Mutluluğun en uygun zamanı...
Ahhh şu okul bir bitse...
Diplomayı bir alsam...
Sevdiğimle bir evlensem...
Bir çocuğumuz olsa...
Ah şu çocuklar büyüse...
Okulları bir bitse...
Düğünü bir yapsak...
Taksitler sona erse...
Emeklilik gelse...
Yazlığım olsa...
Diye diye ömür gelir geçer. Mutluluk hep gelecekte aranır. Hep Kaf dağının ardında sanılır.
"Geveze" adlı yeni yayımlanan bir kitapta Alfred Souza der ki:
"Uzun zamandan beridir hayatın -gerçek hayatın- başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken bir şey, bitmemiş bir iş, hâlâ hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. Sonra hayat başlayacaktı. Sonunda anladım ki, bu engeller benim hayatımdı. Bu görüş açısı, bana mutluluğa giden yol olmadığını gösterdi..."
Peki sonuç?
Onu da kitaptan okuyalım:
’’Mutlu olmak için daha iyi bir zamanı beklemekten vazgeçin... Mutluluk bir varış değil bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır...’’
(Alıntıdır)