Avrupa Birliği Liderler Zirvesi’ne doğru: 10-11 Aralık 2020
30 Kasım 2020
Türkiye’yi yakından ilgilendiren AB Liderler Zirvesi bu yıl son olarak 10-11 Aralık 2020 tarihinde Brüksel’de yapılacak. Ve bu zirvede AB tarafından Türkiye'ye yapılacak yaptırımlar görüşülecek...
Bu zirvenin Türkiye tarafından önemini ve muhtemel alınacak kararları anlatmadan önce kısaca Avrupa Birliği Zirvesi’ni ve 10-11 Aralık 2020 tarihinde yapılacak son zirveye giden süreci anlatmak istiyorum…
Avrupa Birliği Zirvesi
Avrupa Birliği Zirvesi, Avrupa Birliği'ne üye devletlerin başbakanları veya devlet başkanları ile Avrupa Birliği Zirvesi Başkanı ve Avrupa Komisyonu Başkanının katılımı ile yapılan bir toplantıdır. 1974 yılından beri yılda en az dört defa toplanan ve “Zirve” olarak adlandırılan bu toplantılarda, liderler; önemli konuları tartışırlar, AB’nin orta ve uzun vadeli politikalarını belirleyen kararlar alırlar… Avrupa Birliği Zirvesi'nin herhangi bir yasama yetkisi yoktur. Buna rağmen, AB üyesi tüm devletlerin en üst düzey yetkililerinin bir araya geldiği ve temel politikaları belirlediği kurum olmasından dolayı siyasi bir ağırlık ve yönlendirme gücü taşır...
Zirve'ye, üye devletler tarafından 2,5 yıllığına atanan ve görev süresi bir defa uzatılabilecek olan AB Zirvesi Başkanı başkanlık eder. Zirve Başkanı, Birlik Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisinin yetkileri saklı kalmak kaydıyla, Birliği dışa karşı temsil etmekle görevlidir. Zirve Başkanı, aynı anda herhangi bir ulusal görevde bulunamaz.
1992 yılında resmi statü kazanan AB Zirvesi, Lizbon Antlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte AB’nin 7 resmi kurumundan birisi olmuştur... Genel olarak Brüksel’de gerçekleştirilen toplantılara Dışişleri Bakanları da katılır. Her toplantı sonunda Başkanlık Sonuç Bildirgesi yayımlanır.
Toplantılar genellikle Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi'nin de karargâhı olan Belçika'nın başkenti Brüksel'deki Justus Lipsius binasında yapılır…
‘’Avrupa Konseyi’’ ile bahsettiğim ‘’Avrupa Birliği Zirvesi’’ genellikle birbirine karıştırılır. Bunun da nedeni kurum adlarını Türkçe’ye çevirirken yaşanan kavram kargaşasıdır.
İngilizcede “Council of European Union”, Fransızca’da “Conseil de l’Union européenne” olarak ifade edilen kurum AB’ye üye devletlerin devlet ve hükümet başkanlarının bir araya geldiği bahsettiğim bu zirvelerdir ve bunun için kullanılabilecek doğru ifade anlattığım gibi “Avrupa Birliği Zirvesi” olmalıdır.
‘’Avrupa Konseyi’’ ise merkezi Strazburg’da 1949 yılında kurulan ve AB kurumları içerisinde yer almayan ve Türkiye de dâhil olmak üzere 47 üyesi bulunan uluslararası örgüttür. (Council of Europe – Conseil de l’Europe). Avrupa Konseyi Avrupa kıtasının en önde gelen insan hakları savunan organizasyondur. Bu 47 üyeden 28 devlet Avrupa Birliği'ne de üyedir. Tüm AK üye devletleri insan haklarını, demokratik değerleri ve hukukun üstünlüğünü korumaya dair hazırlanmış Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin tarafıdır.
