Kerkük
03 Nisan 2017
Türkmen kenti Kerkük’ün Kürt Valisi Necmeddin Kerim’in girişimiyle, Irak'ın Kerkük İl Meclisi'nin geçen hafta yaptığı bir düzenleme ile Kerkük’te resmi binalara Irak bayrağının yanına Kürt bayrağının asılması kararı verdi. Aynı meclis kentin Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimine bağlanması için oylama yapmaya da karar verdi. Ve bu haber onca kavga, atışma ve hır gür arasında dikkati çekmeyip kaynadı gitti.
Ancak İran Dışişleri Bakanlığı uyumadı, hemen tepki vererek, Irak'ın Kerkük kentinde kamu binalarına Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağı asılmasının "kaygı verici" ve "gerginlik yaratacak" bir hareket olduğunu açıkladı.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Kerkük diye bir davası olmadığı için (hani hatırlarsınız Kerkük kırmızı çizgimizdi ya, sarardı, morardı ve sonunda bu çizgi yok olup gitti) Kerkük’e Kürt Yönetimi bayrağı asılmasına Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinden hiç kimse iktidarın baş dostu Barzani’ye laf edemediler... Hani Almanya’ya, Hollanda’ya bağırıyorlardı ya; ‘’Ey Hollanda!’’, ‘’Ey Almanya!’’ diye, bekledim ki en azından bari bakan düzeyinde birisi çıksın da ‘’Ey Barzani!’’ diye kükresin, fakat heyhat… Hakkını yemeyelim gerçi Sayın Başbakan bu konuda demeç vermiş; ‘’Bu alınan kararı doğru bulmuyoruz.’’ demiş… ‘’Gerekirse başka araçlarla, BM ile diğer kurumlarla diyaloğa gireriz.’’ demiş… Muhakkak ki bu demeç üzerine Barzani de tir tir titremiştir. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da yine esip yağmadan, kükremeden, Kerkük İl Meclisi’nin bu kararını ‘’doğru bulmadığını’’ belirterek ‘’herkesi sorumluluk içinde davranmaya’’ çağırmış. Ne caydırıcı demeçler değil mi!
Ama bu bayrak hikayesi aslında lafı güzaf… Neden mi?
Türkmen şehri Kerkük resmi olarak Bağdat yönetimine bağlı bir kenttir. IŞİD, 2014’te girdiği Kerkük’ten üç beş gün sonra çekilirken, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı peşmergeler tek kurşun atmadan Kerkük’ü ele geçirdiler ve peşmerge, IŞİD’le mücadele bahanesi ile Kerkük’te yönetime “fiilen” el koydu. O vakitler, peşmerge yetkilileri, “Bağdat’ın sekiz senedir vermediği Kerkük’ü IŞİD bize iki haftada verdi” demişlerdi.
Ancak Kürt grupları, uzun bir dönem boyunca Türkmen kenti ve petrol zengini Kerkük’te varlığını göstermek için nüfus ve tapu dairesine saldırarak, yakıp yıkıp yağmaladılar. Bir anlamda, bunu yaparak, kentin tarihini/hafızasını yok etmek istediler. Daha sonra hızla bölgeye/Kerkük´e göç etmeye başladılar (Kerkük’e 700 bin Kürt ithal edildi). Aslında, bu göçler bir anlamda Kürt partileri ve dış güçler tarafından teşvik edildi ve desteklendi. Kürt grupları, Türkmenlere ve devlete ait arazilere ev yaptılar ve yerleştiler. Kerkük’ün demografik yapısı bu gruplar tarafından hızlı bir şekilde değiştirilmeye çalışıldı. Hedefleri Kerkük’ü de Kürt bölgesine dahil etmekti.
Kerkük petrolleri de elde kalmadı, 2015’te Türkiye üzerinden dünyaya pazarlandı.
İktidara yakın bir akademisyen Kerkük’te resmî kurumlara Kürt bayrağı asılması konusunda şöyle bir Twitter mesajı atmış; “Kerkük Türk yurdudur diyorsunuz ancak Irak’taki Türklerin Şii olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bırakın Şii Türklerdense Sünni Kürtler alsın.”
Kerkük’te resmî kurumlara Kürt bayrağı asılması konusunun neden aslında lafı güzaf olduğunu ve Hükümetin neden böyle yumuşak tepki verdiğini, hatta tepki verir gibi yaptığını anlıyorsunuz değil mi?
Dışarıda kalmış vatan olan, ata toprağı, Türkmen şehri Kerkük anlattığım gibi yağmalanırken, Türkmenler katledilirken, tapu kayıtları imha edilirken, gönderine Kürt bayrağı çekilirken seyredenlerin, sesiz kalanların mezhep ve ABD aşkına Musul sevdaları ise ibret vericidir… Gerçi Musul sevdaları da ABD sayesinde kursaklarında kaldı!
Türk ulusunun ortak bilinçaltına işlemiş satırları Arif Nihat Asya hatırlatırdı:
‘’Perdeleri örtük
Lambaları sönük
Sırtında yıllar yük
Hatıraları kırık dökük
Bir yer olacak orada
Adı Kerkük...’’
Hazin olan böylesine bir zihniyetin peşine MHP'nin sürüklenişidir....
Osman AYDOĞAN
Adı Kerkük
Yılların ötesinden gelen
Kanatları yorgun kuşum
Büyük Kar'da ablam doğmuş
Küçük Kar'da ben doğmuşum
Masallara karışmış
Eski eski eski günlerde
Parmakla gösterilmişiz
Nişanlarda düğünlerde
O ipek çilesiymiş yumuşak
Ben bembeyaz kartopuymuşum
Bir gün, hastalanmış ablam
Muska da kâr etmemiş ekşi toprak da
Şimdi yatıyor annemle babamın
Yattığı yatakta
Ben -gördüğünüz gibi- uzakta uzakta
İkinci çocukluğumu emeklemekteyim
Onların çağıracağı saati
Hızır beklercesine beklemekteyim
Daha gelmedi mi sırası
Uçup ey kuşlar büyük küçük
Akıp ey bulutlar köpük köpük
Siz söyleyin kaç günlük
Yoldu orası
Yıllar birer ikişer derken
Beşer onar mı yürüdü
Yollar silindi çoktan
Tarihi duman bürüdü
Ne kapı ne eşik ne ocak
Ağlar çardağına bağ
Bağına çardak
Horyatlar söylenir ağıttan acıklı
Ağıtlar söylenir horyattan yanık
Bulamazsınız ey turnalar artık
Çocukluğumuzu gölgeleyen söğüdü
Arasanız da bucak bucak
Dağılsanız da bölük bölük
Ki yıllar analarla babaları gömdü
Biz Kerkük'ü gömdük
Yine de içim diyor
Şuracıkta yakındadır
Ya Büyük ya Küçük
Kar'ın altındadır
Geçerken kapılardan kemerlerinden
Zaman denilen sarayın
Arayın kuşlar arayın
Arayın bulutlar arayın
Perdeleri örtük
Lambaları sönük
Sırtında yıllar yük
Hatıraları kırık dökük
Bir yer olacak orada
Adı Kerkük
Arif Nihat ASYA