• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam276
Toplam Ziyaret3335208

Trump - Zelenskiy görüşmesi


Trump - Zelenskiy görüşmesi

03 Mart 2025

Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy ile ABD Başkanı Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance arasında 01 Mart 2025 tarihinde televizyonda canlı yayında beklenmeyen ve diplomatik teamüllere aykırı tartışmalarının ardından çok sayıda düşünürler, stratejistler ve uluslararası politika uzmanları tarafından çok değişik yorumlar yapılıyor. Bunların içinde; yeni bir dönemin başladığına, ABD- Rusya yakınlaşmasına, ABD- AB kapışmasına, dünyanın ABD, Rusya ve Çin tarafından paylaşılmasına kadar yorumlar bulunuyor. Bunların hiçbirisinin ciddiye alınmaması gerekiyor. Bu yorumların neden ciddiye alınmaması gerektiğini açıklamam için önce bir fıkra anlatmam gerekiyor:

Papa ve Moiz

Yüzyıllar önce Papa bütün Yahudilerin Roma’yı terk etmeleri gerektiğine karar verir. Doğal olarak Yahudi toplumundan da büyük bir tepki gelir. Bunun üzerine Papa, Yahudi toplumundan önde gelen birisiyle karşılıklı dini bir müzakere yapmalarını önerir. Müzakereyi Yahudiler kazanırsa kalacaklar, Papa kazanırsa gideceklerdir. Yahudiler çaresiz kabul eder ve temsilci olarak Moiz’i seçerler. Ancak Moiz’in Papa ile aynı dili konuşamaması nedeniyle müzakerede konuşmak yerine sadece işaret dilinin kullanılmasını teklif ederler. Papa da kabul eder. Müzakere günü geldiğinde, iki taraf karşılıklı yerlerini alırlar. 

Papa ve Moiz bir süre karşılıklı olarak bakıştıktan sonra Papa elini kaldırarak üç parmağını gösterir. Buna karşılık Moiz tek parmağını kaldırır. Papa parmaklarını sallayarak başının etrafında çevirir. Moiz ise parmağıyla yeri işaret ederek oturduğu yeri gösterir. Papa yanındaki çantadan bir parça ekmek ve şarap çıkarır. Moiz de çantasından bir elma çıkartır. Bunun üzerine Papa ayağa kalkarak: “Ben pes ediyorum, Yahudiler kalabilirler” der.

Müzakere sonrasında Papa’nın etrafına toplanan kardinaller Papa’ya ne olduğunu sorduklarında Papa: ‘’Ben önce üç parmağımı gösterip Kutsal Üçlüyü işaret ettim. Buna karşılık o bana tek parmağını gösterip her iki dinin de tek Tanrı’yı tanıdığını söyledi. Ben parmaklarımı sallayıp başımın etrafında çevirerek Tanrı’nın bizim etrafımızda olduğunu gösterdiğimde o da oturduğu yeri işaret ederek Tanrı’nın onların durduğu her yerde olduğunu işaret etti. Ben kutsal ekmek ve şarap çıkartıp Tanrı’nın bizim günahlarımızı bağışladığını göstermek istediğim zaman da hemen bir elma çıkartıp bana ilk günahı hatırlattı. Adamın her şeye bir cevabı vardı. Ne yapabilirdim ki?’’

Tabi aynı sıralarda, Yahudi cemaati de Moiz’in etrafını sarmış ona nasıl başardığını soruyorlardı. Moiz: ‘’Önce bana üç parmağını gösterip üç gün içinde burayı terk etmemizi istedi. Ben de ona bir tekimizin bile ayrılmayacağımızı söyledim. Sonra bütün şehrin Yahudilerden temizleneceğini söyledi. Ben de, hiç bir yere gitmeyip olduğumuz yerde kalacağımızı söyledim.’’ ‘’Sonra ne oldu?’’ diye kalabalık heyecanla sorar. Moiz: ‘’Valla, sonrasını ben de pek anlamadım. Adam biraz hiddetlendi ve öğle yemeğini çıkarttı. Bunun üzerine ben de benimkini çıkarttım. Hepsi bu!…’’

Fıkra bu kadar.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy ile ABD Başkanı Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance arasında 01 Mart 2025 tarihinde televizyonda canlı yayında tartışmaları, düşünürler, stratejistler ve uluslararası politika uzmanları gibi değil de fıkrada olduğu şekliyle Moiz gibi yorumlamak gerekiyor. Çünkü durum Papa’nın anlattığı gibi değil Moiz’in anladığı gibi çok basit bulunuyor. Çünkü Trump denen adamın psikolojik bazı sorunları bulunuyor. Trump’ın bu sorunlarını anlayabilmek için kısaca psikolojideki iki terimi açıklamam gerekiyor.

Hübris

Yunan mitolojisinde narsisizmin bir adım ötesinde ‘’hübris’’ bulunuyor. Antik Yunan düşüncesinde ‘’hübris’’ kavramı, kendini beğenmişlik ve gururun uç noktasını anlatıyor. Hübris; genellikle kibir ile birleştiren gerçeklik kaybını ve bir kişinin kendi yeteneklerini, başarılarını ve becerilerini ve güç pozisyonlarının abartılmış halini ifade ediyor. Bir başka deyimle hübris; çok şiddetli tutkulardan, en çok da kibirden kaynaklanan bir ölçüsüzlük, bir hadsizlik hali olarak anlatılıyor. Hübris, itidalin, ılımlılığın, ölçülülüğün karşıtı olarak büyük bir suç olarak kabul ediliyor.

Aslında hübris, ölçüsüzlükten kaynaklanan sınır ihlallerinin toplamı oluyor. Dolayısıyla hübrisin tanrılar tarafından verilen kaçınılmaz cezası olan nemesis, suçu işleyen canlı veya cansız varlığın ihlal ettiği sınırların içine çekilmesiyle sonuçlanıyor. Hübriste sınır ihlali, kutsallığa veya tanrılara yönelik hakaret anlamına geliyor. ‘’Nemesis’’ adı Yunancada “hak ettiğini vermek“ anlamına geliyor.

''Tarihçilerin babası” diye de anılan Bodrumlu Herodotos hübris-nemesis ilişkisini şöyle anlatıyor: “Görmüyor musun ki tanrılar, başkalarından büyük olanları kurum taslamaya bırakmaz, yıldırımıyla çarpar? Ama küçüklere bir şey olmaz. Ve görmüyor musun ki yapıların ve ağaçların en yüksekleri, her zaman yukarının gazabına uğrarlar? Zira tanrılar çizgiyi aşanları budamaktan hoşlanır.” Bu şekilde budananlar, olmaları gereken sınırların içine çekilmiş oluyor.

Hübriste sınır ihlali, sadece kutsallığa veya tanrılara yönelik hakaret manasına gelmeyor. Bir kişinin hak etmediği bir yere gelmeye çabalaması, kendinde aslında sahip olmadığı kudretler vehmetmesi de ciddi bir sınır ihlali sayılıyor. Sadece antik Yunan mitolojisi değil, dünya üzerinde çeşitli halkların mitleri, destanları, efsaneleri gerekli vasıflara sahip olmadan hak iddia edenlerin başlarına gelenlerin örnekleriyle dolu bulunuyor. Bunun en büyük örneklerini Roma imparatorları yaşıyor.

Hübris sendromu

Bir de psikolojide ‘’Hübris Sendromu'' bulunuyor. Popüler Psikoloji dergisinde Türkçesi yayınlanan Oxford’un akademik psikiyatri dergilerinden olan Brain Dergisinde 12 Şubat 2009 tarihinde David Owen ve Jonathan Davidson tarafından yazılan makaleye göre, demokratik ülkelerde tekrarlayan seçim zaferleri liderlerin Hübris Sendromu'na yakalanma olasılığını arttırıyor. David Owen ve Jonathan Davidson’a göre sendrom bir “güç zehirlenmesi”ne yol açıyor ve diktatörler Hübris Sendromuna özel bir eğilim taşıyor.

Bu hastalarda; kriz dönemleri, savaşlar ve ekonomik felaketler daha fazla kibire yani hübrise neden oluyor. David Owen ve Jonathan Davidson makalelerinde bu hastalığa yakalanan bazı siyasetçileri şu şekilde sıralıyor; Oğul George W. Bush, Tony Blair ve Margaret Teacher. Bu makale günümüzde yazılsaydı muhtemel ki bu isimlerin sayısı daha çok artması ve Trump’ın bu listenin başında yer alması gerekiyor.

Hübris sendromu belirtileri

Makaleye göre tanı koyabilmek için aşağıdaki sayılan 14 dört bulgudan, üç veya daha fazlası bir liderde mevcutsa; o kişi hasta sayılıyor:

* Dünyayı, güç kullanımı yoluyla kendini yücelteceği bir yer olarak görür.

* Öncelikle kişisel imajını geliştirmek amaçlı hareket etme eğilimi vardır.

* Görüntüsü ve ifadeleri ile orantısız bir endişe içindedir.

* Mevcut faaliyetleri ile ilgili konuşurken, bir mesih gibi yücelme eğilimi taşır.

* Kendisini ulus veya kuruluşla bir tutar.

* Konuşmalarında kraliyet ailesine özgü bir “biz” ifadesi kullanır.

* Aşırı özgüven gösterir.

* Kendisi için öteki olan grubu açıkça hor görür.

* Diğer insanlar ya da iş arkadaşları gibi sıradan bir mahkemeye değil de sadece tarih ya da Tanrı gibi bir üst iradeye karşı hesap verebilir olduğu duygusunu taşır.

* O üst iradenin yargılamasında, haklı olacağına dair sarsılmaz inancı vardır.

* Gerçeklik ile bağı kopmuştur.

* Pervasız, tezcanlı, vesveseli, huzursuzdur, dürtüsel eylemler sergiler.

* Uygulamaların, sonuç ve maliyetlerinin dikkate alınmasını önlemek için, uygulamalarını ahlak, dürüstlük hakkında “geniş tasavvurlarına” dayandırır.

* Aşırı özgüven, işlerin ters gidebileceği düşüncesinden yoksun, uygunsuz politikalar oluşturmasına neden olur.

Sonuç

Yazım içinde de anlattığım gibi Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy ile ABD Başkanı Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance arasında 01 Mart 2025 tarihinde televizyonda canlı yayında tartışmaları, düşünürler, stratejistler ve uluslararası politika uzmanları gibi değil de anlattığım fıkrada olduğu şekliyle Moiz gibi basitçe yorumlamak gerekiyor. Çünkü durum Papa’nın anlattığı gibi karmaşık değil Moiz’in anladığı gibi çok basit bulunuyor. Çünkü Trump denen adamın anlattığım bazı psikolojik sorunları bulunuyor. Trump denilen adam açıkça hübris sendromuna kapılmış bir hastanın patolojik vakalarını sergiliyor. Ki günümüz dünyasında devletlerin başında Trump gibi hübris sendromuna yakalanmış çok sayıda hasta adam bulunuyor. Eğer bir çağ değişiminden bahsedilecekse öyle stratejik-jeopolitik kavramlarla değil böyle psikolojik kavramlarla tanımlanması gerekiyor: ‘’Deliler çağı!’’

Caligula’nın kemikleri sızlıyor!

Osman AYDOĞAN





Yorumlar - Yorum Yaz