AB Liderler Zirvesi 2020 yılı toplantıları
AB Liderler Zirvesi’nin 2020 yılı son toplantısı 10-11 Aralık 2020 tarihlerinde Brüksel’de yapılacak. Bu toplantıda görüşülecek konuları anlamak için Temmuz zirvesine ve bir önceki toplantı olan 1-2 Ekim 2020 tarihinde yapılan AB Liderler Zirvesi’ne bakmamız gerekiyor…
AB Liderler Zirvesi; 17 -20 Temmuz 2020
Temmuz zirvesinde Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Fransa, Türkiye’ye Doğu Akdeniz’deki tavrı nedeniyle ekonomik yaptırım uygulanmasını istediler. Ancak bu istek AB içinde yeterli destek bulunamayınca yaptırım kararının Aralık zirvesinde yeniden ele alınması kararlaştırıldı…
AB Liderler Zirvesi; 1-2 Ekim 2020
Bu toplantıda; Doğu Akdeniz'deki durum, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri, Türkiye ile ilişkiler ve Türkiye’ye yaptırım, Belarus, Çin-AB ilişkileri, Dağlık Karabağ, Rus muhalif Aleksey Navalnıy'ın zehirlenmesi ile tek pazar, sanayi politikaları ve dijital dönüşüm gibi konular ele alındı…
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen (Alman), bu zirve esnasında yaptığı açıklamada, Türkiye'nin "Kıbrıs sularında doğalgaz arama çalışmalarında ısrar etmesi durumunda, Avrupa Birliği'nin ambargo uygulayabileceği’’ açıklamasında bulundu…
AB Liderler Zirvesi Sonuç Bildirisi; 1-2 Ekim 2020
Bu zirvenin yayınlanan sonuç bildirisinde; Doğu Akdeniz'de Kıbrıs Rum tarafının egemenliğinin ihlal edildiği, Ankara'ya Rum yönetimiyle diyalog kurması çağrısı ve Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikasını değiştirmemesi durumunda yaptırım seçeneğinin ‘‘derhal’’ uygulanacağı’’ ifadeleri yer aldı…
Uluslararası hukuk ve AB üyelerinin egemen haklarına aykırı düşecek eylemlerden kaçınmanın mutlak gereklilik olduğu savunulan bildiride, Türkiye ile Yunanistan arasında güven artırıcı adımların, istikşafi görüşmelerin yeniden başlayacağına yönelik açıklamaların memnuniyetle karşılandığı belirtildi.
Kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlandırmalarının diyalog yoluyla ele alınması gerektiği belirtilen bildiride, Türkiye'ye "Kıbrıs Rum yönetimi ile diyalog kurması" çağrısı yer aldı. Bildiride AB'nin, Kıbrıs müzakerelerinin BM himayesinde yeniden başlamasını desteklediği, "Türkiye'den de bu yönde bir beklenti içinde" olduğu kaydedildi.
Bildiride Türkiye'nin, "tek taraflı adımlar atması halinde", AB'nin "elindeki tüm enstrümanları ve seçenekleri kullanacağı", bunların AB Antlaşması'nın 29. maddesiyle AB'nin İşleyişi Hakkındaki Antlaşmanın 215. maddesi uyarınca yapılacağı ifadesi yer aldı.
AB Anlaşmasının 215. maddesi AB'nin üçüncü ülkelere tedbir uygulamasını içeriyor. 29. madde ise üye ülkelerin, ulusal politikalarını AB'nin tutumuyla uyumlu hale getirmesini öngörüyor.
Ayrıca bildiride, AB Konseyinin gelişmeleri yakından takip etmeyi sürdüreceği, en geç aralık ayındaki toplantısında bunlara uygun kararlar alacağı kaydedildi.
Zirve sonunda verilen demeçler
1-2 Ekim 2020 tarihinde yapılan AB Liderler Zirvesi’nden sonra AB yetkilileri bazı demeçler verdiler:
Zirve sonrasında konuşan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Doğu Akdeniz krizinde Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetimini desteklediğini yineledi.
Yine zirve sonunda konuşan AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen; ‘’Türkiye ile olumlu ilişkinin ‘provokasyonlar ve baskılar durunca’ başlayabileceğini’’ ifade ederek, "Ankara'nın bu faaliyetlerini tekrarlaması halinde, AB elindeki tüm enstrümanları ve seçenekleri kullanacak. Elimizde derhal uygulamaya sokabileceğimiz bir alet çantamız var" dedi.
Yine zirve sonunda konuşan Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Ankara'nın Kıbrıs konusundaki retoriklerinin ve AB ile tansiyonu yükselten adımlarının Türkiye ile Avrupa arasındaki ayrılık mesafesini daha genişlettiğini belirtti.
