Gemi (2)
Kıyıda kalmışlardı. Kimi yere çömelmiş, kimi rıhtıma oturmuş, kimi bir ağaca dayanmış, umutsuz gözlerle ufuklara bakıyordu.
Ne bir kayık, ne bir mavna, ne bir gemi alıyordu onları...
***
Onlar hepsini elleriyle yaparlardı bunları ve hepsine kumanya, mazot, kömür taşırlardı. Ama hiçbirine binemezler, bu kıyıdan kurtulup hiçbir ufka gidemezlerdi.
***
Bir gün bir rüzgâr esti. Bir fısıltı büyüyerek dolaştı.
Bir umut dalgalandı ufuklara özlemle saplı kalmış sönük gözlerde.
- Kendi gemimizi kendimiz yapmalıyız.
- Kendi gemimizi kendimiz yapmalıyız.
***
Kol kol, dizi dizi, bölük bölük kuytu bir körfeze doğru yollandılar.
Usul usul koyuldular çalışmaya...
Mühendisler planları çiziyorlardı.
Blok saclar taşınıyordu sırtlarda.
Planlar projektörlerin ışığında büyüteçlerden süzülüp dev izdüşümleriyle vuruyordu saclara. Ve usta bir terzi gibi biçiyorlardı sacları...
***
Bir yanda iskeleti çatılıyordu geminin.
Binlerce, binlerce, binlerce insan, arılar gibi çalışıyordu. Gece demeden, gündüz demeden çalışıyorlardı kendi gemilerini yapmaya...
Bir neşe kaynıyordu gemiyi yapanlarda...
Binecekler ve gideceklerdi diledikleri ufuklara...
Eşyasını toplayan, çocuklarını kucaklayan başlamıştı geminin yanında toplanmaya...
***
Naralar atılıyor, şapkalar fırlatılıyor, türküler çağrılıyordu.
Bir sabah bir şişe parçalandı geminin dik burnunda.
Şampanya şişesi değildi. Yoktu şampanyaları.
***
Sonra bir el çekti gemiyi tezgâhtan ayıracak lövyeyi.
Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara...
Makinistler çevirdiler vanaları. Şalterler indi kalktı. Yakıldı mazot kazanları. Başladı uskurlar dönmeye köpürterek suları...
***
Ve yıllar ve yıllar boyu kıyıda kalmış olanlar, akın akın, oluk oluk bindiler yaptıkları gemiye...
Rastlanmamış şenlikle açıldı gemi karadan...
Çizildi tarihsel rota. Ve artık gideceklerdi özledikleri ufuklara...
Ama yazık ki gidemediler.
***
Gemiyi yapmak için kuytu bir yer ararken düştükleri kargaşalıkta bir yön yanılması olmuştu...
Ve gemiyi deniz diye gölün kıyısında yapmışlar ve gemiyi deniz diye bir göle indirmişlerdi...
***
Ya gemiyi alıp denize taşımak gerek.
Ya yeniden gemiyi denize ineceği bir yerde yapmak gerek.
Çetin ALTAN
Ve bazen o gemi siz olursunuz ve hâlâ farkına varmazsınız içinizde okyanuslarda pupa yelken gitmek arzusuyla yanıp tutuşurken etrafı karlı dumanlı dağlarla çevrili bir gölde dönüp durduğunuzun..
Osman AYDOĞAN