• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam270
Toplam Ziyaret3335202

İdrar vergisi


İdrar vergisi

15 Ekim 2024


Osmanlı İmparatorluğu, Doğu Roma İmparatorluğundan ''Fetih'', ''ganimet'' ve ‘’vergi’’ geleneğini devralıyor ve Osmanlı devlet maliyesi bu üç ayak oturuyor: ''Fetih'', ''ganimet'' ve ‘’vergi’’. Günümüzde de Osmanlının devamı olduklarını iddia eden Yeni Osmanlılar tarafından da bu gelenekler halen devam ettiriliyor. Doğu Roma İmparatorluğunun vergi kalemlerinden birisi de ‘’İdrar vergisi’’ oluyor. Her şeye vergi salan, Osmanlının ardılı olduklarını, kendilerinin ‘’Yeni Osmanlı’’ olduklarını iddia eden hükümete yeni vergi olarak ‘’İdrar vergisi’’ni önerecektim. Ancaaaak…

Ama önce Roma İmparatorluğundaki ‘’İdrar Vergisi’’ni anlatmam gerekiyor.

Roma imparatorluğunda tuvalet kültürü

Roma İmparatorluğunda gelişmiş bir kanalizasyon ağı bulunuyor. Buna rağmen kanalizasyon her yere erişmiyor. Roma toplumunun alt sınıfları da idrarlarını bir kabın içinde, çoğunlukla da bir varil içine biriktiriyor veya bir foseptiğe döküyor. Ortak alanlarda umumi tuvaletler bulunuyor. Biriktirilen idrar, bu varillerden ve  halk tuvaletlerinden toplanıyor. Bu şekilde toplanan idrar birçok kimyasal işlem için hammadde olarak kullanıyor. Örneğin potasyum ve fosfor gibi çok çeşitli mineraller ve kimyasallar içeren bu idrar; tabaklama (deri işleme), çamaşırhanelerde temizlik ve yünün beyazlatılması işlemlerinde kullanılan amonyaklın hammaddesi olarak kullanılıyor. Bu nedenle idrar, değerli bir madde olarak görülüyor.


Parfümör, koku uzmanı ve fotoğrafçı Vedat Ozan, ‘’Kokular Kitabı’’ 3. Cildinde (Kültürler) (Everest Yayınları, 2020) Roma’nın helalarından da ayrıntılı bir şekilde bahsediyor.

Roma’nın tuvalet kültürünü burada bırakıp kısaca İmparator Nero (Neron)’dan bahsetmem gerekiyor.

İmparator Nero

Nero, Roma’nın ilk imparatoru Augustus’un torununun torunu oluyor. Nero, MS 54 yılında, daha 16 yaşındayken tahtına çıkıyor. O dönem Roma, Doğu’da İranlı Part İmparatorluğu ile savaşıyor, Batı’da ise yeni fethedilmiş olan Britanya’da Kelt kraliçesi Boudica’nın liderlik ettiği bir isyanı bastırmaya çalışıyor. O dönem, Roma İmparatorluğu rakipsiz ancak çeşitli sorunlarla boğuşan bir güç olarak gözüküyor.  


İmparator Nero, genellikle (ve yanlış olarak) zalimliği, çapkınlığı ve tuhaflığıyla ve kötü şöhretli ile biliniyor. Nero’nun Roma’yı yaktığı, hatta Peter Ustinov’un Nero’yu canlandırdığı “Quo Vadis” filminde, Roma yanarken sergilediği umursamaz tavırlarıyla biliniyor.


Ancak gerçek tarihçiler Nero’yu hiç de öyle tanıtmıyor. Nero, ne Roma şehrini MS 64 yılında yerle bir eden yangını başlatıyor ne de söylendiği gibi yangın sırasında umursamaz tavırlar sergiliyor. Nero, bu olay sırasında Roma’da bile bulunmuyor. Nero, yangın sonrasında şehri yeniden inşa ediyor, daha sıkı imar kuralları koyuyor, kendine Domus Aurea, yani Altın Ev olarak bilinen şaşaalı bir saray inşa ettiriyor.

Nero, yiyecek tedariğini sağlama almak için şehir ile liman arasındaki bağları güçlendiriyor, halk pazarı ve göz alıcı hamamlar inşa ettiriyor. Nero’nun yönetimi sırasında halkın sevdiği bir imparator oluyor. Gladyatörler, aslan güreşleri ve savaş arabası yarışları eşliğinde halka açık göz alıcı eğlenceler düzenliyor. Nero, Roma’daki Circus Maximus’ta düzenlenen yarışlara katılıyor, hatta sahneye çıkıp performans sergileyen ilk imparator oluyor. Nero, havalı saç şekliyle Romalılar arasında aynı zamanda bir moda simgesi haline geliyor.



Her imparator gibi Nero’nun da etrafı komplocularla sarılıyor. Nero, 30 yaşında intihar ediyor. Nero’nun ölümü bir iç savaşın başlangıcı oluyor. Nero’nun ardından gelenler bütün sorunlardan Nero’yu sorumlu tutuyor. Öyle ki aradan 2.000 yıl geçmiş, hala insanlar günümüzde Nero’nun Roma’yı yaktığını ve yangını keyifle seyrettiğini zannediyor.