Pozitif gündem ajandasına dönmeyi arzuladıklarını bunun için de Türk tarafından temel bir yaklaşık farklılığı beklediklerini aktaran Borrell, Türkiye ile ilişkilerde gidilecek yöne 10-11 Aralık'ta yapılacak AB Liderler Zirvesinde karar verileceğini belirterek şöyle konuştu: "Zaman geçiyor ve artık Türkiye ile olan ilişkilerimizde bir dönüm noktasına yaklaşıyoruz."
Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves le Drian da zirve sonunda yaptığı açıklamada, “Türkiye ne yapması gerektiğini biliyor. Ya çatışmayı ya da işbirliğini seçecek” ifadesini kullanarak, Türkiye’nin ilişkileri yeniden tesis etmek için sözlerinin yeterli olmadığını ve eylemleriyle de yumuşama belirtisi göstermesini beklediklerini dile getirdi…
Avrupa Parlamentosu’nun kararı; 26 Kasım 2020
Bu arada Avrupa Parlamentosu 26 Kasım 2020 tarihinde yaptığı toplantıda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleriyle birlikte, 46 yıldır kapalı tutulan Maraş kentinin kısmen açılması kararını kınadı, “tek taraflı ve yasa dışı” olarak nitelendirilen kararlar nedeniyle, 10-11 Aralık 2020 tarihinde toplanacak AB Konseyi’ni Türkiye’ye yaptırım uygulamaya çağırdı. AP’nin bağlayıcı olmayan ‘tavsiye niteliğindeki’ kararında, “Türkiye’nin yasa dışı eylemlerine karşı harekete geçilmesi ve sert yaptırım uygulanması” istendi…
AP’nin, “Türkiye’nin yasa dışı eylemlerinin ardından Maraş’ta artan gerilim ve müzakerelerin acilen yeniden başlatılması ihtiyacı” başlıklı bu kararında, AP’undaki 631 parlamenter lehte, 3 parlamenter ise aleyhte oy kullandı. Oylamada, 59 parlamenter çekimser kaldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC ziyaretine ve Maraş’ın kısmen açılması kararına atıfta bulunulan kararda, Türkiye’nin “sahada yeni bir gerilim yarattığı, bu adımın iki taraf arasındaki uçurumu derinleştirdiği, Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümünü olasılığını da tehdit ettiği” belirtildi.
Kararda, ayrıca “Türkiye’den Kıbrıs’taki güçlerini çekmesi ve BM gözetimindeki Maraş’ı da gerçek sahiplerine vermesi” istendi. Türkiye’nin tek taraflı adımlarına karşı AB’nin “birlik içindeki konumunu sürdürmesi gerektiği” vurgulandı.
Avrupa Birliği Liderler Zirvesi; 10-11 Aralık 2020
10-11 Aralık 2020 tarihinde toplanacak olan AB Liderler Zirvesi anlattığım gibi Türkiye’ye yapılması düşünülen yaptırım konularını ele alacak olması nedeniyle Türkiye açısından çok önemli…
Hal böyleyken bir Alman gemisinin bu hafta Akdeniz’de bir Türk gemisini durdurması ve yaptırım kararında kilit rol oynayan Almanya ile Türkiye arasında da gerginliğe yol açmasının, AB içinde Türkiye’ye yaptırım isteyen tarafın elini güçlendirdiği iddia ediliyor.
Bu zirveden önce, 3 Aralık 2020 tarihinde açıklanacak olan AB Türkiye Raporu ile NATO Dışişleri Bakanları toplantısında da Türkiye konusu gündeme gelecek.
Daha önceki yıllarda Almanya gibi AB ülkeleri müstakil olarak Türkiye’ye yaptırım kararı alarak ambargo uygulamışlardı. Ancak tarihte ilk olarak Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yaptırım uygulaması gündemde… Ve 10-11 Aralık 2020 tarihinde yapılacak olan Avrupa Birliği Liderler Zirvesi’nden Türkiye’ye yönelik olarak bir yaptırım kararının da çıkması ciddi bir ihtimal…
Zaten bu ihtimal ciddi olduğu içindir Cumhurbaşkanı Erdoğan 21 Kasım 2020 tarihinde yaptığı bir konuşmada, "Kendimizi başka yerlerde değil Avrupa'da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile kurmayı tasavvur ediyoruz." açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da 20 Kasım 2020 tarihinde 10-11 Aralık'ta yapılacak Avupa Birliği (AB) Zirvesi öncesinde Brüksel'e bir ziyaret gerçekleştirdi. Kalın, bu ziyaret kapsamında AB Konsey Başkanı Charles Michel'in Dış Politika Başdanışmanı Maryam Van den Heuvel, AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen'in Kabine Şefi Bjoern Seibert ve AB Dış İlişkiler Servisi Genel Sekreteri Helga Schmid ile ayrı ayrı görüştü.
Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu demecinin ve hem de Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın bu Brüksel ziyaretinin, 10-11 Aralık'ta yapılacak Avrupa Birliği Zirvesi’nde Türkiye’ye yönelik olarak alınacak muhtemel bir yaptırımın önlenmesine yönelik olduğu değerlendirilmektedir.
10-11 Aralık 2020 tarihinde yapılacak olan Avrupa Birliği Liderler Zirvesi’nde Türkiye’ye yönelik olarak alınabilecek yaptırımlar
Türkiye’de de bu nedenle son zamanlarda 10-11 Aralık 2020 tarihinde yapılacak olan Avrupa Birliği Liderler Zirvesi’nde Türkiye’ye yönelik olarak yaptırımlar çıkabileceği konusu tartışılıyor. Bu konuda Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı Meclis’te bir soru üzerine bazı açıklamalarda bulundu.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı’nın muhtemel yaptırımlar konusundaki açıklamaları
Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı, AB’nin bu zirvesinde Türkiye ile müzakereleri ya da Gümrük Birliği’ni askıya alması gibi seçeneklerin düşük olasılık olduğunu belirtti. Ancak diğer yandan AB’nin Türkiye’ye yaptığı mali yardımları tamamen askıya alabileceğini, sondaj çalışmalarına dâhil olan bürokratlara seyahat yasağı getirilebileceğine işaret etti.
Kaymakçı’nın ifadeleri şu şekilde;
“AB’nin alabileceği çeşitli kararlar var. Müzakereleri resmen sonlandırması: Böyle bir şeyin yapılabileceğine inanmıyorum. Bu, nitelikli oyçokluğu getiriyor. O noktaya gelir mi? Tahmin etmiyorum. Müzakerelerin resmen askıya alınması: Bu da kolay bir karar değil. Bu karar alınabilir belki ama alınsa dahi bunun bence çok olumsuz bir etkisi olmaz. Zaten müzakereler şu anda, maalesef, durma noktasına getirildi AB tarafından. Dolayısıyla, ben bunun bir etkisinin olacağını düşünmüyorum. Bu yönde bir karar çıkabilir mi? Sanmıyorum”
Kaymakçı, açıklamasında zirvede Türkiye’ye verilen mali yardımların tamamen askıya alınması seçeneğinin gündeme gelebileceğini kaydetti. “Mali yardımlarda geçen dönemde de kesinti yapmışlardı. Bunda da kesinti yapabilirler veya tamamen askıya alabilirler. Bu da Türkiye’yi çok olumsuz etkilemez ama tabii, Türkiye-AB diyaloğunu, sivil toplum kuruluşlarımızı, parlamenter diyaloğu, öğrencilerimizi, değişim programlarını olumsuz etkileyebilir” ifadesini kullandı. Kaymakçı, “Onun dışında, sondaj çalışmalarına dâhil olan üst düzey bürokratlarımıza seyahat yasağı getirilebilir yani getirilebilecek şeylerden bir tanesi de bu” diye konuştu.
Türkiye’nin Brüksel’le temaslarının sürdüğünü söyleyen Kaymakçı, “Belki önümüzdeki bir iki hafta içerisinde ön açıcı bir formül bulunabilir zirveye kadar diye düşünüyorum” görüşünü dile getirdi. Kaymakçı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de tüm ülkelerin katılımıyla bir konferans toplanması önerisi olduğunu da anımsattı. Kaymakçı, açıklamasında “Bence burada çıkış yolu, Türkiye’nin Doğu Akdeniz konferansı önerisine cevap verilmesi. Bunun, tabii, bir çözüm olacağına inanmıyoruz ama en azından ortamı yumuşatsın ve Kıbrıs Türklerinin de içinde olduğu bir Doğu Akdeniz konferansında özellikle Kıbrıs Adası’ndaki enerji, hidrokarbon konusu ve gelir paylaşımı konusu da yavaş yavaş ele alınsın çünkü, bildiğiniz gibi, Doğu Akdeniz Boru Hattı Projesi de Türkiye’siz ve Kıbrıs Türkleri olmadan gerçekleştirilebilecek bir proje değil, yani hiç kimse denizin altına sekiz milyar Avroyu kolay kolay gömmez” ifadesini kullandı.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in muhtemel yaptırımlar konusundaki açıklamaları
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Eylül 2020 başında yaptığı açıklamasında bu muhtemel yaptırım kararlarından da bahsetmişti.
