Türkiye’nin başına örülen S-400 çorabı
07 Ocak 2022
Dün ajanslara şu haber düşüyor. Bugün ise bütün gazetelerde bu haber yer alıyor:
‘’Pakistan, Türkiye ile imzaladığı savaş helikopteri alımını öngören anlaşmadan çekildi.’’
Haber başlığı kısa ama konunun geçmişi ve ayrıntıları var… Önce 3.5 yıl geriye gidelim: Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, 3.5 yıl önce 13 Temmuz 2018 tarihinde yaptığı açıklamada Pakistan’a 1.5 milyar Dolar tutarında 30 adet ATAK Saldırı Helikopteri satışı için sözleşme imzalandığını duyuruyor…
Türkiye, uzun bir geçmişi olan ATAK Saldırı Helikopterlerini Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ)’da üretiyor. Ancak TUSAŞ’ta üretilen bu ATAK Saldırı Helikopterlerinin motoru yerli ve milli değil. TUSAŞ’ta üretilen bu ATAK Saldırı Helikopterinde Amerikan Honeywell ile İngiliz Rolls Royce’un ortak girişimi olan LHTEC şirketinin ürettiği CTS800 tipi motor kullanılıyor.
Hal böyle olunca da ATAK helikopterinin üçüncü ülkelere satışı için ABD hükümetinin izni gerekiyor. ABD, geçen yıl altı adet ATAK Saldırı Helikopterinin Filipinler’e ihracı için izin onay verse de Pakistan’a ATAK Saldırı Helikopteri satışı için aradan geçen 3.5 yıl süresince onay vermiyor... İlk teslimat için öngörülen 2019 tarihi, motor engeli nedeniyle Pakistan tarafından birkaç kez uzatılıyor. Buna karşın geçen süre içinde ABD’den onay gelmeyince Pakistan, 1.5 milyar dolarlık ATAK Saldırı Helikopteri alımını iptal ediyor ve ATAK Saldırı Helikopteri yerine Çin’den helikopter almaya karar veriyor. Söz konusu karar önceki gün Pakistan Ordu Sözcüsü Babar İftihar tarafından duyuruluyor…
Haber böyle olunca da bana S-400 konusunu tekrar gündeme getirip S-400 alımı ile Türkiye’nin başına nasıl bir çorap örüldüğünü tekrar anlatmak kalıyor…
Önce kamuoyunca pek bilinmeyen, bilenlerin de yanlış bildiği S-400’ün alım sürecini, daha doğrusu S-400’ün Rusya’dan ihalesiz bir şekilde nasıl alındığını anlatmam gerekiyor…
Ancak bunun için şöyle bir yakın tarihe gidip Türkiye’nin uzun menzilli hava savunma sistemleri arayışı ve ihale süreçlerini kısaca anlatmam gerekiyor…
Türkiye’nin uzun menzilli hava savunma sistemleri arayışı ve ihale süreci
Türkiye uzun menzilli hava savunma sistemleri alımı için önce ihaleye çıkarak dört ülke ile görüşmeler yapıyor. Bu ülkelerden ABD; Patriot, Çin; FD 2000, Rusya; Antey 2500 ve Fransız-İtalyan ortaklığı; Samp-T füzeleri ile ihaleye katılıyor. Bu ülkelerle uzun süre görüşmeler yapılıyor.
Bu konu Türkiye’de yanlış ve eksik bilindiği için kısaca dedim ama bu konuyu biraz açarak uzun uzun anlatmam gerekiyor.
