Bir hikâye ve bir tespit
Yaşlı bir kadın yolda otururken karşıdan İmam Gazali gelir, ahaliden birisi kadını dürterek; "kalkıp saygı göstersene hanım, Gazali geliyor" der; ama kadın hiç umursamaz ve "banane ya" dercesine davranmaya devam eder.
Bu defa ahaliden o birisi kadına; "sen o adamın kim olduğunu biliyor musun?" diye sorar. Kadın da; "yooo, kimmiş o?" deyince, ahaliden o birisi; ‘’Gazali o, Allah'ın var olduğuna dair tam yüz kanıt getirdi, çok mübarek bir adamdır o..." der.
Bu defa kadın yine omuz silkerek; "demek ki o yüz kere şühpeye düşmüş, ben hiç şüphe etmedim." der.
İbn-i Arabî de ‘’Fütuhat-ı Mekkiye’’ isimli kitabında (Esma Yayınları, 2001) Sebte kentinde rastladığı hocası İbn’üs Sâig’ten aktarır: ‘’Dünyayı def ve flüt ile yiyip bitirmek, benim indimde din ile yiyip bitirmekten daha iyidir. Elinden geldiği kadar dince lânet etmekten kaçın.’’
Rahim’i, Hüda’yı, Settar’ı, Rezzak’ı dilde sakız, gönülde nakıs edenler bu hikâyeden ve bu tespitten ne anlar ki acep?
Osman AYDOĞAN