Borrell, yaptığı açıklamada kademeli bir yaptırım planı üzerinde çalıştıklarını, kişi ve şirketlerin yaptırım kapsamına alınabileceğini işaret ederek "doğal gaz arama faaliyetleriyle bağlantılı şirketlerin yaptırımlardan etkilenebileceğini" söylemişti. Bu da Türkiye için Doğu Akdeniz'deki sondaj ve arama faaliyetleri yürüten gemilere AB limanlarının kapatılması ve yedek parça sevkiyatının durdurulacağı anlamına geliyor… Ya da söz konusu şirketlerle çalışan bankalar da yaptırım listesine alınabilir.
Açıklamasında, krizin tırmanması durumunda ise yaptırımların Türkiye'deki diğer ekonomik faaliyetleri etkileyecek şekilde genişletilebileceğini vurgulayan Borrell, bunun Türkiye ve AB arasında "yoğun ticari ilişkilerin bulunduğu sektörleri kapsayabileceğini" dile getirmişti. Bu durumda da AB ve Türkiye arasında gümrüksüz mal alışverişini sağlayan Gümrük Birliği'nin hedef alınabileceği belirtiliyor. Türkiye'nin Gümrük Birliği'nin genişletilmesi talebinin de yaptırımlardan etkilenebileceği tahmin ediliyor.
Diğer bir yaptırım ihtimali de Türkiye ile ağır aksak ilerleyen AB'ye üyelik görüşmelerinin resmen durdurulması olabilir. Avusturya bu talebini zaten açıkça dile getiriyor. Ancak diğer AB ülkelerinde şimdilik bu konuda net bir görüş yok.
Dolaysıyla 10-11 Aralık 2020 tarihinde yapılacak olan Avrupa Birliği Liderler Zirvesi’ni bekleyip göreceğiz…
Aynı anda iki tavşanı yakalamak isteyen ikisini de kaçırır
Eğer bu AB zirvesinden Türkiye’ye karşı bir yaptırım kararı çıkarsa ve ABD’de başkan seçilen, gerek seçim konuşmalarında gerekse de önceki politikalarında bakarak Türkiye hakkında Trump’tan daha farklı bir politika izleyeceği ve Türk-Amerikan ilişkilerinin Biden’ın başkan olması ile farklı bir eksende hareket etmeye başlayacağı tahmin edilen Jeo Biden’in de 03 Ocak 20121 tarihinde göreve başlamasıyla birlikte Türkiye’yi sıkıntılı ve sıcak günlerin bekleyeceği tahmin ediliyor…
Daha önce de AB birlik olarak ve AB ülkeleri müstakil olarak bazı sorunlar karşısında Türkiye’ye karşı menfi kararlar alma düşüncesindeydiler. Ancak AB’nin ve AB ülkelerinin bu niyetlerine genellikle ABD fren olurdu. Ancak bu sefer Türkiye’nin yanında yer alacak ABD olmadığı gibi ABD de Türkiye’nin karşısında… Türkiye’nin yaklaşmakta olduğu Rusya’nın ise AB üzerinde herhangidir etkisi ve yetkisi yok. Bir de artık AB başkentlerinde büyükelçi olarak bu tür tehlikeleri göğüsleyecek eski monşerler (!) de yok...
Bu durum da bana Anadolu’nun binlerce yıllık imbiğinden damıtılarak geçen bir sözü çağrıştırıyor: ‘’Aynı anda iki tavşanı (‘’ABD – AB’’ ve ‘’Rusya’’) yakalamak isteyen ikisini de kaçırır!’’...
Osman AYDOĞAN