• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam568
Toplam Ziyaret3154076

Gözyaşı Çeşmesi


Gözyaşı Çeşmesi

08 Mart 2022


21 Şubat 2022 tarihinde de Rusya, Kırım’ın özerk bölgesi olan Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri'ni tanıma kararı alıyor. Ve hemen ardından Rusya, 24 Şubat 2022 tarihinde bütün Ukrayna’ya saldırıyor… O günden bugüne Ukrayna’ya Rusya’nın saldırısı devam ediyor.

Kırım sorunu

Rusya ile Ukrayna arasında savaşa varan gerginliğin birçok sebebi bulunuyor. Bu sebeplerden birisi de iki ülke arasındaki Kırım sorunu oluyor.

Şimdilerde Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın bir sebebi olan Kırım, tarihte Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya İmparatorluğu arasındaki savaşların nedeni oluyor. Bu savaşlar sonunda 1783 yılında, Kırım Hanlığı Çariçe Katerina zamanında Rusya tarafından ilhak ediliyor…

Sovyetler Birliği zamanında, kendisi de Ukrayna kökenli olan Sovyet lideri Nikita Kruşçev, 1954 yılında Kırım'ı Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne hediye ediyor… Sovyetler çatısı altında bulunun Rusya ve Ukrayna için bu hediye pek dikkate alınmıyor. Ancak, SSCB'nin çökmesinin ardından Kırım, Rusya ve Ukrayna arasında en büyük sorun oluyor. Rusya’nın Karadeniz Filosu ve Kerç Boğazı sorunları nedeniyle Rusya 2014 yılında Kırım’ı ilhak ediyor… Kırım’ın Rusya tarafından ilhakından sonra Rusya ile Ukrayna arsındaki sorunlar alevleniyor.

Yazımın konusu Rusya – Ukrayna sorunları değil… Kırım sorunu hiç değil… Ancak Kırım deyince de benim ‘’Tarih’’ merakım depreşiyor… ‘’Kırım’’ sözcüğü beraberinde ‘’Tatar’’ sözcüğünü çağrıştırıyor.

Tatar

 "Tatar" sözcüğü ise çeşitli zamanlarda değişik anlamlarda kullanılıyor. Ruslar, yüzyıllar boyunca Rusya Avrupası'nda yaşayan Müslüman Türkler için ‘’Tatar’’ sözcüğünü kullanılır. Batılı yazar ve araştırmacılar, Türkistan'da ve Karadeniz'in kuzeyinde yaşayan Türkler için ‘’Tatar’’ sözcüğünü kullanıyor…

Türk kaynaklarında ise ‘’Tatar’’ sözcüğü ilk defa 8’inci yüzyılda Orhun Yazıtları’nda devlet ve boy ismi olarak geçiyor… Orhun Yazıtları’nda ‘’Dokuz Tatar’’, ‘’Otuz Tatar’’ adları geçiyor… Osmanlı fermanlarında ise Kırım Hanları için ilk defa 1696 yılında ‘’Tatar’’ ifadesi geçiyor. Osmanlıda ‘’Kırım’’ denilince akla hemen ‘’Kırım Tatarları’’ geliyor… Arap tarihçileri de Moğollardan "Tatarlar" diye söz ediyor…

Kırım Hanlığı

Altın Orda Devleti yıkıldıktan sonra Kırım’da Kırım Hanlığı kuruluyor ve Kırım Hanlığı, Kırım’da 1441-1783 yılları arasında hüküm sürüyor. Kırım Hanlığı hiçbir zaman Osmanlı İmparatorluğu'nun tam bir vasalı olmuyor. Sadece Kırım hanları Osmanlı Halife-Sultanlarının üstünlüğünü ve Müslüman dünyanın başı olarak tanıyor….

1774'te Rus ve Osmanlı İmparatorluğunun Kırım'ın bağımsızlığını ve içişlerine müdahale etmemeyi garanti ettiği Küçük Kaynarca barışını sonrasında bugünkü Rusya’nın 2014 yılında Ukrayna’dan Kırım’ı ilhak ettiği gibi Rus İmparatorluğu anlaşmayı ihlal ederek 1783 yılında Kırım'ı ilhak ediyor.


Kırım Tatarları

1783 yılında Kırım Hanlığı'nın Rusya tarafından ilhak edilmesiyle Tatarlar Kırım’dan sürülüyor. Tatarlar bu sürgün nedeniyle kendi vatanlarında azınlığa düşüyor. SSCB döneminde Stalin'in emriyle 18 Mayıs 1944 tarihinde Kırım’da kalan Tatarlar Sibirya çöllerine sürülüyor. SSCB'nin yıkılmasıyla Tatarların çok azı sürüldükleri topraklardan Kırım'a geri dönebiliyor… Günümüzde Kırım Tatarlarının sürgünden dönen kısmı Kırım'da, sürgünden dönemeyenlerin çoğu Özbekistan’da, Rusya İmparatorluğu zamanında sürgüne tabii tutulanların bir kısmı ise Romanya/Dobruca, Bulgaristan ve Türkiye’de yaşıyor….


Gözyaşı Çeşmesi

İşte bu noktaya gelene kadar uzun uzun anlattığım Kırım Tatarlarının Kırım’da bir anıtları bulunuyor: ‘’Gözyaşı Çeşmesi’’... İşte bu yazımda günümüz Ukrayna’sında yaşanan o kadar savaş, şiddet, kan ve gözyaşı arasında bu ‘’Gözyaşı Çeşmesi’’ni anlatacağım…


Bir küçük bilgi vermek istiyorum: Nasıl ki Osmanlı Padişahlarına ‘’Sultan’’, Pers krallarına ‘’Şah’’, Rus imparatorlarına ‘’Çar’’ unvanı verilmişse, Kırım hanlarına da ‘’Giray’’ unvanı veriliyor. Yani ‘’Giray’’ sözcüğü bir ad olmayıp, Kırım hanlarının unvanı oluyor…

Gözyaşı Çeşmesi anıtını Kırım Hanı Cengiz Giray yaptırıyor. Kırım Hanı Cengiz Giray’ın çok sevdiği ve genç yaşta kaybettiği eşi Dilara Bikeç’in anısına bu çeşmeyi yaptırıyor...

Kırım Hanı Cengiz Giray, Bahçesaraylı Sufi bir taş ustasına; “Bana öyle bir eser yap ki yaşadığım kederi cihan bilsin. Dünya durdukça bu çeşme de benim gibi ağlasın” diyerek 1763 yılında bu çeşmeyi yaptırıyor…  


Hanın isteği üzerine Sufi taş ustası, beyaz mermere yası anlatan bir hüzün abidesi oyuyor. Mermerden oyarak yapılmış çeşme kat kat kurnelerden oluşuyor. Mermerden yapılmış çiçek, gözyaşlarıyla dolu bir göz anlamına geliyor. Gözyaşları, en üstteki büyük kalp kurnesini kederle dolduruyor. Buradan taşan su (gözyaşları) çift küçük kurneye akıyor. Bu zamanın bütün acıları hafiflettiği anlamına geliyor. Buradan taşan su (gözyaşları) ortadaki büyük kurneye akıyor. Zaman bütün acıları hafifletiyor ancak zihinde kalanlar tekrar acıyı hatırlatıyor. Zemindeki spiral de hayatın böylece devam edip gittiğini gösteriyor…

Çeşme önce Dilara’nın kabrine dikiliyor. Ancak Kırım’ın II. Katerina tarafından 1783 yılında Rusya’ya ilhak edilmesiyle, bu kabrin yanından kaldırılıyor ve Hansaray’a taşınıyor. Çeşme asıl yerindeyken her bir su damlasının çıkardığı ses, akustiğin de yardımıyla insana ağlama-hıçkırık sesi gibi geliyor ve dinleyenleri derinden etkiliyor. Ancak çeşme bugünkü yerine konulunca, çeşmenin bu orjinalliği de ortadan kayboluyor…

Yapılış hikâyesi ve çeşmenin hali gelen ziyaretçilerini derinden etkiliyor. Bu şekilde çeşmenin ünü dört bir yana yayılıyor. Çeşme yapıldığı tarihten itibaren “Gözyaşı Çeşmesi” olarak anılıyor…

Rivayetler

Ancak bu Çeşme hikâyesine ait başka rivayetler de bulunuyor… Kırım Hanı Giray'ın aşık olduğu Leh asıllı prenses Maria Potocka hareminde tutsak bulunuyor. Han bu aşkı yüzünden haremindeki gözdesi Zarema'yı ikinci plana itiyor. Zarema kıskançlıktan Maria'yı öldürüyor. Bunu duyan Giray Han da Zaremayı öldürüyor. Sonrasında da Han, Maria adına da bahsi geçen bu çeşmeyi yaptırıyor…

Bir başka rivayete göre ise Kırım Hanı Giray hareminde Maria Potocka adında Leh asıllı kadına görür görmez aşık oluyor. Kadın, Kırım hanının aşkına karşılık vermiyor ve ölüyor. Giray Han öylesine üzülüyor ki, aşkını ifade etmek için en iyi heykeltıraşına taştan bir ağlayan heykel yapmasını emrediyor.  Ve böylece şiirlere konu olan dillere destan Bahçesaray taş çeşmesi yapılıyor…

Bahçesaray Çeşmesi

1822 yılında ünlü Rus şair ve yazar Puşkin, sürgünde iken Kırım Tatarlarının “merkez üssü” olan Bahçesaray’da gezdiği Hansaray’da hüzün dolu çeşmeyi görüyor. Puşkin, çeşmenin hikâyesinden çok etkileniyor. Puşkin, bu etkilenişinin ardında “Bahçesaray Çeşmesi” (Bakhchisarayskiy Fontan) adlı şiirini kaleme alıyor. Puşkin ayrıca çeşmenin su haznesine biri kırmızı ‘’aşk’’ı, diğeri sarı “acı”yı temsilen iki de gül bırakıyor. İşte o günden beri bu güller her gün tazeleniyor. Çeşmenin su haznesine konulan ve her gün tazelenen bu sarı ve kırmızı güller, birbirini seven bu iki insanı simgeliyor…

Rus orduları burayı istila ederken, Puşkin'e duydukları saygı yüzünden bu çeşmeye dokunmuyor… Şimdi bu tarihi çeşmenin yanında Puşkin büstü bulunuyor…

Puşkin'in sürgündeyken yazdığı bu şiir o dönemde büyük yankı uyandırıyor. Şiir, Çarlık Rusyası'nda ve Avrupa'da büyük üne kavuşuyor. Şiir Giray Han'a övgü ve Bahçesaray çeşmesinin hüznünü anlatıyor. Bu şiire ‘’Bahçesaray Selsebili’’ de deniliyor…

Kimilerine göre, bu şiirden dolayı Kırım'ın tamamında Türkçe (Kırım Tatarca) isimleri Rusça ve Yunanca uydurma isimlerle değiştiren Çarlık idaresi, Bahçesaray isminin değiştirilmesine cesaret edemiyor. Bu popülarite Hansaray'ın da daha fazla tahrip edilmesini önlüyor… Gözyaşı Çeşmesi'nin yanı başında bulunan Puşkin'in büstü de bu minnettarlığın bir göstergesi olarak yer alıyor.. Çeşme, daha sonraları Boris Asafyev'in aynı adlı bale eserine de ilham kaynağı oluyor..

Adına çeşmeler yapılan, şiirler yazılan Dilara Bikeç'in türbesi Bahçesaray'da Hansaray'ın duvarına bitişik vaziyette bulunuyor.. Bazı kaynaklarda Gözyaşı Çeşmesi'nin türbenin duvarına bitişik olarak yapıldığı da belirtiliyor…

24 Şubat 2022 tarihinden bugüne Rusya bütün Ukrayna’ya saldırıyor… O günden bugüne Ukrayna’ya Rusya’nın saldırısı devam ediyor… Tavşanlar, sincaplar, kuzular, kuşlar bir yana her iki taraftan binlerce insan ölüyor. Artık Güneş, 24 Şubat 2022 tarihinden beri başka bir dünyayı aydınlatıyor… Ancak Fransız tarihçi Fernand Braudel’in söylediği gibi bu başka dünya daha mütekâmil bir dünya olmuyor. (Braudel, ‘’Bellek ve Akdeniz -Tarihöncesi ve Antikçağ’’ Metis Yayıncılık - Tarih Toplum Felsefe Dizisi, 2016) Bu dünya sanki Ortaçağ’ı andırıyor…  

Bu hüznü, bu acıyı, bu gözyaşlarını gelecek kuşaklara ‘’Ukrayna Çeşmesi’’ olarak aktarmak üzere bir başka taş ustası bir başka mermere, bir başka müzisyen de bir başka eserine muhakkak ki daha şimdiden yavaş yavaş işliyor...  

Osman AYDOĞAN

Şiir, detan şeklinde çok uzun olarak yazılıyor. Ataol Beyramoğlu’nun çevirisi ile şiirden bir bölüm sunuyorum:

“Bahçesaray Çeşmesi” (Bahçisarayskiy Fontan)

Aşk fıskiyesi, ölümsüz çeşme!
Sana armağan olarak iki gül getirdim.
Seviyorum bitimsiz konuşmanı   
Ve şiirsel gözyaşlarını senin.
Çiseyen gümüşsü tozların
Serin çiğlerle kaplıyor beni:
Ak, ak durmaksızın sevinçli pınar!
Anlat, anlat bana bildiklerini…
Aşk fıskiyesi, kederli çeşme!
Okudum ben de mermerinde senin
Uzak bir ülkenin övgüsünü;
Fakat Mariya’dan söz etmedin…
Ey, solgun yıldızı haremin!
Burada mı unutuldun yoksa?
Yoksa sadece mutlu düşler miydi
Mariya ve Zarema*
Ya da sadece imgelemin uykusu mu
Tenha bir alacakaranlıkta resimledi
Kendi bir anlık sanrılarını,
Ruhumun bir anlık idealini?

* Puşkin’in “Bahçesaray Çeşmesi” destan-şiirinin kahramanları.

Gözyaşı Çeşmesi ve Puşkin’in heykeli:


Yorumlar - Yorum Yaz