Gözler
09 Haziran 2020
Paulo Coelho’nun güzel bir kitabı var; ‘’Işığın savaşçısının El Kitabı’’(Can Yayınları, 2016) Kitapta şöyle bir hikâye geçer:
Savaşçı, kılıç tutan elini yakalamak için bir melekle bir şeytanın yarıştığını bilir. Şeytan der ki: ‘'Güçten düşeceksin. Bunun ne zaman olacağını bilemeyeceksin. Korkuyorsun.’' Melek de; ‘'Güçten düşeceksin. Bunun ne zaman olacağını bilemeyeceksin. Korkuyorsun.'’ der.
Savaşçı şaşırmıştır. Melek de şeytan da aynı şeyi söylemişlerdir. Sonra şeytan devam eder: ‘'Sana yardım edeyim.’' Melek de aynı şeyi söyler: ‘'Sana yardım edeyim.’'
İşte o anda, savaşçı aradaki farkı anlar. Sözcükler aynı olabilir, ama kendisine yardım öneren bu iki kişi birbirinden tümüyle farklıdır. Ve savaşçı meleğin elini seçer.
Çünkü ‘’ses tonu’’ farklıdır.
‘’Ses tonu’’ ve ‘’gözler’’; insanın niyet ve maksadını gösterir. ‘’Ses tonu’’ ve ‘’gözler’’; insanın eğitimini, eğitiminin seviyesini gösterir. ‘’Ses tonu’’ ve ‘’gözler’’; insanın ruhunu, ruhunun derinliklerini, inceliklerini, kıvrımlarını gösterir. ‘’Ses tonu’’ ve ‘’gözler’’; insanın iç dünyasını gösterir. Hani bir şarkımız vardı ya, sözleri Ahmet Selçuk İlkan’a ait, Emel Sayın da ne kadar güzel söylerdi; ‘’Gözler kalbin aynasıdır, yalan nedir bilmez onlar’’ diye… İnsanın komuta edemediği tek organıdır gözler. Gözler aslında beynin de aynasıdır.
Gözler vardır, baktığınızda o gözlerde ince, hassas bir ruhun derinliklerini görürsünüz. Gözler vardır, baktığınızda o gözlerde cennete açılan bir çift kapı görürsünüz. Gözler vardır, baktığınızda o gözlerde en katı, en kapalı, en kilitli kalpleri dahi açacak bir çift burgu görürsünüz. Gözler vardır, baktığınızda o gözlerde dağlarda batan güneşin korsuuuuz, külsüüüüüz, dumansız alevlerini görürsünüz. Gözler vardır, baktığınızda o gözlerde kalbinize saplanacakmış gibi duran bir çift kapkara hançerin simsiyah uçlarını görürsünüz.
Mehmet Eroğlu’nun ‘’Zamanın Manzarası’’ (Agora Kitaplığı, 2013) isimli bir kitabı vardı. Ve kitap şu cümle ile başlardı: “Mücevher takmamıştı ama gözleri vardı.” İşte gözler vardır, baktığınızda o gözlerde dünyanın bütün mücevherlerinden daha değerli bir varlık görürsünüz.
Ama gözler de vardır, baktığınızda o gözlerde bazen cehennemin bir çift zebani bekçilerini de görürsünüz.
İşte bu nedenlerledir ki Attila İlhan ‘’Böyle Bir sevmek’’ (İş Bankası Kültür Yayınları, 2016) kitabında ‘’O gözler ki’’ şiirinde söylerdi:
‘’o gözler ki vahşidir
yangın kızıllıklarıyla korkunç
kanlı bir sevdayı çoğullaştırır
karanlık kirpikleri
göz değildirler
bir namludan fırlamış
mermi çekirdekleri
o gözler ki
çakmaktaki alev
zehirli hançerlerdeki uç
yakut bir avize gibi yalnızlığımızda dururlar
nereye gitsek gelir bizi bulurlar
gelir bizi bulurlar
bulurlar’’
Böyle diyordu Attila İlhan:
Göz değildiler, bir namludan fırlamış mermi çekirdekleriydiler… O gözler ki çakmaktaki alevdiler, zehirli hançerlerdeki uçtular, yakut bir avize gibi yalnızlığımızda dururdular, nereye gitsek gelir bizi bulurdular.
Osman AYDOĞAN