• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi16
Bugün Toplam552
Toplam Ziyaret3154060

Bekle bizi İstanbul


Bekle bizi İstanbul

13 Ocak 2017


Geçen sene Vedat Türkali’nin ‘’Bir Gün Tek Başına’’ (Everest Yayınları, 2014) adlı romanını tanıtmıştım. Türkali’nin bahse konu romanını tanıtırken romanın 535. sayfasında yer alan, hepimizin Edip Akbayram’dan bildiğimiz, ancak Vedat Türkali’ye ait olduğunu bilmediğimiz kendi şiiri olan ‘’İstanbul’’ (Bekle bizi İstanbul) şiirinden de bahsetmiştim. Ben bu şiiri de anlatmasam olmaz.

Ancak bu şiiri anlatmadan önce kısa bir tarih, pardon, pardon, kısa bir edebiyat turu yapmam gerekiyor.

Edebiyat dünyasında karşılıklı yazılar, şiirler

Edebiyat dünyası karşılıklı yazılan kitaplarla, metinlerle, şiirlerle doludur. Binlerce yıldır bu böyledir. Buna bu sitemde yazdıklarımdan birkaç örnek vermek istiyorum. Daha yeni yazmıştım Nazım Hikmet’in Mevlâna’nın rubailerine karşı bir cevap verdiğini. Yine Nazım Hikmet’in ‘’Cevap No. 2’’ isimli şiiri ile Ahmet Haşim’e bir yazısına karşılık cevap verdiğini de bu sitemde yazmıştım.

Tevfik Fikret’in Rübab-ı Şikeste'sinde yer alan ve istibdat yönetimine karşı yazdığı şaheserlerden biri olan “Sis” şiiri İstanbul’a bir övgü şiiri değildi.  Tevfik Fikret, ‘’Sis’’ şiirinde yalnız sefalet ve kayıtsızlık içinde çalkanan İstanbul’u değil, bozulmuş olan bir toplumu ve aynı zamanda çürümüş ve yıkılış halinde olan bir yönetimi tasvir ederdi.

Bekle bizi İstanbul

Şair ve yazar Vedat Türkali de bu şiire cevap olarak " ‘Sis’ şairine ithaf edilmiştir’’ başlığı ile bir başka İstanbul şiirini yazar. Yıl 1944, yer Akşehir’dir. Vedat Türkali karısı Merih'i ilk çocukları Deniz'in doğumu için İstanbul'da bırakarak çalıştığı okul yeri olan Akşehir’e döner. Ve şiiri burada yazar. Şiirde İstanbul’un şahsında karısına ve çocuğuna duyulan özlem ve sevgi vardır, ayrılığın hüznü vardır, kavuşmanın umudu vardır.  Ve bahsettiğim gibi şiir Vedat Türkali'nin "Bir Gün Tek Başına" adlı romanının 535. sayfasında da yer alır. Şiirin adı ‘’İstanbul’’dur. Ancak biz bu şiiri, bu şiirden bestelenen şarkının adıyla ‘’Bekle bizi İstanbul’’ diye biliriz.

Ama şiir asıl olarak Tevfik Fikret'in ''Sis'' şirine cevap olarak yazılmıştır. Şiir Fikret’in ''Sis'' şiirinde olduğu gibi İstanbul'un tasviri ile başlar. Daha sonra da olumsuzluklar, kötülükler, fenalıklar sıralanır. Şiirde ''Sis''teki manzarayı umumiyeye gönderme yapılarak ''Şark cephesinde değişen bir şey yok'' mesajı verilir. Tevfik Fikret'in ''Sis'' şiirini de anlatacağım. Çünkü Fikret'in ''Sis'' şiiri anlaşılmadan Vedat Türkali'nin bu ''İstanbul'' şiiri de tam olarak anlaşılmaz.

Vedat Türkali için İstanbul farklı bir yerdir. Vedat Türkali için İstanbul bir sevdadır. Vedat Türkali için İstanbul bir yârdır, bir anadır, bir dosttur. Bu nedenle bütün romanlarının ve şiirlerinin konusu mekân olarak İstanbul’da geçer. Dostoyevski için S. Petersburg ne ise, Proust için Paris ne ise, Zweig için Viyana ne ise Vedat Türkali için de İstanbul odur.

Vedat Türkali’nin bu şiirini müzisyen Onur Akın besteleyerek ''Bekle Bizi İstanbul'' adıyla şarkı haline getirir. İlk olarak Grup Baran sonra da Edip Akbayram kendine özgü o muhteşem sesleriyle seslendirirler bu şarkıyı. Bir de Sevinç Eratalay seslendirir. Bizler genellikle Edip Akbayram’ın sesiyle biliriz bu şarkıyı. Yazımın sonunda hem her iki yorumun bağlantısını hem de Vedat Türkali’nin sesinden şiiri okuyuşu ve müteakiben şarkıyı veriyorum. Ancak şarkılarda şiirin tamamı yer almaz. Bir kısmı yer alır. Yine yazımın sonunda ben şiirin tamamını da veriyorum.

İhanet edilen İstanbul

Şiirin son bölümünde şu dizeler yer alırdı:


''Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul 
Bekle bizi 
Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle 
Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla 
Mavi denizlerine yaslanmış 
Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle''

Şiirin yazıldığı 1944 yılında değiliz artık. Şiirde geçen "Parklarınla, köprülerinle, kulelerinle, meydanlarınla, mavi denizlerinle, beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle bizi İstanbul" dizeleri yetmiş yıl öncesinde kaldı.


"Rezidanslarınla, gökdelenlerinle, AVM’lerinle, cafelerinle, trafiğinle, denizdeki salyalarınla, ne idiği belirsiz yabancılarınla içine ettiler senin İstanbul" diye okuyun siz o dizeleri artık. Çünkü ihanet ettiler İstanbul’a.

Değişti artık İstanbul. İstanbul’da değişmeyen tek gerçek kaldı: ‘’Haramilerin saltanatı’’

Hangi vakitte olursanız olun, yorgunsanız, uykusuzsanız, düşünceliyseniz, kederliyseniz, umutsuzsanız, umutluysanız, verilen gazlardan, mafya dizilerinden, mafya dizilerinde açıklanan rezaletlerden, TV’lerdeki seviyesiz, düzeysiz tartışmalardan bıkmışsanız ve özlediğiniz İstanbul'a hasretseniz eğer verdiğim bağlantılardaki şarkıyı dinleyin. İnanın ilaç gibi gelecektir.

Arz ederim.

Osman AYDOĞAN

Vedat Türkali'nin kendi sesinden ''Bekle Bizi İstanbul'' Şiirin devamındaki şarkı, "Onurlu Yıllar" albümünde yer almaktadır, on iki sanatçı tarafından seslendirilir:

https://www.youtube.com/watch?v=6IOT3j_Xk10&list=RD6IOT3j_Xk10&index=1

Edip Akbayram, ''Bekle Bizi istanbul'':
https://www.youtube.com/watch?v=qwLn76UE_Rs

Sevinç Eratalay, ''Bekle Bizi istanbul'':
https://www.youtube.com/watch?v=LX28Byf0o-s

İstanbul 

"Sis" şairine ithaf edilmiştir.


Salkım salkım tan yelleri estiğinde 
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle 
Uzaktan seni düşünürüm İstanbul 
Binbir direkli Halicinde akşam 
Adalarında bahar 
Süleymaniyende güneş 
Hey sen güzelsin kavgamızın şehri

Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde 
Bakışlarımda akşam karanlığın 
Kulaklarımda sesin İstanbul

Ve uzaklardan 
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde 
Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul

Plajlarında karaborsacılar 
Yağlı gövdelerini kuma sermiştir. 
Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında 
Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın 
Meyvesini birlikte devşirirler 
Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul

Et tereyağı şeker 
Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde 
Yumurta masalıyla büyütülür çocukların 
Hürriyet yok 
Ekmek yok 
Hak yok 
Kolların ardından bağlandı 
Kesildi yolbaşların 
Haramilerin gayrısına yaşamak yok

Almış dizginleri eline 
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası 
Onların kemik yalayan dostları 
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi 
Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel 
Ve sen 
Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi 
Seni öldürürler 
Seni sürerler 
Buhranlar senin sırtından geçiştirilir 
İpek şiltelerin istakozların 
ve ahmak selameti için 
Hakkında idam hükümleri verilir

Haktan bahseden namuslu insanları 
Yağmurlu bir mart akşamı topladılar 
Karanlık mahzenlerinde şehrin 
Cellatlara gün doğdu 
Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır 
Bir kalem yazın vardır 
Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır 
Söylenmez

Haramiler kesmiş sokak başlarını 
Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi 
Haramilerin elinde 
Ve mahzenlerinde insanlar bekler 
Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer 
Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü 
Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde

Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul 
Bulutların ardında damla damla sesler 
Gülen çehreleri ve cesaretleriyle 
Arkadaşlar çıktı karşıma 
Dindi şakalarımın ağrısı

Bir kadın yoldaş tanırdım 
Bir kardeş karısı 
Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları 
Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi 
Cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında 
Gebeliğin dokuzuncu ayında 
Aç kurtların varoşlara saldırdığı 
Tipili bir gece yarısı 
Sırtında çok uzak bir köyden indirdi 
Otuzbeş kiloluk sırrımızı 
Zafer kanlı zafer kıpkırmızı

Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul 
Bekle bizi 
Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle 
Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla 
Mavi denizlerine yaslanmış 
Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle 
Ve bir kuruşa yenihayat satan 
Tophanenin karanlık sokaklarında 
Koyun koyuna yatan 
Kirli çocuklarınla bekle bizi 
Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi 
Bekle dinamiti tarihin 
Bekle yumruklarımız 
Haramilerin saltanıtını yıksın 
Bekle o günler gelsin İstanbul bekle 
Sen bize layıksın 

Vedat TÜRKALİ
Eylül 1944 Akşehir



Yorumlar - Yorum Yaz