Ayyyy.. Pardon, tarih deyince daldıııım gittim. Ben Roma İmparatoru Nero’yu değil de ‘’İdrar Vergisi’’ni anlatacaktım!

İdrar vergisi

İdrar, anlattığım gibi bir ticari meta ve değerli bir madde olarak görülünce bu durum İmparator Nero’nun dikkatini çekiyor. Böylece bu idrarı satın alanlardan alınmak üzere bir vergi ihdas ediyor. Bu vergiye de Roma’da ‘’İdrar Vergisi'' (Vectigal Urinae) adı veriliyor. Nero’nun kendine Domus Aurea, yani Altın Ev olarak bilinen şaşaalı sarayını idrar vergisinden elde edilen gelirlerle inşa ettirdiği rivayet ediliyor.




İmparator Vespasian

Nero’nun koyduğu bu vergiden bir süre sonra vazgeçiliyor. Roma İmparatoru Nero’nun intihar etmesinin ardından tahta geçen imparator Vitellius’un halefi olan Vespasian (MS. 69-79) tarafından bu vergi tekrar uygulanıyor. Çünkü Vespasian tahta çıktığında, imparatorluğu, bir iç savaştan yeni çıkmış ve Roma’nın hazinesinde tek bir gümüşlük bile kalmamış halde buluyor.




“Pecunia non olet!’’ (Para kokmaz!)

İmparator Vespasian, ‘’idrar Vergisi’’ni tekrar koyduktan sonra, oğlu (ve müstakbel imparator) Titus tarafından eleştiriliyor.

Titus, insanların pis kokular yayan idrarı üzerinden bir vergi alınmasının fazlasıyla tiksindirici ya da iğrenç olduğunu düşünüyor. Oğlunun bu eleştirileri üzerine Vespasian lağım odalarından idrar toplayan tüccarların önündeki altın sikkelerden birisini alıyor ve oğlu Titus’un burnuna yaklaştırarak “bak bakalım oğlum, kötü kokuyor mu?” diye soruyor. Ve Vespasian, kendi sorusunu şu şekilde cevaplıyor: “Pecunia non olet!” (para kokmaz!”) (ya da “paranın kokusu olmaz!”)

Günümüzde Vespasian

Vespasian tarafından o zaman söylenmiş en ünlü deyişlerden biri olan bu söz, günümüzde, şüpheli, haksız veya illegal yollarla elde edilen paranın nasıl elde edildiğini önemsizleştirmek için de kullanılıyor.

19. yüzyılda Paris'te Seine eyaletinin valisi Kont Rambuteau tarafından kurulan umumi pisuarlara Vespasian’a atıfta bulunmak amacıyla “vespasienne” adı veriliyor. Benzer adlandırmalar İtalya ve İspanya’nın umumi tuvaletlerinde yer ediniyor.



Roma İmparatorluğu’ndaki bu ‘’İdrar Vergisi’’ konusunu, Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Coşkun Can Aktan, Ekonomi Bilimleri Dergisinin Temmuz 2023 sayısında ‘’Roma İmparatorluğu’nda İdrar Vergisi Uygulaması’’ (S. 89-102) başlığı altında çok güzel anlatıyor. Zaten bu yazımdaki çoğu bilgiyi de bu makaleden alıyorum.




Ve bir öneri yapacaktım ama…


Vergi salma alışkanlığını Roma İmparatorluğu'ndan alan ve bu nedenle her şeye vergi salan Osmanlının ardılı olduklarını, kendilerinin ‘’Yeni Osmanlı’’ olduklarını iddia eden hükümete yeni vergi olarak ‘’İdrar vergisi’’ni önerecektim. Ancaaaak…

Meğer bu ‘’İdrar Vergisi’’ daha önce ihdas edilmiş. Meğer benim önereceğim ‘’İdrar Vergisi’’, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununa istinaden 1987 yılından beri uygulanıyormuş. İnanmıyorsanız su faturanızın altına bir bakınız. Orada bu ‘’İdrar Vergisi’’ni bir başka ad altında zaten tahsil edilmekte olduğunu göreceksiniz.

Sonuç

Tarih boyunca devletler, açgözlülükleri, bitmeyen şatafatları ve israfları nedeniyle bulduğu her kaynaktan vergi almayı bir alışkanlık haline getiriyorlar. ‘’İdrar vergisi’’ de aslında bu tür alışkanlıklara ilginç bir örnek oluyor. Roma İmparatorluğunun da doymak bilmeyen vergi iştahı imparatorluğun çökmesinin ana sebeplerinden birisi oluyor.

Tacitus gibi Roma döneminin önemli tarihçileri Roma İmparatorluğu’nun çöküşünün ana sebeplerinden en önemlisi olarak keyfî ve aşırı vergilendirme olduğunu yazıyor.

İbn-i Haldun da ünlü eseri Mukaddime’sinde bir toplumun çöküşünün belirtilerinden birisi olarak vergilerin artmasını gösteriyor.

Her türlü vergi usul ve esasından uzaklaşarak kredi kartı limitinden bile vergi alma derecesinde acze düşen hükumete naçizane duyurulur. 

Osman AYDOĞAN



Yorumlar - Yorum Yaz