Bu görüşmelerde Türkiye hep ‘’yerli katkı ve offset’’ şartını koyuyor. Hiçbir ülke bu görüşmelerde füze teknolojisini vermese de araç, taşıt ve rampa gibi parçaların Türkiye’de üretilmesine hayır demiyor… Bu konuda Çin yaklaşık %28 oranında yerli katkıya onay veriyor. ABD de Patriot füze sisteminde araç, taşıt ve rampa gibi parçaların Türkiye’de üretilmesine %8 gibi yerli katkı payı sunuyor. Ancak Rusya yerli katkı konusuna hiç sıcak bakmıyor ve sıfır yerli üretimle teklifinde ısrarcı oluyor…
Bu ihale 2013 yılında sonuçlanıyor. Rusya’nın teklifi olan Antey 2500 füzeleri için yerli katkı payı sunmadığı ve fiyatı en yüksek olduğu için Rusya ihaleden eleniyor. İhalede firmaların verdikleri fiyat teklifleri de şu şekilde oluyor: Çin, FD 2000 için: 3.5 milyar dolar, Fransa-İtalya ortaklığı Samp-T için: 4.4 milyar dolar ve ABD, Patriot için: 4.5 milyar dolar fiyat veriyorlar. Dolaysıyla yerli katkı ve fiyat açısından uygun olduğu için ihaleden Çin birinci sıradan çıkıyor. Rusya ihaleden elenmesine rağmen Putin işin peşini bırakmıyor ve başlangıçta verdiği 9.9 milyar dolar olan teklifini fiyat konusunda yenileyerek, 5.2 milyar dolardan aşağıya çekiyor… Ancak Rusya’nın bu teklifi de dikkate alınmıyor.
O zamanki Savunma Sanayii Müsteşarlığı, ABD; Patriot, Çin; FD 2000 ve Fransız-İtalyan ortaklığı; Samp-T füzeleri ile ihaleye katılan üç firmaya tekliflerini yenileyerek, 31 Ocak 2014 tarihine kadar vermelerini istiyor.
31 Ocak 2014 tarihli İcra Komitesi Toplantısı'nda ihaleye katılan firmaların teklifleri değerlendiriliyor. Bu tekliflerde Çin, ortak üretim ve yüzde 30 yerli katkı oranı ile birinci sırada kalıyor. Fransız-İtalyan ortaklığı yerli katkı oranını yüzde 10-12 arasında tutarak ikinci sırada kalıyor. ABD ise Patriot için ilk teklifinde %8 olarak sunduğu yerli katkı oranını %30 civarına çıkarıyor ancak üçüncü sırada kalıyor.
İhaleyi 3.5 milyar dolar fiyat önerisi ve 80 puanla birinci sırada tamamlayan Çin, ortak üretim ve 1.1 milyar dolarlık iş payı sunuyor. Türkiye-Çin ortak üretimi FD 2000 tipi Uzun Menzilli Füzelerin üretimi Ankara'da yapılması düşünülüyor. ROKETSAN, ASELSAN ve AYESAŞ füze üretiminde 1.1 milyar dolarlık bir iş hacmiyle Çinlilerle ortak üretimi planlanıyor. Türkiye'de üretilecek olan FD 2000 tipi Uzun Menzilli Füze savunma sistemlerinin taşınması ve havaya fırlatılması için 250 adet BMC kamyonu füze rampalarının taşıyıcı özelliğine göre modifiye edilerek yararlanılması öngörülüyor. Ayrıca Türk mühendisleri tarafından tasarlanacak olan Yüksek İrtifa Gelişmiş Hava ve Füze Savunma Sistemi'nin üretilmesinde Çin'in Türkiye'ye teknik destek sağlaması da öngörülüyor.
Ancak ihale sonuçsuz kalıyor. Türkiye ihalede birinci çıkan Çin ile bir sözleşme imzalamıyor.
İhaleden ikinci sırada kalan Fransız-İtalyan ortaklığı; Samp-T füzeleri için Fransa, İtalya ve Türkiye’nin savunma bakanları, 8 Kasım 2017 tarihinde NATO sistemleriyle uyumlu ortak hava savunma sistemi üretimi için niyet beyanı imzalıyorlar. Bunun ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Paris ziyareti esnasında 05 Ocak 2018 tarihinde Eurosam’ın (Eurosam; Fransa ve İtalya ortaklığında kurulan özel bir savunma sanayi şirketidir) Türk savunma sanayi şirketleri ASELSAN ve ROKETSAN’la Samp-T hava savunma sisteminin geliştirilerek ortak üretimini konusunda bir anlaşma imzalanıyor… Bu anlaşmaya göre İtalya-Fransa-Türkiye'nin ortak olduğu hava savunma sistemi 2020’li yılların ortalarında üretilmesi öngörülüyor… Ancak bu anlaşma da yürümüyor….
Bu arada, 24 Kasım 2015 tarihinde sınır ihlâli nedeniyle Suriye-Türkiye sınırında bir Rus uçağı Türkiye tarafından düşürülüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 12 Eylül 2017 tarihinde Rus yapımı S-400 füze savunma sisteminin satın alınması konusunda imzaların atıldığını ve Türkiye'nin kapora ödemesini Moskova'ya gönderdiğini açıklıyor. O günkü Hürriyet gazetesinin haberine göre, Kazakistan'dan Türkiye'ye dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "S-400 ile ilgili arkadaşlarımız imzalarını attılar. Bildiğim kadarıyla kaporayı da verdiler" diyor…
Bir başka anlatımla; Türkiye, Antey 2500 füzeleri ile ihaleye katılıp ihaleden elenen Rusya’dan ihale olmaksızın, bu konuda bir ihale yapmadan 2.5 milyar dolar tutarında ve hiçbir yerli katkı olmaksızın S-400 füze sistemleri satın alıyor…
''ABD, Türkiye'ye Patriot satmak istemedi'' diye basında bir söylem bulunuyor. Anlattığım gibi bu söylem doğru olmuyor… ABD, Türkiye'ye Patriot satmak istediği gibi hatta füze teknolojisi hariç araç, taşıt ve rampa gibi Patriot parçalarını Türkiye’de üreterek %30 civarında bir yerli katkı imkânı bile sunuyor… Uzun menzilli hava sistemleri üretiminde hiçbir ülke füze teknolojisini bir başka ülkeye vermediğini burada tekrar aktarmak istiyorum…
Türkiye, uzun menzilli hava savunma sistemlerinden hangisini alacağına karar verme sürecindeyken, daha Türkiye Rusya’dan S-400 alımı için anlaşma imzalamadan 1.5 ay önce ABD bir yasa çıkarıyor: CAATSA
CAATSA
2 Ağustos 2017 tarihinde Başkan Trump, CAATSA (Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası) yasasını imzalıyor…
CAATSA, “Rusya Federasyonu’nun savunma ya da istihbarat sektörleriyle ya da bunlar adına çalışan kurum ve kişilerle önemli düzeyde alışverişte bulunan kişi ve kurumlara yaptırım uygulanmasını" öngören ve İran, Kuzey Kore ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların da dayanağı olan bir yasa olarak biliniyor…
ABD Başkanı Trump, 70 sayfalık CAATSA metninde listelenen 12 yaptırım kaleminden en az beşini bu yaptırımları delen ülkeye karşı bu yasa gereği uygulamak zorunda kalıyor…
İnsan sormadan edemiyor
Bu yasanın Trump tarafından imzalandığı tarih, girişte bahsettiğim gibi 2 Ağustos 2017. Türkiye’nin ise Rusya’dan S-400 alımı ile ilgili olarak karar verdiği tarih ise yukarıda anlattığım gibi 12 Eylül 2017… Yani ABD’de CAASTA, 2 Ağustos 2017 tarihinde Başkan Trump tarafından imzalanıyor ve bu tarihten 40 gün sonra da Türkiye Rus yapımı S-400 almak için Rusya ile anlaşma imzalıyor.
Yani insan sormadan edemiyor; CAASTA’nın öngördüğü yaptırımları bile bile Rusya ile nasıl oluyor da S-400 anlaşması imzalanıyor? Ülkenin yetkililerini uyaracak hiç mi bir hariciyecisi yoktu, hiç mi bir askeriyesi, hiç mi bir aklıselimi yoktu?
ABD tarafı, S-400’ler imzalandıktan sonra da Trump tarafından imzalanan CAASTA yürürlüğe girmeden önce Türkiye’ye göreceği zararlar doğrultusunda uyarı üstüne uyarı yapıyor...
Hal böyleyken Rusya’dan ihalesiz bir şekilde S-400 alımına hangi kurul, hangi kıstaslara, hangi ölçeklere, hangi gerekçelere ve hangi ihtiyaçlara göre karar veriyor, bu bir türlü açıklanmıyor…
CAASTA Türkiye’ye karşı uygulanıyor
CAATSA, 2 Ağustos 2017 tarihinde imzalanmasından sonra yasa, bürokratik süreci izleyip ABD Başkanı Trump tarafından 14 Aralık 2020 tarihinde onaylanıyor.
