Kasım da gitti!...
01 Aralık 2020
Aralık ayına da girdik… Artık aylar hipodromlardaki yarış atları gibi ard arda geçiyorlar takvim yapraklarından…‘’Eylül toparlandı gitti işte / Ekim filan da gider bu gidişle’’ diyordu ‘’Acıyor’’ isimli şiirinde Turgut Uyar… Ekim de gitti, Kasım da gitti… Bu gidişle Aralık da tez gider…
Aylar takvimlerden böylesine hızla geçip giderken bizler kullandığımız bu ay isimlerinin geldikleri yerleri, kökenlerini ve kaynaklarını pek dikkat etmeyiz…
Ayların isimleri ve kökenleri
Latin, Arabî ve İbrânî takvimleri incelendiğinde, burada kullanılan ay isimlerinin Türkçe’de kullandığımız gün ve ay isimleriyle hemen hemen aynı veya benzer olduğunu görürüz. Ay isimleri genelde Babil, Süryani ve Romalılardan alınmıştır. Biz de bazı aylara bize yakın isimler vermişiz. Şubat, Nisan, Haziran, Temmuz ve Eylül’ün kökeni Süryânîce’dir. Kasım ayı ise Arapça kökenlidir. Ayrıca Şubat, Nisan, Temmuz ve Eylül ayları hemen hemen aynı telaffuzla İbrânî takviminde de yer alır. Mayıs ayı İngilizce’de “May”, Ağustos ayı da August’dur. Bu durum da toplumlar ve kültürler arasındaki geçişkenliğin ne kadar yoğun olduğunu gösterir…
Osmanlı ay yılı esaslı Hicri takvimin yanında, güneş yılına dayalı Rumi takvimi de kullanmıştır. Bu takvimde ay isimleri sırasıyla; Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Teşrinievvel, Teşrinisani, Kanunievvel, Kanunisani’dir. Yılbaşı Mart ayıdır. 1917’de Teşrinievvel, Teşrinisani, Kanunievvel, Kanunisani yerine Ekim, Kasım, Aralık, Ocak isimler verilmiştir.
Günümüzde kullandığımız ay isimlerinin kökeni ve anlamı ise şöyledir:
Ocak (Türkçe): Kışın evlerde ateş yakılan yer.
Şubat (Süryanice)
Mart (Latince): Maritus (mitolojik isim Mars'tan)
Nisan (Süryanice)
Mayıs (Latince): Tanrıça Maria'nın ayı.
Haziran (Süryanice)
Temmuz (Süryanice) Temmuz aynı zamanda Sümerlerin bereket tanrınsın adıdır. Festivallerin adı da Dumuzi’dir. Burada ilginç bir açıklama yapmam gerekiyor: Dam, Sümerce kadın demektir. Eski Mısır’da Dama; bir araya gelme, Damuzu kadının erkek arkadaşı demektir. Günümüzde kullanılan ‘’Damsız girilmez’’ terimi de bu kökten gelmektedir..
Ağustos (Latince): Roma İmparatoru Augustus'un adından…
Eylül (Süryanice) Üzüm ayı anlamına geliyor
Ekim (Türkçe): Toprağı ekmekten
Kasım (Arapça): Bölen
Aralık (Türkçe): İki zaman dilimi arası.
Görüldüğü gibi sadece Kasım ayının kökeni Arapçadır.
Hicri takvimde aylar
‘’Kasım’’ ayının kökeni Arapçadır. Ancak Arap Hicri takviminde bu ad kullanılmaz. Hicri takvimde de 12 ay bulunmaktadır. Hicri takvimi ayın döngüsüne göre hesaplandığı için, güneş döngüsüne bağlı Miladi takvimden yaklaşık 10 gün kısadır. Bu da yıllar geçtikçe Hicri takvimin farklı mevsimlere rast gelmesine neden olur… El-Biruni ve El-Mesûdî İslam öncesi ve sonrasında da Arapların ve Müslümanların aynı ay isimlerini kullandıklarını ifade ederler…
Muharrem: Haram (mübarek) kılınmış. Günah işlemenin yasaklanmış olduğu mübarek ayların ilkidir.
Safer: ‘’Boş’’ anlamında… Gıda veya savaş için yola çıkılan ve evlerin boş bırakıldığı ay idi.
Rebiülevvel: İlk bahar. İsmi baharda verildiği için.
Rebiülahir: Son bahar. İsim ilkden sonra geliyor…
Cemaziyelevvel: İlk çorak toprak ya da ilk don. Yazın ismi verildiği için veya kışın su donduğu için.
Cemaziyelahir: Son çorak toprak ya da son don. İsim ilkden sonra geliyor.
Recep: Saygı, onur. Mübarek ayların ikincisidir.
Şaban: Dağılmış, yayılmış. Su bulmak için dağılınan aydır.
Ramazan: Yanma, sıcak olma. Oruç ayı, en saygın ve değerli kabul edilen aydır.
Şevval: Yükselmiş. Gebe dişi develer kuyruklarını kaldırır.
Zilkade: Barışa sahiplik eden. Üçüncü mübarek aydır.
Zilhicce: Hacca sahiplik eden. Hac ayıdır, son mübarek aydır…
İbrânî takvimine göre aylar
İbrânî takvimindeki ay isimleri ve Levant bölgesi olarak adlandırılan ve Filistin, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak’ı kapsayan bölgede kullanılan ve kısmen İbrânîce’den etkilenmiş olan ay isimleri de şu şekildedir: (İbrânî takvimi, Nisan’da başlar ancak aşağıdaki listede Tevet –Ocak- ayıyla başlatılmıştır. Listedeki ilk ismi İbrânî, ikinci isim ise Levant ay ismidir.)
Tevet: Kanun-essani
Sebat: Şubat
Adar: Adar
Nisan: Nisan
İyar: Ayyar
Sivan: Haziyran
Tammuz: Tammuz
Av: Ab
Elül: Aylül
Tişri: Tısrin-ül evvel
Marheşvan: Tısrin-essani
Kislev: Kanun-ül evvel
Avrupa takviminde kullanılan aylar
Antik Roma’da Venüs, Mars, Terminus (Gençlik) ve Iuventas (yaşlılık) adında dört ay ismi vardı. Diğerleri ilerleyen zamanlardaki yeni çalışmalar ile eklenmiştir. Bu ay isimlerinin kökeni tamamen Latincedir.
Januarius (Janus’a ithafen): January
Februarius (Februa’ya ithafen): February
Martius (Mars’a ithafen): March
Aprilis (Aphrodite’e ithafen): April
Maius (Maia’ya ithafen): May
Junius (Juno’ya ithafen): June
Julius (Julius Caesar’a ithafen): July
Augustus (Augustus Caesar’a ithafen): August
September (Yedinci ay): September
October (Sekizinci ay): October
November (Dokuzuncu ay): November
December (Onuncu ay): December
Temmuz, Roma’da Sezar, bu takvim oluştururken bu aya aile ismi olan Julius adını vermiş.
Ağustos, İmparator Octivivus’un unvanı olan Agustus’ten gelir. Octavius, Sezar’dan geri kalmamak için Şubattan bir gün alıp bu aya eklemiş. O yüzden Temmuz ve Ağustos ayları art arda gelmesine rağmen 31 gün alır.
Anadolu’daki eski ay isimleri
Eski Türklerde; Aramay, İkinçay, Ücünçay, Törtünçay gibi isimler kullanılsa da halk arasında; Gücük, Mart, Avril, Kiraz, Haziran, Orak, Harman, Çürük, Avara, Koç, Karakış, Zemheri gibi isimler de kullanılmıştır. Ayrıca Anadolu'da eski ay isimleri de şimdi kullandığımızdan daha farklı idi:
Zemheri: Ocak
Gücük: Şubat
Mart: Mart
Abrul: Nisan
Mayıs: Mayıs
Kiraz: Haziran
Orak: Temmuz
Ağustos: Ağustos
İlkgüz: Eylül
Ortagüz: Ekim
Songüz: Kasım
Karakış: Aralık
Eski mevsimler
Ayrıca mevsimler de farklı adlandırılırdı:
Bahar: Bahar (22 Mart - 5 Mayıs) ve Hıdırellez (5 Mayıs - 21 Haziran)
Yaz: Gündönümü (22 Haziran - 13 Ağustos) ve Ağustos (14 Ağustos - 21 Eylül)
Güz: Güz (22 Eylül - 5 Kasım) ve Kasım (6 Kasım - 21 Aralık)
Kış: Zemheri (22 Aralık - 31 Ocak) ve Karakış (1 Şubat - 21 Mart)
Kış (ayrıca): Erbain (22 Aralık – 30 Ocak) ve Hamsin (31 Ocak - 21 Mart)
Hamsin’de havalar yumuşamaya başlayınca cemreler düşer. Cemre sıcaklık anlamına gelen bir kelimedir.
Gündönümü
Gündönümü; 21 Aralık ve 21 Haziran’da yaşanır. 21 Aralık'ta; ‘’Kış Gündönümü’’, 21 Haziran ise ‘’Yaz Gündönümü’’ yaşanır.
21 Aralık'taki Kış Gündönümünde güneş ışıkları Oğlak Dönencesine dik gelir. Kuzey Yarıkürede günler uzamaya, Güney Yarıkürede kısalmaya başlar. Bu tarih, Kuzey Yarıkürede kışın, Güney Yarıkürede yazın başlangıcı sayılır.
21 Haziran Yaz Gündönümünde ise güneş ışıkları Yengeç Dönencesine dik gelir. Güney Yarıkürede günler uzamaya, Kuzey Yarıkürede ise günler kısalmaya başlar. Bu tarih, Kuzey Yarıkürede yazın, Güney Yarıkürede ise kışın başlangıcı sayılır.
Günler
Aylar ve mevsimler böyleyken gelelim günlere
Tavla oynayanlar Farsça altıya kadar saymasını bilirler: Yek, du, se, cihar, penç, şeş. Ancak Farsça ''Yedi'' nedir diye sorsanız bilmezler. Onu da ben söyleyeyim, Farsça yedi: ''heft'' dir. (veya hefte). ‘’Yedi günlük’’ anlamına gelen ''hafta'' ismi de buradan alınmıştır.
Halen Türkçe'de kullandığımız gün isimlerinin kökenleri şu şekildedir:
Cuma (Arapça) : Toplama, toplanma
Cumartesi: Cuma (Arapça) + