Mazi kalbimde bir yaradır (2)
Sizin hiç Arap arkadaşlarınız oldu mu? Sizleri bilmiyorum ama benim oldu… Arapları tanımadan sanırdım ki Araplar Türkleri İslam’ın kılıcı, yıldızı, güneşi olarak görüyorlar… Arapları tanımadan sanırdım ki Araplar Türkleri bölgenin, İslam’ın lider ülkesi, İslam’ın yüz akı bir ülkesi olarak görüyorlar… Arapları tanımadan sanırdım ki Araplar Türkleri bir dost, bir akraba, bunlardan vazgeçtim bir dindaş olarak görüyorlar…
Bunun böyle olmadığını yaşayarak çok acı öğrendim… Şimdi anlatsam sayfalar sürer…
Arapların en büyük ve en kesin inançları şunlardır: Arap ve İslam âleminin geriliklerinin, olumsuzluklarının, kötülüklerinin sebebi Türklerdir. İslam’ın özü mükemmeldir fakat Türkler yüzünden bozulmuştur. Arap’ın yarattığı İslam medeniyeti Türkler yüzünden sona ermiştir. Tabii burada kastettikleri Türkler Osmanlılardır. Türkiye Cumhuriyetine de Mustafa Kemal Atatürk’ün İslam’dan uzaklaştırdığı bir küffar diyarı olarak bakarlar…
İslam’da milliyetçilik, ırkçılık olmaz değil mi? Milliyetçi hatta Irkçı olarak bizler Avrupalıları biliriz değil mi? İslam şeriatında ırklar, milliyetler ve toplumlar arasında eşitlik ilkesi esastır değil mi? Yaşayarak, okuyarak bunun hiç de öyle olmadığını, dünyadaki en büyük milliyetçiliğin Arap milliyetçiliği olduğunu yine acı acı öğrendim… .
İslam şeriatında ırklar, milliyetler ve toplumlar arasında eşitlik ilkesi esastır ama Arap ve İslam literatüründe Arap ırkını yücelten “kavm-i necip” diye de bir kavram vardır. Hadi diyelim Araplar bu ifade ile kendilerini övüyorlar, yüceltiyorlar da Arap din adamları sadece ve sadece Türkleri, insanlığa felaket getirici, tiksinti verici bir ırk olarak tanıtıyorlar.
Örnek mi istersiniz? Alın size iki örnek:
''Biz (müslümanlar), küçük gözlü, kızıl yüzlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan Türklerle öldürüşmedikçe kıyamet kopmaz." (Buhari, e's- Sahih, Kitabu'l-Cihad/95; Müslim, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/66, Hadis No: 2912; İbn Mace, Hadis No: 4097-4098)
"Türklere karşı kıtal, kesinlikle olacak..." (Buhari, e's-Sahih, Kitabu'l-Cihad/96)
Bu konuda İlhan Arsel’in, "Arap Milliyetçiliği ve Türkler" (Remzi Kitabevi, 1977) isimli kitabı güzel bir kaynaktır. Bu kitapta yukarıdaki örneklerin yüzlercesini görebilirsiniz.
Arap literatüründe benzer örenkler Farslar için yoktur, başka milletler için de yoktur.. Bu Araplar da Türklerden ne isterlerse?
Araplardaki Türk düşmanlığı böyle sözlerle de kalmamıştır. Talas Savaşındaki Arap ihanetinden tutun da, Haçlı Seferlerindeki Fatimi ihanetine, Birinci Dünya savaşında Vahhabilerce Osmanlının arkadan hançerlenmesine kadar tarihte bu düşmanlığın sayısız örnekleri mevcuttur. Ancak Arap kültürü ile yetişenler Araplardaki bu Türk düşmanlığını bilmezler dünyaya hep Arap gözleriyle bakarlar, dünyaya karşı da hep Arap sözcülüğüne soyunurlar…
Şimdi bunlar neden aklıma geldi?
BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed denen bir zat bir edepsizlik ederek küstahça şöyle bir tweet atmış: “Fahreddin Paşa Medine’deki kutsal emanetleri çalarak İstanbul’a kaçırmıştır. İşte Erdoğan’ın dedelerinin, Müslüman Araplarla ilişkisi buydu.”
Biz de bu küstah sözlere sanki yeniymiş gibi, sanki ummazmışız gibi şaşırıyoruz, kızıyoruz…
Medine Kahramanı Fahrettin Paşa’yı hepimiz biliyoruz. İngilizlerle bir olup, İngilizleri arkasına alarak Osmanlıyı, Fahrettin Paşa’yı arkadan hançerleyen Şerif Hüseyin’in başını çektiği Vahhabileri de hepimiz biliyoruz.
Tek başına Fahrettin Paşa’nın kahramanlıklarını anlatsam, tek başına casus Lawrence’i, Arap ihanetini anlatsam (ki bilirsiniz hep uzun uzun yazarım) buraya sayfalar yetmez…
Yazımın konusu bu değil…
Yazılarımda hep ‘’tarih tekerrürden ibarettir’’ derim ya…
Şimdi Vahabiler gene tarihin tekerrürünü oynuyorlar. Bu kez arkalarını İngilizlere değil, ABD’ye dayamış bulunuyorlar… Vahhabiler bu kez Fahrettin Paşa Mekke’yi korurken İngilizlerle bir olup Osmanlıyı arkadan hançerlemiyorlar, Vahhabiler bu kez Kudüs’ü savunan Türkiye Cumhuriyetine karşı ABD’yi arkalarına alıp Türklere saldırıyorlar…
Belki diyeceksiniz ki bu tweeti atan Suudi Dışişleri Bakanı değil, BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) Dışişleri Bakanı… Ancak biliriz ki Arap ülkelerinin de geleneğidir; kendilerinin cüret edemedikleri güçlere köpeklerini salarlar…
Ama ülkeyi yönetenler şunu da görmeliler ki Vahhabilerle de artık işler limonidir. Katar konusunda, Suriye konusunda, Kudüs konusunda, ABD konusunda artık işler Vahhabilerle bir gitmemektedir.
Benden söylemesi!
Şimdi siz takmayın bunları kafanıza, boş verin, düşünmeyin üzerinde, size aşağıda bağlantısını verdiğim, sözlerini Necdet Rüştü Efe Tara’nın yazdığı, 1928 yılında Necip Celal Andel tarafından bestelenen ilk Türk tangosunu dinleyin:
‘’Mazi kalbimde bir yaradır
Bahtım saçlarımdan karadır
Beni zaman zaman ağlatan
İşte bu hazin hatıradır.’’
Mazi kalbimde bir yaradır ve beni zaman zaman ağlatan İşte bu hazin hatıralardır.
Osman AYDOĞAN
https://www.youtube.com/watch?v=OJKtnui1Rss