• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi20
Bugün Toplam669
Toplam Ziyaret3154177

Anneciğim

Anneciğim

Ak saçlı başını alıp eline, 
Kara hülyalara dal anneciğim! 
O titrek kalbini bahtın yeline, 
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!

Sanma bir gün geçer bu karanlıklar, 
Gecenin ardında yine gece var; 
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar, 
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!

Gözlerinde aksi bir derin hiçin, 
Kanadın yayılmış, çırpınmak için; 
Bu kış yolculuk var, diyorsa için, 
Beni de beraber al anneciğim! ...

Necip Fazıl Kısakürek (1926)

***

"Bebeğimi görebilir miyim?" diyen annenin kucağına yumuşak bir bohça verildi. Mutlu anne, bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtığında şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu!

Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını döndü ve camdan dışarı bakmaya başladı. Bebeğin kulakları yoktu… Muayenelerde, bebeğin duyma yeteneğinin olduğu, sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı.

Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu.. Bu onun yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığıydı; ağlayarak "Büyük bir çocuk, bana UCUBE dedi.."

Küçük çocuk bu kadersizliğiyle büyüdü. Arkadaşları tarafından seviliyordu ve oldukça başarılı bir öğrenciydi. Sınıf başkanı bile olabilirdi, eğer insanların arasına karışmış olsaydı.

Annesi, her zaman ona "genç insanların arasına karışmalısın" diyordu. Ancak aynı zamanda yüreğinde derin bir acıma ve şefkat hissediyordu.

Delikanlının babası, aile doktoru ile oğlunun sorunu hakkında görüştüğünde; "Hiçbir şey yapılamaz mı?" diye sordu. Doktor "Eğer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapılabilir" dedi. Böylece genç bir adam için kulaklarını feda edecek birisi aranmaya başlandı.

Aradan iki yıl geçti. Bir gün babası "Oğlum, hastaneye gidiyorsun. Annen ve ben, sana kulaklarını verecek birini bulduk. Ancak unutma ki bu bir sır."

Operasyon çok başarılı geçti. Delikanlı adeta yeni bir insan görünümüne kavuştu. Yeni görünümüyle psikolojisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti. Daha sonra diplomat oldu ve evlendi.

Aradan uzun yıllar geçtikten sonra bir gün babasına "Bilmek zorundayım, bana bu kadar iyilik yapan kişi kim? Ben o insan için hiçbir şey yapamadım…" dedi. Babası ise "Bir şey yapabileceğini sanmıyorum. Fakat anlaşma kesin. Şu anda öğrenemezsin" dedi.

Bu derin sır yıllar boyunca gizlendi. Ancak bir gün açığa çıkma zamanı geldi.

Hayatının en karanlık günlerinden birinde, annesinin cenazesi başında babasıyla birlikte bekliyordu. Babası yavaşça annenin başına elini uzatıp kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru ittiğinde annenin kulaklarının olmadığı görüldü.

Babası "Annen hiçbir zaman saçını kestirmek zorunda kalmadığı için çok mutlu oldu" diye fısıldadı oğlunun kulağına. Bir süre sessiz kaldıktan sonra tekrar oğlunun kulağına eğilerek yavaşça "Hiç kimse, annenin daha az güzel olduğunu düşünmedi değil mi?" dedi. 
***
Bütün anneler işte böyledir. Tüm annelerimizin ''Anneler Günü'' kutlu olsun...
***
Gerçek güzellik; fiziksel görünüşe bağlı değil, ancak kalptedir…
Gerçek mutluluk; görülen şeyde değil, asıl görünmeyen yerdedir… 
Gerçek sevgi; yapıldığı bilinen şeyde değil, yapıldığı halde bilinemeyen şeydedir…
***
UFUKLAR

Ruh ufuksuz yaşamaz. 
Dağlar ufkunda mehabet, 
Ova ufkunda huzur, 
Deniz ufkunda teselli duyulur. 
Yalnız onlarda bulur ruh ezeli lezzetini. 
Bu ufuklar avutur ruhu saatlerce, fakat 
Bir zaman sonra derinden duyulur yalnızlık. 
Ruh arar kendine bir ruh ufku. 
Manevi ufku pek engin ulu peygamberler 
- Bahsin üstündedir onlar-lakin 
Hayli meud idiler dünyada; 
Yaşıyorlardı havarileri, ashabiyle; 
Ne ufuklar! Ne güzel ruh imiş onlar! Yarab!

Annemin naşını gördümdü; 
Bakıyorken bana sabit ve donuk gözlerle, 
Acıdan çıldıracaktım. 
Aradan elli dokuz yıl geçti. 
Ah o sabit bakış elan yaradır kalbimde, 
O yaşarken o semavi, o gülümser gözler 
Ne kadar engin ufuklardı bana; 
Teneşir tahtası üstünde o gün, 
Bakmaz olmuşlardı artık bu bizim dünyaya.

Yaşıyan her fani 
Yaşıyan ruh özler, 
Her sıkıldıkça arar, 
Dar hayatında ya dost ufku, ya canan ufku.

Yahya Kemal Beyatlı

Osman AYDOĞAN


Yorumlar - Yorum Yaz