Bu şekilde NATO tarihinde ilk kez ABD, bir NATO müttefikine, Türkiye’ye, “ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası” (CAATSA) bağlamında yaptırım uygulamış oluyor…
Bu CAATSA yaptırımları ilk kez bir NATO üyesine uygulanıyor. Her ne kadar ABD’li yetkililer yatıştırıcı açıklamalar yapsalar de bu yaptırımlarla Türkiye, bir nevi ABD'nin düşmanı olarak kabul ediliyor…
Yaptırımların içeriğini ve neler öngördüğünü bu sitemde 19 Aralık 2020 tarihinde ‘’S-400 ve ABD CAATSA yaptırımları’’ başlığı ile anlatmıştım. Bu yazımda CAASTA’nın ne getirip ne götürdüğünü detaylıca izah etmiştim.
Ancak yine de CAASTA’nın ne getirdiğini, S-400 alımının Türkiye’nin başına nasıl bir çorap ördüğü konusunda çok özetle şunları söyleyebilirim…
CAASTA yaptırımları neler getiriyor, S-400 Türkiye’nin başına nasıl bir çorap örüyor?
Türkiye F-35 programından çıkarılıyor, Türkiye, önceden parasını ödediği (1.25 milyar dolar) F-35 savaş uçaklarını alamıyor... ABD 2021 yılı Savunma Bütçesinde bu paranın Türkiye’ye geri ödenmesi öngörülüyor, ancak ödenmiyor.
ABD, F-35 üretim programı kapsamında Türkiye’nin üreteceği 11.5 milyar Dolarlık ileri teknoloji F-35 parça siparişini de iptal ediliyor. Ancak Kale, Alp Havacılık ve TAİ gibi şirketlerde üretimi başlamış olan parçalar 2022 yılına kadar azalarak üretimlerine devam edip bu tarihte üretimleri sona eriyor. Bu noktada, Türkiye günümüzde İHA ve SİHA yapabiliyorsa bu imkânı Türkiye’nin F-16 üretiminden kazandığı üretim ve tasarım yeteneği sayesinde olduğunu da söylemem gerekiyor…
Türkiye ile ABD savunma kuruluşları arasındaki ilişkiler donduruluyor… SSB, artık ABD’den teknoloji alamıyor.
CAATSA yaptırımlarının Türkiye’ye yönelik en büyük etkisi Türkiye'nin savunma alanında işbirliği yaptığı diğer ülkelerle olan ilişkilerine yansıyor. CAATSA yaptırımlarının bu ülkeleri de etkileyerek baskı altına alıyor… Artık bu ülkeler Türkiye ile yapacakları Savunma Sanayi işbirliğinde ABD’nin ağırlığını hissediyor…
Türkiye, S-400 nedeniyle, motoru ABD menşeli olmasından dolayı ABD ihraç lisansı vermediği için Pakistan’a satışını yaptığı 1.5 milyar Dolarlık ATAK Saldırı Helikopterini üretip teslim edemiyor… Ve sonunda girişte anlattığım gibi Pakistan ATAK Saldırı Helikopteri alım sözleşmesini iptal ediyor…
Almanya izin vermediği için Altay Tankı Projesi, Fransa izin vermediği için Eurasam ile anlaşması yapıldığı halde Samp-T hava savunma sistemini projesi ilerlemiyor.
Türkiye, bu yasanın öngördüğü daha büyük yaptırımlar nedeniyle 2,5 milyar Dolar ödeyip Rusya’dan satın aldığı S-400 füzelerini 2019 yılı Eylül ayından beri aktif hale getiremiyor…
Özellikle CAATSA yaptırımlarının devreye girmesi ABD’de devam eden Halkbank davası, Zarraf davası gibi henüz sonuçlanmamış davaları da menfi yönde etkileyeceği değerlendiriliyor…
Ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, S-400'ler Türkiye'de kaldığı veya Türkiye, S-400 konusunda ABD'yle uzlaşmadığı sürece, yaptırımların artarak devam edeceği anlamında açıklamalarda bulunuyor...
Türkiye S-400 le yatıp S-400 ile kalkarken ve bu nedenle de ABD ile papaz olmuşken, F-35, Altay Tankı, ATAK projelerinde sorun yaşarken Türkiye’de bakın neler oluyor?
3. ASRİCA Uluslararası ASSAM İslâm Birliği Kongresi
Cumhurbaşkanlığı Askerî Danışmanı Em. Tuğg. Adnan Tanrıverdi liderliğinde 2017 yılından bu yana da her yıl "ASRİCA Uluslararası ASSAM İslâm Birliği Kongreleri" düzenleniyor. (ASRİKA ‘’ASYA-AFRİKA’’)
Bu kongrelerin amacı; “İslâm Ülkeleri Konfederasyonu’’ kurarak ortak yargı, ortak savunma, ortak dış politika ve ortak icra organlarının kurulması olarak öngörülüyor.
Bu maksatla da bir taslak ‘’anayasa’’ hazırlanıyor. Bu taslak anayasada bu devletin başkenti İstanbul, resmi dili Arapça olarak ifade ediliyor. Bayrak ise, “şekli kanunla belirlenen kırmızı-yeşil zemin üzerine beyaz ay ve milli devlet sayısı kadar yıldızlı bayrak” olarak ifade ediliyor. Yani bu kongrelerde mevcut Türkiye Cumhuriyeti ılga edilerek yerine resmi lisanı Arapça ve başkenti İstanbul olan bir Arap – Türk Konfederasyonu kuruluyor…
Bu kongrelerin üçüncüsü 19-20 Aralık 2019 tarihinde “İslâm Birliği İçin Ortak Savunma Sanayi Üretiminin Usul ve Esaslarının Tespiti” başlığında, “ASRİKA Ortak Savunma Sanayi Üretimi” ana temasında, 45 İslâm ülkesinden temsilcilerin katılımıyla icra ediliyor…
ASRİKA İslam Devletleri Konfederasyonu kabinesinde, Savunma Sanayi Bakanlığı beş bakanlıktan birisi olarak teşkil ediliyor ve Savunma Sanayi Bakanlığı’na bağlı olarak İslam devletlerinde Savunma Sanayi Ürünü ile ilgili olarak; ortak üretim, AR-GE, standardizasyon, sertifikasyon, akreditasyon, kodifikasyon ve bakım onarım merkezlerinin teşkil edilmesi öngörülüyor…
Bu kongre Cumhurbaşkanlığı Askerî Danışmanı liderliğinde ve devlet kurumlarının ve AKP’li belediyelerin sponsorluğunda yapılıyor…
Tabii ki bu kongrelerden ne ABD’nin ne de Almanya’nın hiç mi hiç haberi olmuyor!… Basına açık bu kongreleri kimsecikler duymuyor. Sonra da ABD bize niye F-35 programından çıkarıyor, niye ATAK motoru ihracına izin vermiyor, niye Patriot teknolojisi vermiyor, Almanya bize niye Altay Tankı için tank motoru vermiyor diye kafa yoruyoruz…
Zaten ‘’İlk Yaz’’ adlı şiirinde şöyle derdi Gülten Akın: ‘’Ah kimsenin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya’’…
Sonuç
Bir taraftan ABD’ye bizi niye F-35 programından çıkardı, niye bize Patriot teknolojisi vermiyor diye sitem ediliyor. Diğer taraftan Rusya’dan S-400 alınıyor. Hatta ikinci parti S-400’lerin satın alınmasından bahsediliyor. Bir diğer taraftan ise Cumhurbaşkanlığı Askerî Danışmanı liderliğinde, devlet kurumlarının sponsorluğunda kongreler düzenleyip bu kongrede “İslâm Ülkeleri Konfederasyonu’’ kurarak ortak yargı, ortak savunma, ortak dış politika, ortak icra organlarının kurulmasının yanında ‘’ortak savunma sanayi’’ kurulması planlanıyor…
Bu arada da her daim S-400 füzeleri temcit pilavı gibi habire gündeme getiriliyor. Ülkenin acil güvenlik ihtiyacı için S-400 uzun menzilli hava savunma sistemi alınıyor ancak bu silahlar iki yıldır aktif hale getirilemiyor. S-400’le sorun oluyorsa eğer iade de edilmiyor veya bir üçüncü ülkeye hibe de edilmiyor… Tam tersi ikinci parti S-400 alımından bahsediliyor…
Sahi Türkiye’de neden döviz fiyatı sürekli artıyor, TL neden sürekli değer kaybediyor, bu sağanak zamlar neden yapılıyor, Türkiye dünyada neden gitgide yalnızlaşıyor ve Türkiye neden sürekli yoksullaşıyor diye kafa yoruyorsunuz ya. Alın size bir sebep…
S-400’lerin Türkiye’nin başına daha ne tür çoraplar öreceği hala belirsizliğini koruyor...
Arz ederim…
Osman AYDOĞAN