Mahur Beste
06 Mayıs 2017
‘’Mahur Beste’’, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın üçlemesinin ilk romanının adıdır. Diğer ikisi ''Sahnenin Dışındakiler’’ ve ''Huzur'' adlı romanlardır. ‘’Mahur Beste’’, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın zekâ ve yaratıcılığını ustaca konuşturduğu, bir solukta okunan, insanı birden kavrayıp yavaş yavaş, hüzünle yere indiren, ruhta hoş bir seda bırakan, güzel mi güzel çok özel bir kitabıdır.
Bu roman Türk edebiyatında o kadar güzel bir eser ki ‘’Mahur Beste’’ adı romanda kalmaz başka edebî eserleri de etkiler. Bunlardan birisi de Attila İlhan’ın en güzel şiirlerinden birisi olan ‘’Mahur Beste’’ adlı şiiridir...
Ancak Attila İlhan’ın ‘’Mahur Beste’’ adlı şiirini anlatmadan bir açıklama yapmam gerekiyor.
Edebiyatta ''tevriye'' sanatı
Edebî sanatlarda ‘’tevriye’’ diye bir kavram vardır. Sesteş bir kelimenin bir dizede, beyitte, dörtlükte iki gerçek anlama gelecek biçimde kullanılmasına ve bir sözcüğün yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetmeye tevriye sanatı denir.
Bu sanatta sözün yakın anlamı söylenir, uzak anlamı anlatılmak istenir. Daha doğrusu uzak anlam ilk anda okuyucu tarafından kavranmayacak biçimde gizlenir. Okur, yakın anlamla oyalanır, ama anlatılmak istenen uzak anlamda gizlidir. Bu uzak anlam şiire ayrı bir güzellik katar.
Tevriye sanatı ile ilgili en iyi örnek 17. yüzyıl Türk şairlerinden Nef’î’nin bir dörtlüğüdür:
''Tahir efendi bana kelp demiş
İltifatı bu sözde zahirdir,
Maliki mezhebim benim zira,
İtikadımca kelp tahirdir.''
Bu dörtlükte kullanılan ‘’Tahir’’in iki anlamı vardır: Birincisi ''Tahir Efendi'' anlamında, ikincisi ise ''temiz, pak'' anlamında.
Kelp ise Arapça kökenli bir kelime olup ‘’köpek’’ demektir. Bu dörtlükte hem, köpek temiz hayvandır hem de asıl köpek Tahir Efendi'dir anlamı var. Maliki mezhebinde köpek, temiz hayvandır.
Tevriye sanatına ikinci bir örnek de Divan Edebiyatı'nda yaşarken "Sultanü'ş Şuârâ" (Şairler Sultanı) unvanını alan ve asıl adı Mahmud Abdülbâki olan Divan Şairi Bâki’nin ‘’Huma kuşunun gölgesi’’ adlı şiiridir. Beş dizelik bu şiirin üçüncü dizesi şu şekildedir:
‘’Âvâzeyi bu âleme dâvûd gibi sal
Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş’’
Bu dizede Bâki, ''Bâki'' sözünün yakın anlamı olarak ''sonsuzluğu'' zikrederken, uzak anlam olarak da şair kendi adını işaret etmektedir...
Şimdi gelelim Attila İlhan’ın şiirine…
Mahur Beste
Attila İlhan’ın ‘’Mahur Beste’’ adlı şiiri de tevriye sanatının en güzel örneklerinden birisidir. Şiirde geçen ‘’Müjgân’’ ilk anda yakın anlam olarak kadın adı olarak anlaşılırsa da uzak anlam olarak ‘’kirpik’’ anlamında kullanılır. Müjgân, Farsça bir sözcük olup ‘’kirpik’’ anlamındadır.
Attila ilhan, bu güzel şiiri, güneşten ışık yontabilecek cesarette üç sert adam; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan için yazar. Attila İlhan’ın kendi anlatımıyla şiirinin hikâyesi şu şekildedir:
“12 Mart sonrasının kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Deniz’lere kıymışlardı. Karşıyaka’dan İzmir’e geçmek için vapura bindim. Deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı… Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra… Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm.’’ 06 Mayıs 1972
Bu şiir hem Ergüder Yoldaş hem de Ahmet Kaya tarafından bestelenir. Ergüder Yoldaş'ın bestesi gerçekten ''mahur'' makamındayken, Ahmet Kaya'nın bestesi ''nihavent'' makamındadır. Burada bir bilgiyi vermem gerekiyor: Ahmet Kaya, kendi bestesini kendisi yorumlarken, Ergüder Yoldaş'ın bestesini eşi Nur Yoldaş yorumluyor. Her iki yorumu da yazımın sonunda veriyorum.
Bir şiir bu kadar mı güzel yazılır, bir şiir bu kadar mı ruha dokunur, bir şiir insanı bu kadar mı hüzünlendirir?
''Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı.''
Devlet Ana
Bu nasıl bir ‘’Devlet Ana’’dır ki çoook uzaklardaki bir gücün politikaları uğruna idealist çocuklarını şefkatsizce, insafsızca, merhametsizce hapur hupur yer? Ama aynı ‘’Devlet Ana’’ bu idealist evlatlarından esirgediği sevgiyi, şefkati, merhameti, nedense; hırsızlarına, uğursuzlarına, namussuzlarına, hortumcularına, kendisini soyanlara ve altını oyanlara cömertçe gösterir.
Ve o mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız.
‘’Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız..
Osman AYDOĞAN
Mahur Beste, Ahmet Kaya:
https://www.youtube.com/watch?v=EVwYvmoG8Ms
Mahur Beste, Nur Yoldaş:
https://www.youtube.com/watch?v=JaZ_q4YD5qE
Mahur Beste
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara