• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi21
Bugün Toplam452
Toplam Ziyaret3153960

Yaşadığım intihal vakaları


Yaşadığım intihal vakaları

28 Haziran 2024

İntihal nedir?

Türk Dil Kurumu (TDK), ‘’İntihal’’i, ‘’aşırma’’ olarak tanımlıyor. İntihal, bir kişinin eserinde başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi kullanması anlamına geliyor. Yani intihal, TDK’nun tanımladığı gibi düpedüz bir ‘’aşırma’’, bir ‘’hırsızlık’’.

Sitemi (Şehriyar) takip edenler biliyor. Zaman zaman intihal vakalarından şikâyet ediyorum. Tanıdığım, tanımadığı kişiler sitemden yazılarımı alıp sanki kendi yazıları imiş gibi kendi adlarını kullanarak yayınlıyor.

Bazıları yazılarımı Youtube programlarında kullanıyor benim adımı vermeden. Bir arkadaşım kitap yazıyor. Kitabın önsözünde benden faydalandığını belirtip bana teşekkür ediyor ancak kitabın nerdeyse yarısı benim yazılarımdan oluşuyor. Bu durumun etik ve uygun olmadığını kendisine iletiyorum, alıntı yapmayı bilmediğini söylüyor. Kitabın müteakip baskılarında düzelteceğini söylüyor. Ancak kitabın müteakip baskıları da olmuyor.

Yeniçağ Gazetesi

Yeniçağ Gazetenizin 08 Nisan 2023 günkü nüshasında yazar Fatih Ergin tarafından ‘’Savaşta kullanılamayacak Altay tankı ile seçim gösterisi yapılacak’’ başlıklı bir yazı yayımlanıyor. Bu yazıda benim sitemde (Şehriyar) Altay Tankı konusunda daha önce yayınladığım üç yazımdan kaynak gösterilmeden kelimesi kelimesine alınıp intihal yapılıyor.

Bu durumu hem gazete yönetimine hem de intihali yapan Fatih Ergin’e bildiriyorum. Ancak cevap alamıyorum. Durumu Basın Konseyine bildiriyorum cevap alamıyorum. Buralardan sonuç alamayınca durumu medya Ombbudsmanı Faruk Bildirici’ye bildiriyorum. Bunun üzerine intihali yapan Fatih Engin bana şöyle cevap veriyor:

“Durumu Faruk Bildirici'nin attığı mail ile öğrendim. Yazı konumla ilgili kaynağımın mail olarak geçtiği bilgi notları vardı. Anlaşılan o ki, kaynağım notlar arasına sizin yazınızı da eklemiş. Ancak bana başka bir yazıdan alındığını belirtmedi, kullanabileceğim ifade edildi. Durum budur. Bilerek böyle bir şey yapmam mümkün olamaz. Bundan sonraki yazımda, konuya açıklık getirip sizden özür dileyeceğim.”

Ben de kendisinden benim yazımı “notlarım” diye kendisine gönderen kişinin kimliğini istiyorum. Bu sefer de Fatih Ergin bana şöyle cevap veriyor:

“Bana sizin yazınızı bilgi notu olarak gönderen kaynağım, güvenli bir mail sistemi üzerinden bana ulaşıyor. Kendisinin kimliğini ben de bilmiyorum. Ancak daha önce de gönderdiği bilgiler vardı ve yazılarımda kullandığımda böyle bir sorun çıkmamıştı. Verdiği bilgiler de doğru çıkmıştı. Ben de bu güvenle başka bir isme ait yazıdan alınmış olabileceğini düşünmedim bile... İlk yazımda konu ilgili düzeltme yapıp sizin paylaşacağım.”

Ancak aradan bir yıl geçiyor. Ne Yeniçağ gazetesinde ilgili şahsın bir düzeltmesi ne de bir özrü yayınlanıyor. İşte Türkiye’deki basının hali. Hem de ulusal bir gazetede. Hem de göstere göstere bir intihal. Ancak Yeniçağ gazetesini okursanız vatan, millet, Sakarya’dan geçilmiyor.

STRASAM adlı internet sitesi

Tabii bu yaşadığım intihal vakaları ne ilk ne de son oluyor.

Yine geçen sene STRASAM adlı bir internet sitesinde kendisini Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU diye tanıtan şahsın biri yine sitemden (Şehriyar) kelimesi kelimesine iki makalemi alıp kendi adıyla bu internet sitesinde (STRASAM) yayınlıyor. Şahsı araştırıyorum. Emekli bir albay çıkıyor. Hem de TESUD Bakırköy teşkilatında yönetici. Durumu kendisine tanıdık birisi vasıtasıyla ulaşıp yazıyı kaldırmasını talep ediyorum. Yazı kaldırılmıyor. TESUD Başkanına iletiyorum, ne de olsa üyeleri ve bir şubelerinin yöneticisi, uyarırlar da kaldırttırırlar diye. Bu yöntem de işe yaramıyor. STRASAM yöneticisi Em. Tuğgeneral. Hüseyin Fazla’ya ulaşıyorum. Yine işe yaramıyor. Bunun üzerine ben de bu intihali sosyal medyamdan paylaşıyorum. Kamuoyunun baskısı neticesi sonunda bu iki yazı siteden kaldırılıyor. Albay da benden özür diliyor. Ben de bu özür üzerine sosyal medyamdan yaptığım şikâyetimi geri alıyorum.

Ancak huylu huyundan vazgeçmiyor. Daha yenilerde internette dolaşırken yine sözde Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU’nun yine STRASAM adlı sitede yine benim bir yazımı kelimesi kelimesine alıp kendi adıyla yayınladığını görüyorum. Kendisini tanıyan o arkadaşıma ulaşarak üçüncü defa olan bu intihalin artık kabak tadını verdiği, yazıyı derhal siteden kaldırması gerektiğini iletmesini söylüyorum. Konu şahsa iletiliyor. Ancak yapılan sadece yazının altına kaynak olarak sitemi ve adımı koymak oluyor. Bunu kabul etmediğimi, benim rızam olmadan böyle bir yazı yayınlayamayacaklarını söylüyorum. Ancak değişen bir şey olmuyor.

Sonuç

Ne diyeyim. Bizler basının ve askerlerin doğru ve dürüst adamlar olduklarını bilirdik. Demek ki bir kısmı öyle değillermiş. Demek ki bir kısmını öyle bilmemiz yanlışmış. Demek ki bir kısmını öyle bilmemiz gerekmiyormuş. Demek ki bir kısım askerler de bir kısım basın da böylesine fikir hırsızlığı da yapıyorlarmış. Halbuki Yeniçağ gazetesinde de STRASAM sitesinde de çok değerli yazarlar bulunuyor. Bir damla mürekkebin bütün bir bardağı kirletmesi gibi böylesi bir intihal hem de aynı sitede hem de üst üste üç defa yapılması bütün bir siteyi ve bütün bir gazeteyi kirlettiği gibi bu site ve bu gazetede yazan değerli yazarları da töhmet altında bırakıyor.  

Sanırım ülkede artık tuz kokuyor, tuz!

Osman AYDOĞAN


Yorumlar - Yorum Yaz