titriyorum…

‘’Ellerin kışı bahar eder mi?
Tutuşunca yüreğimi örter mi?
Ey ruhuma kır alemi papatya
Beni böyle…’’

Osman AYDOĞAN

HiraiZerdüş, ‘’Papatya’’:
https://www.youtube.com/watch?v=NZ-Rw2vDJhs

HiraiZerdüş, ‘’İçime sevda kaçar’’:

https://www.youtube.com/watch?v=V-sivPFfQn4

Papatya

Gözlerin zehri şarap eder mi?
Alıp içsem beni sarhoş eder mi?
Bir hayale daldım uyan derler mi?
Beni böyle koyup gitme olur mu?

Yine gel akşam üstü
Gece sabaha varmadan
İzin olsun üzerimde olur mu?

Ellerin kışı bahar eder mi?
Tutuşunca yüreğimi örter mi?
Ey ruhuma kır alemi papatya
Beni böyle…


Yorumlar - Yorum Yaz