1981 Atatürk Yılı
27 Ekim 2017
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization - UNESCO)'nun 27 Kasım 1978 tarihinde Paris'teki 20. Genel Kurul toplantısında 1981 yılının Atatürk'ün doğumunun 100. yılı olması nedeniyle bütün dünyada ‘’Atatürk Yılı’’ olarak kutlanmasına karar verilir. Bu kararın aşamalarını ve sürecini Orhan Çekiç, ‘’1938 Son Yıl’’ (Kaynak Yayınları - Tarih Dizisi, 2013) adlı kitabında aşağıdaki şekilde anlatır...
UNESCO'nun bu kararı doğrultusunda, Atatürk'ün doğumunun 100. yılı bütün dünyada, "1981 Atatürk Yılı" olarak kutlanır. Bu uygulama, dünyada ilk ve tektir.
27 Kasım 1978 Tarihli UNESCO Genel Kurulu kararında aynen şunlar yazılıdır:
"UNESCO Genel Konferansı; Uluslararası anlayış işbirliği ve barış yolunda çalışmış üstün kişilerin gelecek kuşaklar için örnek olacakları inancıyla, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün doğumunun 100. yıl dönümünde, 1981 yılında anılmasını kararlaştırmıştır. UNESCO'nun ilgilendiği tüm alanlarda Atatürk'ün olağanüstü bir reformcu olduğu göz önünde tutularak, özellikle sömürgecilik ve emperyalizme karşı en önce açılan savaşların ilk liderlerinden biri olduğu kabul edilmiştir. Atatürk'ün dünya ulusları arasında karşılıklı anlayışın, sürekli barışın kurulması için çalışmaları olağanüstü bir örnektir. Tüm yaşamı boyunca insanlar arasında hiçbir renk, din ve ırk ayrımını gözetmeden, bir uyum ve işbirliği çağının doğacağına olan inancını anımsatarak, eylemlerini her zaman barış uluslararası anlayış ve insan haklarına saygı yönünden yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Atatürk'ün kişiliğini ve eserinin çeşitli yönlerini ortaya çıkarmak üzere, 1980 yılında yapılacak sempozyum hazırlıkları için Türk Hükümeti ile UNESCO'nun işbirliği yapmasına karar verilmiştir."
Bu karar tabii ki büyük tartışmalar sonucu alınmış bir karardır. Bu kararın öyküsü kısaca şu şekildedir:
1978 yılında Paris'te BM'in UNESCO Kültür Kolu, Genel Kurul toplantısı yaparken, Başkanlık Divanına "1981 yılının tüm dünyada Atatürk yılı olarak anımsanmasına karar verilmesi" ile ilgili İspanya ve Yunanistan önderliğinde oluşturulan 11 ülkenin imzaladığı bir önerge verilir. Bu önergede özetle şu ifadeler yer alır:
"Üç sene sonra 1981 yılı geliyor. 1981, Atatürk’ün doğumunun 100'üncü yıl dönümüdür. Atatürk elbette 20'nci yüzyılın en büyük devlet adamlarından biridir. Bellidir ki, Türkler o özel gün için çok özel olarak hazırlanıyorlar ama Atatürk’ü anmak bir tek Türklere bırakılmamalıdır. Çünkü Atatürk tüm insanlığın ortak paydasıdır, dolayısıyla, hazır BM Kültür Kolu burada toplantı halinde. UNESCO şu anda Genel Kurul yapıyor. Bu genel kurul bir karar almalıdır ve bu karar üye devletlere iletilmelidir. Önümüzde 3 yıl var. 3 yıl hazırlanılmalıdır ve 1981 yılı bütün dünyada günü gelince, Atatürk yılı olarak anılmalıdır."
Bu önergeye bir delege itiraz eder o da İsveç delegesidir. Kürsüye gelen bu İsveç delegesi şöyle itirazda bulunur: "Ben, Atatürk’ün büyüklüğünü elbette biliyorum. Türkler için, insanlık için, çağdaşlaşma için ne anlama geldiğini de biliyorum. Buna rağmen bir kaygım var. Onu sizinle paylaşmak için söz aldım. Evet, Atatürk bir devlet, bir cumhuriyet kurucusudur. Fakat dünyada 200 devlet var, yarısından fazlası cumhuriyet. Bu kadar cumhuriyet kurucusu varken, bugüne kadar kimse için düşünmediğimiz bir olayı, şimdi bir tek Atatürk için ve Türkler için düşünüyor olursak bu ileride başımıza bir iş çıkarır mı, bilmiyorum. Ama bu endişeyi taşıyorum. Bir süre sonra başka bir meslektaşımız kürsüye gelir ve ‘şimdi de George Washington’un doğumunun şu yılı, Napolyon’un ölümünün bu yılı, bu defa dünya onların da ölümünün veya doğumunun 150'nci, 200'üncü yıl dönümünü anmalıdır...' derse ve bu seçkin kurul buna hayır yanıtını verirse, gereksiz yere kırılganlıklara yol açmış olmaz mıyız? Dolayısıyla Atatürk büyük bir lider ama onu tarihe bırakalım, bana göre bu kararı geçmeyelim. Görüşüm budur."
İsveç delegesi konuşmasını tamamlayıp yerine oturur. Salon tam bir sessizliğe bürünür. Bunun üzerine bir kişi daha söz alır. Kürsüye gelen, o zamanın Sovyetler Birliği delegesidir. Daha o hışımla kürsüye yürürken, herkes korkmuş ve salonda fısıldaşmalar başlamıştır bile; ‘’işte adam şimdiden Lenin diyecek’’ diye aralarında konuşurlar.
Rus delegasyonu yumruğunu kürsüye vururken kurula hışımla hitap eder: ‘’Beyler, kendinize gelin. 20'nci yüzyılda, hiçbir ülke bir Atatürk çıkarmadı ki, böyle bir kaygı söz konusu olsun. Bu mümkün değildir. Tarihler şimdiye kadar Atatürk gibi bir lider yetiştirmemiştir. Atatürk’ün olağanüstü niteliklerine baktığımız zaman ilerde böylesine bir lider gelmeyecektir. Rahatlıkla 1981 yılını Atatürk yılı ilan edebilirsiniz. Dolayısıyla bu karar bugün alınmalıdır..."
Oylamaya geçilir, aleyhte konuşan İsveçlinin de olumlu oy kullanmasıyla o gün, "1981 yılının Atatürk yılı olarak kabulüne" oy birliği ile karar verilir. Oylamada hiçbir olumsuz ve çekimser oy yoktur. O İsveç delegesi de bu imzanın atıldığı gün mikrofona gelir ve aynen şunları söyler; ”Ben Atatürk’ü inceledim bütün ülkelerden özür diliyor ilk imzayı ben atıyorum.”
27 Kasım 1978 tarihli UNESCO Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Atatürk’ün doğumunun 100'üncü yılı bütün dünyada, "1981 Atatürk yılı" olarak kutlanır. Bu uygulama, dünyada ilk ve tektir. UNESCO, dünyadaki hiçbir lider için bugüne kadar düşünülmemiş bir uygulamayı sadece Atatürk için yapmıştır. Bu uygulama 1981' den bu yana bir başka lider için de tekrarlanmamıştır. Yani İsveç delegesinin kaygısı gerçek olmamış, Sovyet delegesi haklı çıkmıştır. Bunun en büyük nedeni, bir başka devlet adamı bulamadıkları için değil; bir başka "Atatürk" bulamadıkları içindir. Burada önemli olan karar değil, bu karardan çok daha önemlisi kararın gerekçesidir.
Atatürk’ün doğumunun 100. yıldönümünde UNESCO 156 ülkenin oybirliğiyle aldığı ve girişte tam metin verdiğim kararın gerekçesini burada kısaca özetle tekrar vermek istiyorum:
“Uluslararası anlayış ve barış yolunda çaba harcamış üstün bir kişi, olağanüstü bir devrimci, sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncesi, insanlar arasında hiçbir renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz devlet adamı…”
UNESCO 1981 yılında, 100. doğum yıl dönümü nedeniyle Atatürk'ü "Ulusal Mücadele ve Çağdaşlaşma Lideri" olarak evrensel niteliklerini ortaya koymuştu…
UNESCO'nun aldığı bu karar doğrultusunda 1981 yılında Atatürk'ün kişiliğini, icraatlarını ve görüşlerini tanıtmak için tüm dünyada ve Türkiye'de çeşitli etkinlikler düzenlenir. Devlet sanatçıları çeşitli konserler verir. UNESCO Genel Merkezinde ise sergiler açılır.
Burada, bu ülkede hazin olan ise Atatürk olmasaydı bir ‘’hiç’’ olacakların ve Atatürk sayesinde ‘’adam’’ olanların Atatürk adını ağızlarına almamalarıdır. Gerçi, hoş, zaten Atatürk’ü anlamak da her faninin harcı değildir...
Yüzyıl sonra da bu ülkeden başka hiç kimsenin değil sadece Mustafa Kemal Atatürk’ün adı hatırlanacaktır. Çünkü Tarih Baba sadece; uluslararası anlayış ve barış yolunda çaba harcamış üstün kişileri, olağanüstü devrimcileri, sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşan önderleri, dünya barışının öncülerini ve insan haklarına saygılı ve insanlar arasında hiçbir renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz devlet adamlarını hafızasına alıyor…
Osman AYDOĞAN