Othello
31 Ekim 2016
Oscar Wilde’ın ‘’Salomé’’ ve ‘’Dorian Gray'in Portresi’’ isimli iki eserini anlattıktan sonra William Shakespeare’in ‘’Kral Lear’’ ve ‘’Jül Sezar’’ isimli iki eserini anlatmıştım. Bugün de yazı serime Shakespeare’in bir başka oyununu ile devam etmek istiyorum: ‘’Othello’’ (Türkiye İş Bankası Yayınları, 2008)
Othello (The Tragedy of Othello, the Moor of Venice), William Shakespeare'in yazdığı en önemli trajedilerden biridir. Othello ise oyunun baş erkek kahramanıdır. Shakespeare'in bu oyunu, takma adı Cinthio olan İtalyan romancı ve şair Giovanni Battista Giraldi (1504 - 1573) tarafından yazılan "Moor of Venice" adlı kısa hikâyesine dayanarak, yaklaşık 1603 yılında yazdığı sanılıyor. William Shakespeare, Mina Urgan’un deyimiyle aslında metelik etmeyen bir İtalyan öyküsünü bir başyapıta dönüştürüyor. Othello; öyküsü tamamen insana ait bir Shakespeare şaheseridir.
Oyundaki karakterler:
Oyun dört ana karakter etrafında döner: Othello, karısı Desdemona, muhafız komutanı Cassio ve güvendiği akıl hocası İago. Othello Kıbrıs'taki Venedik koloni ordusunun Osmanlılarla savaştığı dönemde başarılı ve saygı duyulan Mağrip kökenli zenci bir komutandır.
Oyunun ismi ve başkarakteri Othello’dur ancak oyundaki en ilginç karakter ise İago’dur. Bunun nedeni ise kendine güveni olmayan, kompleks sahibi, tilki kadar kurnaz, sanki Machiavelli'nin ‘’Prens’’ adlı eserinden yararlanmış bir insan olan İago’nun tüm karakterleri adeta birbirine düşürmesi ve tam bir kaosa sebebiyet vermesidir. İago aktif olarak kötülük yapmaz, insanların içinde var olan kötülüğü kışkırtıp, sonra da kenara çekilerek olayların trajediye dönüşmesini izler. Bu anlamda İago tam olarak bir şeytandır.
Oyun Othello ile İago arasında geçen sanki iki kişilik bir strateji oyunudur. Othello oyunu; Shakespeare’in, İago'da topladığı kötülük, kurnazlık, yükselme hırsı, şüpheye dayanarak yargıya varma, insanların kaderlerine hükmetme isteği gibi özellikler ile Othello'ya yüklediği dürüstlük, hayata tutunabilmek için çabalama isteği ve insani duyguların en yoğunu ile karşı karşıya kalmak çelişkisini çarpıştırıp bir insanlık tragedyası yarattığı bir oyundur. Oyun sanki dürüstlüğün yalanlara yenilgisini, olumsuzluklara rağmen sevginin korunmaya çalışılmasını anlatan bir trajedidir...
Oyundaki hikâye
Halk ve ileri gelenler tarafından çok sevilen bu Berberî komutan Othello, şehrin ileri gelenlerinden Venedikli bir soylunun kızı olan Desdemona'ya âşık olur. Desdemona da Othello'yu sevmektedir. Önceleri saygı duyulan bu Mağribi zenci Othello'nun bir beyaz ile evliliği sonucu birçok dedikodu çıkar. Her şeye rağmen evlenen Othello ve Desdemona'nın mutlulukları halkın dedikoduları ve İago'nun kötülükleriyle bir trajediye döner.
Aşk, kıskançlık, ihanet ve ırkçılık konularına değinen Shakespeare’in Othello eseri İşte bu trajediyi anlatır. Bu trajedinin en güçlü teması da “kıskançlık”tır. Ömrü savaşlarda geçmiş, ölümcül tehlikeler atlatmış cesur ve güçlü komutan Othello, karısı hakkında kulağına fısıldanan bir iki yalan sözle bir anda perişan olur. İçine kuşku ve kıskançlık ateşi girdikten sonra Othello, çok acı çeker. Çektiği acının şiddetli olması, karısına duyduğu sevginin büyüklüğündendir.
Bu trajedinin temelinde ise aslında Othello'nun kıskançlığı değil Desdemona'ya olan güveni yatar. Rus yazar Puşkin de böyle söyler: "Otello kıskanç değil, güvenen bir insandır." Bu nedenle de oyunu izleyen veya kitabını okuyan kadınlar kendilerini Desdemona ile özdeşleştirip Othello gibi erkekleri ararlar... Aslında her Türk erkeğinin okuması, izlemesi ve içselleştirmesi gereken bir oyundur Othello!
Othello, 1930'lu ve 1940'lı yıllarda Türkiye'de taşra şehir ve kasabalarında gezgin çadır ve halk tiyatrolarında yaygın olarak ‘’Arabın İntikamı’’ adıyla temsil edilir.
Yıllanan şarap gibi günümüzde de daha anlamlı hâle gelen oyunda geçen bazı tiradlar:
"İnsanlar göründükleri gibi olmalıdır. Eğer değillerse hiç görünmesinler daha iyi."
"Eskiden kalpler el uzatırdı, şimdilerde el uzatılıyor, kalp yok."
"Ne kadar da fakirdir sabrı olmayanlar."
"Anladığım sözlerindeki öfkedir, sözlerin değil."
"Bir kez fırsat verdin mi kuşkuya, karara da vardın demektir."
"En kara günahları işletecekleri zaman şeytanlar, önce ilahi bir kılıfa sokmakla işe başlarlar."
"En büyük kaygısı vicdanlarının, günah işlememek değil, gizlemektir günahlarını."
''Yaşayıp durduğun şu ortamda öyle şatafatlı elbise giyip böbürlenme; kibir ve gurur bütün saltanatları devirir. Alçakgönüllü ol, köhne cüppeni üstüne at!”
‘’Hem güzel, hem akıllıysa bir kadın, bilir; güzelliği kullanılmak, aklı kullanmak içindir.’’
‘’Başlangıcı birdenbire olanın sonu da çabuk gelir.’’
‘’Ama hep lafta kalır bu sözler en sonunda. Şimdiye kadar hiç görmedim ben kulak yoluyla iyileştirildiğini yürek acısının.’’
‘’Yaşamak azap haline geldikten sonra yaşamaya devam etmek ahmaklıktır. Ölüm bizi iyi edecekse ilacımız sayılır.’’
‘’Kaderin önüne geçilemiyorsa, alaya almayı bileceksin.’’
‘’Bütün günahım size beslediğim sevgidir.’’
‘’Değer veren yok kıdeme, yükselmek ya kayırmaya bakıyor ya tavsiyeye.’’
‘’Gülümseyebildikçe yitirmiş saymayız kendimizi…’’
‘’Azıcık mutluluk herkes için iyi olur. Ama hiç kimse azıcık mutluluk istemez. Ve mutluluk fazla büyük oldu mu, değeri azalır.’’
‘’Soyulduğunda gülen, hırsızdan bir şey çalar. Boş yere kederlenen, kendi kendini soyar.’’
‘’Öyle bir iki yıl yetmez tanımak için bir erkeği. Onlar yalnız mide, bizse yalnız yemeğiz, Karınları açken tıka basa yerler bizi, ama bir de doydular mı kusup atarlar.’’
‘’Zaman o kadar çok şeye gebe ki..."
Ve oyunda geçen en önemli ifade ise şudur:
‘’Beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup, aşk sanıyorsunuz!’’
Bu sözdeki trajediyi dünyada yaşamayan yok gibidir...
Sonuç
Dört yüz küsur yıllık bir hikâyedir Othello. Ancak günümüzde de değişen hiçbir şey yoktur!... Günümüzde de insan (Othello, Desdemona) aynı insan, pislik (İago) aynı pisliktir... Toplum da aynı toplumdur.
Hep söylüyorum ya; tarih, edebiyat ve sanat, hayatın aynasıdır diye!
Zaman o kadar çok şeye gebe ki...
Osman AYDOĞAN