Yargılama
19 Şubat 2019
Önce bir hikâye:
Bağdat pazarında oyuncak satan yaşlı bir adam vardı. Ondan alışveriş yapanlar gözlerinin bozuk olduğunu bildiklerinden sahte parayla ödeme yaparlardı.
Bu hilenin farkında olan yaşlı adam hiçbir şey söylemezdi. Bunun yerine dua ederek Tanrı’dan kendisini kandıranları affetmesini isterdi, “Belki de fazla paraları yoktur ve çocuklarına hediyeler almak istiyorlardır” derdi.
Zaman geçti ve bir gün adam öldü. Cennet kapıları önüne geldiğindeyse bir kez daha dua etmeye başladı: “Efendim” dedi, ‘’Ben bir günahkârım. Birçok hata işledim bana verilen sahte paralardan daha fazla bir değerim yok. Beni affet”
Tam bu sırada kapılar açıldı ve bir ses şöyle dedi:
‘’Neyi affedeceğim? Hayatı boyunca kimseyi yargılamamış birisini ben nasıl yargılayabilirim?’’
Hikâye bu kadar...
Yıllardır bu ortamda yazı yazarım.... Ancak yazdığım yazıyı hemen paylaşmam... Bir çayın demlenmesi gibi, yazımı yazdıktan sonra bazen haftalarca bazen de üç beş gün üzerinde çalışır, düzeltmeleri yapar öyle yayınlarım...
Ancak dün bir istisna oldu...
Halil Cibran der dururdu zaten; ''Dünyanın en bedbaht insanı başkasında kusur bulan ve başkasını yargılayan insandır.''
Osman AYDOĞAN