Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
15 Haziran 2016
Bugün Attila İlhan’ın doğum günü. Attila İlhan yaşasaydı 91’incı yaş günü olacaktı. Attila İlhan, tam 91 yıl önce 15 Haziran 1925 günü İzmir Menemen’de doğuyor. Ben de dün Attila İlhan’ın pek de bilinmeyen iki şiir kitabı ile anmıştım: 12 Mart dönemini anlattığı ‘’Tutuklunun Günlüğü’’ ve 12 Eylül dönemini anlattığı ‘’Korkunun Krallığı’’.
Ancak Attila İlhan’ın çok ama çok sevdiğim bir şiiri var ki Attila İlhan’ı bu şiiriyle de anmasam olmazdı. 19. yüzyılın en önemli Fransız şairlerinden Charles Baudelaire; “Ekmek yemeden üç gün hayatta kalabilirsiniz. Şiirden mahrum kalarak bir gün bile yaşayabilmeniz imkânsız ve bunun aksini her kim iddia ederse hata içindedir’’ derdi. Bu şekilde de hem de ben sizi şiirden mahrum bırakmamış olurum.
Murathan Mungan ‘’Türkçe’yi çok iyi kullanan bir yazardır, şairdir. Mungan bu özelliğini de şöyle anlatıyor: "İşim kelimeler benim. Sahte alçakgönüllülüğe gerek yok: Türkçe’nin saçlarını tarayan, tarayabilen yaşayan üç-beş yazardan biriyim. İçimizle dilimiz arasındaki mesafeyi kelimelerle kapatmaya çalışan adamdır yazar dediğin."
İşte Attilâ İlhan da Murathan Mungan’ın tarif ettiği Türkçe’nin saçlarını tarayan, tarayabilen üç-beş yazardan birisi oluyor. Attilâ İlhan içimizle dilimiz arasındaki mesafeyi kelimelerle kapatmaya çalışan bir şairdir.
‘’Hiçbir dil insanın hissettiklerini anlatmaya muktedir değildir derler’’ ama sanırım bu ifade Murathan Mungan ve Attila İlhan gibi şairler için geçerli olmuyor.
Şimdi gelelim Attila İlhan’ın o çok sevdiğim şiirine.
Böyle Bir Sevmek
‘’Böyle Bir Sevmek’’ (İş Bankası Kültür Yayınları, 2016) Attilâ İlhan'ın sekizinci şiir kitabının adıdır. ‘’Böyle Bir Sevmek’’ şiiri ise kitaba ismini veren Attila İlhan’ın en güzel şiirlerinden birisi oluyor.
Bu şiiri Attilâ İlhan Ankara’da yaşarken yazar ve kitabının ‘’Kavaklıdere Baladları’’ adlı bölümde yer veriyor. İlk kez ‘’Varlık Dergisi’’nde yayımlanıyor, sonra Rauf Mutluay 4 Mayıs 1975'te Cumhuriyet gazetesinde yayımlıyor…
Attila İlhan'ın gönüllere giren, dillere sinen ve okuyan herkes için adeta içselleşen şiirlerinden birisidir "Böyle bir sevmek".
Türk edebiyat tarihinde bir erkeğin ağzından, gönlünden, ruhundan ve kalbinden çıkabilecek en içten sözcüklerle bir aşk, bir sevda yakarışıdır ‘’Böyle bir sevmek’’.
‘’Böyle bir sevmek’’, "şöyle bir sevmek" olmuyor.
‘’Azıcık okşasam sanki çocuktular
Bıraksam korkudan gözleri sislenir’’
Bir kadın nasıl bu kadar güzel, nasıl bu kadar hoş, nasıl bu kadar tatlı ve nasıl bu kadar masum ifade edilebiliyor, bir şiir nasıl bu kadar insanın ruhuna dokunabiliyor, insanın gözlerini nemlendirebiliyor, bu dizeler nasıl bu kadar güzel olabiliyor?
Bu şiir; bizlere, aşkın; karşı taraftan ziyade kendi içimizde yaşadığımız, büyüttüğümüz, putlaştırdığımız bir duygu olduğunu, içten bir dille izah ediyor. Çünkü âşık olduğumuz "şey" aslında çoğu zaman da bir hayalden ibaret oluuyor.
Halil Cibran derdi zaten; ‘’Her erkek iki kadına âşık olur. Biri hayallerinde yarattığı diğeriyse henüz doğmamış olandır.’’
Bu duygudan, yüzyıllar önce Nedim bir gazelinde dem vuruyor:
"Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedim
bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana"
Dostoyevski’nin ‘’Beyaz Geceler’’ adlı kitabında da şöyle bir bölüm geçiyor: "Âşık mı oldunuz? Kime?'' ''Hiç kimseye. Bir ideale. Düşüme giren kadınlara…"
Yine Dostoyevski’nin ‘’Yeraltından Notlar’’ adlı kitabında da şöyle bir ifade bulunuyor: ‘’Hayal dünyamda bu ‘güzel ve yüce şeylere’ sığınarak ne aşklar yaşadım. Gerçek hiçbir varlıkla ilgisi olmayan, bütünüyle hayal ürünü bu aşklar sayesinde ruhum öylesine cömertçe doyuyordu ki, sonradan gerçek bir aşka ihtiyaç bile duymuyordum. Gerçek birini sevmek benim için gereksiz bir lüks olurdu.’’
William Shakespeare, ‘’Othello’’ adlı oyununda da çarpıcı gerçeği net bir şekilde ifade ederek son noktayı koyuyor: ‘’Beğendiğimiz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup, aşk sanıyorsunuz!’’
İşte bu duygunun en güzelini de Attilâ İlhan anlatıyor:
"Yokluğum fazla uzayabilir, zaman zaman, dediklerimi dinleyerek saptarsın ki: hayatta kimse kimseyi anlayamaz, kimse kimsenin yerini tutamaz; aşk dediğimiz, ya vahim bir yanlış anlaşılmadır, ya kötü bir hayal kurma tarzı: İki kişinin ikisi de, öbürünün yerine hayal kurmaya kalkıştığından, sukut-u hayaller eksik olmaz! Sen dediğime kulak ver, kendimizden başkasını sevemiyoruz; sevdiğimiz, şahsiyetimizin dışlaştırılmış, bir başkasının üzerinde somutlaştırılmış hayali; o başkası da kendisini üçüncü bir şahıs üzerinde dışlaştırır, somutlaştırır: Arada ahenk kurulamaz, nasıl kurulsun, sevdiğimizle sandığımız farklı!
Muvaffak bir çift, yalnızlığa tahammülü yüksek iki insan manasını taşır: Çift demek, yanyana iki yalnızlık demek, beraber bile olamamış, kesişmesi bile zor! Onun için böyle bir hayatı, içine girip kurbanı olmadan yaşayacaksın, yani uzaktan. Uzaktaki, soyut, hemen hemen yok bir şahsı sevmekten güzelini tasavvur edemiyorum. Yakında olmayan sevgili tahayyülde yaşatılır, hayalde yaşamak az evvel açıkladığım kaideye uygun olarak, onu kendine benzetmektir; yanında bulunmayacağından, o buna ne itiraz edebilir, ne müdahale: Sevdiğini hayalinde değiştirdikçe, kendine benzettikçe daha çok seversin, böylece denge korunmuş olur.
Sevmek! Sevmek esasında alıp başını gitmektir, sevgiliden uzaklaşan mutlak aşka yaklaşır, sevdiğini gönlünde kendi bildiğince yeniden yaratarak..”
Hani derlerdi ya ''uzaktan sevmek aşkların en güzelidir'' diye. Attilâ İlhan da hem yazısında hem de şiirinde işte bunu söylüyor.
Yine Attila İlhan ''Böyle bir sevmek'' şiirinde de işte bu düşüncesini en net şekliyle ifade ediyor: ''Ne kadınlar sevdim zaten yoktular...''
Şiiri tamamını yazımın sonunda veriyorum. Ancak bu şiiri bir kadın yazsaydı eğer, muhtemel ki bu kadar uzun uzun yazmazdı diye düşünüyorum... Uzatmadan bir dizede anlatırdı anlatacaklarını:
''Ne erkekler sevdim zaten odu....dular...''
Bu ülke gündeminden, gamdan, kederden, kasvetten uzaklaşmak istiyorsanız eğer, içinizi ve ruhunuzu ısıtmak için bu şiiri okuyun derim.
Çünkü böyle bir sevmek görülmemiştir.
Arz ederim.
Osman AYDOĞAN
Böyle Bir Sevmek
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Bıraksam korkudan gözleri sislenir.
Ne kadınlar gördüm zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Hayır sanmayın ki beni unuttular
Hala arasıra mektupları gelir
Gerçek değildiler birer umuttular
Eski bir şarkı belki bir şiir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir
Sanki gökyüzünde bir buluttular
Nereye kayboldular şimdi kimbilir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir.
Attila İlhan