Solon (1): Antik Yunan Uygarlığı'nın yedi bilgesinden biri
09 Aralık 2016
Mademki dün tarihte teeee 2500 yıl geriye gittim, hazır o kadar geriye gitmişken hemen dönmeyeyim, o tarihlerde kalayım istedim.
Tarihte 2500 yıl öncesinde kalarak bugünden itibaren üst üste üç yazım ile MÖ 6. ve 5. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen, Atinalı devlet adamı ve şair Solon’u anlatacağım. Ancak Solon’u bilinen yönleriyle değil de pek bilinmeyen yönleriyle anlatacağım! Hep söylerim ya İbn-i Haldun’un sözünü “Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer’’ diye... Siz sanmayın benim teee 2500 yıl öncesini anlattığımı. Ben birebir günümüzü anlatıyorum günümüzü. Siz bu yazımı MÖ 5. yüzyıl diye değil de MS 2016 yılı diye okuyun.
Ama önce Solon hakkında kısa bir biyografi..
Solon
Solon, asıl uğraşı şairlik olan Atina’ya demokrasiyi getirdiği varsayılan, aristokrat sınıftan olmayan -yani soylu kanı taşımayan- orta sınıf bir Atinalıdır. Hakkındaki en iyi bilgi Aristoteles'in ‘’Atinalıların Devleti’’ (Alfa Yayıncılık, 2005) adlı kitabında bulunmaktadır.
Solon, MÖ. 590’lı yıllarda Atina’yı sarsan ağır bunalımı gidermek üzere giriştiği siyasal ve sosyal reformlarıyla tanınır. Dönemi için devrim niteliğindeki kanunları ile toplumdaki eşitsizliklerle savaşır, insanların hakları doğrultusunda düzen içinde yaşamaları için adil bir sistem kurar. Yaptığı reformlarla Atina demokrasisinin temelini attığı kabul edilir.
Antik Yunan Uygarlığı'nın yedi bilgesinden biri kabul edilen Solon, sadece kendi çağını değil, modern dönem felsefecilerini de etkiler. Tarihte bilinen ilk otobiyografi Solon’a aittir. Bu otobiyografi de şiirlerden oluşur. (Solon, ‘’Şiirler’’, MEB, 1945) Bu nedenle Solon antik şairlerin en eskisidir. Siyasi hayatının birebir yansıması bu şiirlerinde bulunur.
Solon adalet ve ölçüyü esas alır. Hiçbir şeyde aşırılığı doğru bulmaz. Her şeyin fazlası fazladır. Kişi çoğu zaman hem kendine hem de çevresine aşırılıkları yüzünden zarar verir. Bu tür hareketlerin önüne geçmek için kendini kontrol etmek ve ölçülü olmak gerekir. Bu düşüncesini "Zenginlikten doygunluk, doygunluktan da şiddet doğar" sözleri ile özetler.
Platon'un ‘’Atlantis’’ hikâyesini yazmasına da vesile olduğu rivayet edilir.
Solon kanunları
Kendi adıyla anılan ve Antik Yunan döneminin en eski anayasası olan ‘’Solon Anayasası’'nı hazırlar. Bu nedenle Platon ve Aristoteles, Solon’u kanun koyucunun ilk örneği olarak değerlendirirler.
Solon’un çıkardığı kanunlarla: Çiftçinin bütün borçları silinir. Toprağı elinden alınan köylüye toprak dağıtılır. Borç nedeniyle doğan köleliği kaldırır. Ticaretin gelişmesini kolaylaştırır. Tartı ve ölçülere standart getirir. Zeytinyağından başka zirai ürünlerin ihraç edilmesini yasaklar. Sosyal sınıflara girmeyi soya bağlı olmaktan çıkarıp maddi varlığa bağlayarak, Yunan aristokrasinin doğumdan gelen hakları yerine, idarecilerin ürettikleri yıllık ürün miktarına göre belirlenmesi usulü getirir. Ölülerin arkasından konuşulmasını, dirilerin ise haklarında kötü konuşulmasını yasaklar.
Solon, yasaları toplumdaki olumsuzluklarını ortadan kaldırmak için hazırlar. Solon, yasaları yazdıktan sonra bir tiran olarak görülmemek için kendi isteğiyle on yıllık bir sürgüne gider. Solon Atina’dan ayrılmadan önce Atinalılar Solon’a en az on yıl Solon’un yenilikçi kanunlarını uygulayacaklarına söz verirler. Ancak, ilk beş yıl içinde Atinalı aristokratlar kanunları işlerine geldiği gibi yorumlayarak kendi çıkarlarına göre davranmaya başlarlar.
Solon’dan günümüze dersler
Yasalarla, yasa yapıcılarıyla ve bu yasaları uygulayıcılarla yeterince içli dışlı olduğu için bu konudaki tecrübesini de Solon şu sözü ile özetler: “Yasalar örümcek ağlarına benzer: Güçsüz ve hafif şeyler ona yakalanır; daha ağır olanlar ise onu parçalayıp geçer.''
"Yaşlı olduğum halde her gün yeni bir şey öğreniyorum" diye başladığı dizesini şöyle bitirir: "Öğrene öğrene ihtiyarlıyorum." Jean-Jacques Rousseau ‘’Yalnız Gezerin Düşleri’’ (Bordo Siyah Yayınları, 2004) adlı kitabındaki üçüncü ‘’Gezi’’ başlıklı bölümü Solon’un bu '’Öğrene öğrene ihtiyarlıyorum'' sözüyle başlar ve Rousseau kitabında bu sözü şöyle devam ettirir: ‘’İhtiyarlarımız her şeyi düşünüyor ve öğreniyorlar ama nasıl öleceklerini hiç düşünmüyorlar.’’' Ve ekliyordu Rousseau; ‘’Ölürken nasıl yaşamak gerektiğini anlamanın ne yararı var?’’
Oğlunun ölümüne ağlarken bir dostu Solon’a; "ağlamakla bir şey elde edemezsin" diye kendisine teselli etmeye çalıştığında dostuna şu cevabı verir: "Ben de bunun için ağlıyorum ya zaten!"
Fahişeliği dünyada yasallaştıran ilk kişidir. Bu sebepten ötürü döneminde devlet kurtarıcısı, velinimet, kötülükleri ve kargaşayı önleyen olarak görülür. Bu nedenle kendisi için şu dizeler söylenir:
"Tüm erkekler adına iyi iş başardın ey Solon
çünkü onlar diyorlar ki, sen ilk görensin
halkın değer ölçülerini."
Kendisine sorarlar: ‘’Sen ki Aristo'nun sayabildiği 158 anayasa dâhil her şeyi bilirsin, söyle bize, en iyi anayasa hangisidir?’’ Solon adamı şöyle bir süzüp sakince cevap verir: ‘’Önce siz söyleyin bana, hangi halk ve tarihin hangi aşaması için?’’
Bir keresinde Mecliste yaptığı konuşmada şöyle diyordu Solon: “Pek çoğunuzdan daha bilgeyim, pek çoğunuzdan daha yürekliyim. Peisistratos’un (*) kötü oyunlarını anlamamış olanlardan daha bilgeyim, bu oyunları bilen ama korkudan ağzını açamayanlardan daha yürekliyim.”
Çokları onu deli diye görme eğilimindeydi. O buna karşı kendini bir şiirinde şöyle anlatmaya çalışır:
“Ben deliysem yurttaşlar yakında siz de deli olacaksınız.
Deli olacaksınız gerçeklerle yüzyüze geldiğiniz zaman.”
Solon’dan günümüze öğütler
Adaleti ödül beklemeden yerine getirin.
Her gün yeni bir şey öğrenerek yaşlanın.
Konuşma eylemlerin aynasıdır. Kendinizin ve çevrenizdekilerin sözlerine dikkat edin.
Tavsiyede bulunurken arkadaşını mutlu etmeye değil, ona yardım etmeyi hedefleyin.
Üzüntü doğuran zevklerden kaçının.
Çabuk dost edinme, edindiğin dostlukları da çabuk gözden düşürme.
Sevinç gözyaşlarını asla silmeyin.
Yarın için en iyi yatırım, bugün yaptığımız iyiliktir.
Solon'dan günümüze şiirler
Solon bir şiirinde şunları yazar:
“Kar ve dolu getiren fırtınalar bulutlardan gelir,
Gök gürültüleri koyulur dupduru gökte,
Kentler çok zaman güçlülerin elinde yok olur,
Halk bir tiranın kölesi olur cahillikle.”
Solon, Atina’dan tiran olmamak için ayrıldıktan sonra Mısır’a, Kıbrıs'a ve Anadolu’ya gider. Daha sonra Sicilya’da bir kent kurar. Kente Solon’un adından giderek Solos adı verilir. Solon, Solos’a Atinalıların yerleşmesini sağlar. Şehirde Peisistratos tiran olunca Solon Atinalılara şu şiiri yazar:
“Kendi yanlışınız yüzünden mutsuzsanız
Suçu tanrıların üstüne atmayın.
Önderlerinize yönetimi veren sizsiniz.
Bu yüzden sefil köleler oldunuz.
Şimdi bir tilkinin izini sürüyorsunuz.
Bomboş bir kafanız var.
Çeneye kuvvet boş sözler üretiyorsunuz.
Yapıp ettiklerinizle ilgili hiçbir kaygınız yok.”
Solon’un, yasaları yazdıktan sonra bir tiran olarak görülmemek için kendi isteğiyle on yıllık bir sürgüne gittiğini yazmıştım. Solon bu sürgün sırasında Mısır'a, Kıbrıs'a ve Anadolu’ya da uğrar. Anadolu’da Bizim ‘’Karun’’ diye bildiğimiz Lidya Kralı Krezüs’ün (MÖ. 560 - 546) misafiri olur. Yarınki yazımda da Solon’un Krezüs’ün sarayındaki misafirliğini anlatacağım.
Ahhhhh ‘’Tarih’’ ah! Sen neler söylersin sen...
Arz ederim.
Osman AYDOĞAN
(*) Peisistratos; Atinalı devlet adamıdır (MÖ 600- MÖ 527). Megara ile yapılan bir savaşta Nisaea’yı ele geçirince ünlenir. Daha sonra Diakreia ya da Diakria çoban ve oduncularının kurdukları halkçı dağ partisinin başına geçer. Peisistratos'un kısa zamanda halk tarafından tutulduğuna tanık olan Solon, ileride tiranlık kurabileceğine işaret ederek ona muhalefet eder. Peisistratos, kişisel bir muhafız birliği kurarak MÖ 560’ta Akropolis’i ve iktidarı ele geçirmeyi başarır. Ancak Kıyı (Raralia) ve Ova (Pedieis) partilerinin kendisine karşı birleşmesiyle iki kez Atina dışına sürülür. MÖ 546’da kurduğu paralı orduyla karşıtlarını yenerek tiranlığını ilan eder.