Hem okudum hem de yazdım
28 Nisan 2017
Halk müziğimiz, türküler deyince ben çooook çok gerilere çocukluğuma giderim… Cereyanla çalışan transistörlü radyomuz aklıma gelir, sadece gece elektrik geldiğinde çalışan, çalışması için de lambalarının ısınmasını beklediğimiz, mahalleliye ayıp olur diye sesini kısıp da dinlediğimiz, uzun dalga 1648 m Ankara Radyosu diye dinlediğimiz…
Çocukluğumun türkülerini Muazzez Türün söylerdi, Bedia Akartürk söylerdi, Nida Tüfekçi söylerdi, Muzaffer Sarısözen söylerdi… Radyo türküler programına; "Muzaffer Sarısözen yönetiminde yurttan sesler dinliyorsunuz"… diye yumuşak, içten ve davetkâr bir sesle başlardı…
Bu türkülerden hiç ama hiç unutmadığım, unutamadığım birisi, bir Çorum türküsü vardı; ‘Hem okudum hem de yazdım’’ diye başlayan… Ve deriiiiin bir iç çekişle devam eden; ‘’Yalan dünya senden bezdim’’ diyerek… Deriiin bir ''Offfff'' çekerek...
Araştırmacı yazar Yaşar Özürküt’ün her kitapta yedi - sekiz türkü öyküsü, notaları, sözleri, belgesel fotoğraf veya çizgi resimlerin bulunduğu, türkülerimize emeği geçenlerin fotoğraf ve yazılarını içeren on kitaplık bir arşivlik kitap - CD'si var. (Öyküleriyle Türküler 3, Ada Müzik, 2002)
Bu kitapta biraz önce bahsettiğim hepimizin ‘’Hem Okudum Hem de Yazdım’’ diye bildiğimiz bu Çorum türküsünün hikâyesi var…
Hikâye kısaca şöyle:
1930’lu yıllarda Çorum’un Osmancık İlçesi’nin Hacıhamza Kasabası’nda, Kasabanın köklü ailelerinden birinin Mehmet isimli, geniş omuzlu, kaytan bıyıklı, iri kıyım, babayiğit bir oğlu var…
Çevresinde yaptığı iyilikler nedeniyle sevilen Mehmet Bey, yeni evlendiği eşiyle çok mutludur. Bir süre sonra oğlu olan Mehmet Bey’in mutluluğu daha da artmıştır.
Bir gün Çorum’dan bir telgraf gelir. “Hükümet teli. Bir iş için çağırıyorlar” diyen Mehmet Bey, karısına “Sana, anama da bir şeyler alırım şehirden” de diyerek bir adamıyla yola çıkar.
Yolları eşkıya tarafından kesilen Mehmet Bey, bakıyor kaçış zor, teslim olup, parasını, silahını, atlarını da vermek de işine gelmiyor, gurur meselesi yapıyor. Bir anda kendini yere atıp, adamıyla birlikte başlıyor çatışmaya.
Kurşunları bitince, “teslim ol” çağrısını yapan eşkıyanın kurşunuyla ölüyor, adamı da ağır yaralanıyor.
Haber kasabaya ulaşınca, anası, karısı, hısımları ağıt yakıyorlar… Ve işte bu bu ağıt türküye dönüşüyor.
Tabii türkü güzel olunca da değişik sanatçılar da ayrı ayrı yorumluyorlar… Ben bunlardan belli başlılarını aşağıda bağlantılarını veriyorum…
Ama ne güzeli de bu türküyü ‘’Kardeş Türküler’’in ‘’Bahar’’ albümünden dinlemek. Türkünün sonuna da sözlerini Feryal Öney ve Fehmiye Çelik'in yazdığı, müziğinin de Feryal Öney’e ait olduğu ‘’Çağrı’’ diye bir bölüm eklenmiş. ‘’Çağrı’’nın da sözleri şöyle:
"Yüce dağlar oy...
Gül açılır, bahar olur
Cemâlın görem n'olur
Gel gel, kurban olam yürü...
Göster cemâlın, ölem,
Gel gel, kurban olam yürü..."
Aşağıda bağlantılarını verdiğim iki yorumu da ayrı ayrı dinleyin, hatta bir daha, bir daha dinleyin… Sonra da zihninizde takılmış plak gibi şu giriş dizelerini derin derin off çeke çeke tekrar edin: ‘’Hem okudum hem de yazdım, yalan dünya senden bezdim… Offff…’’
Osman AYDOĞAN
Kardeş Türküler, solist Feryal Öney:
https://www.youtube.com/watch?v=yTvJdsUyokM
Huri Sapan
https://www.youtube.com/watch?v=mbHTg81F_z4
Hem okudum hem de yazdım
Hem okudum hem de yazdım
Yalan dünya senden bezdim
Dağlar koyağını gezdim
Yiten yavru bulunmuyor
Kurşun gelir sine sine
Merhem koyun yaresine
Öldürmüşler Mehemmed'i
Haber verin annesine
Seni vuran dağlı mıydı
Kurşunları yağlı mıydı
Düşman seni vurur iken
Senin kolun bağlı mıydı
El yazıya el yazıya
Duman çökmüş Gölyazı'ya
Kurban olam kurban olam
Beşikte yatan kuzuya
El veriyor el veriyor
Orta direk bel veriyor
Döndüm baktım sol yanıma
Mehemmedim can veriyor
Atalardan aldım öğüt
Derelere diktim söğüt
Hep kırılsın Avşar eli
Mehmet gitti babayiğit
Karalı bayrak kaldırdım
Çifte davullar dövdürdüm
Kınamayın komşular
Kademsiz gelin getirdim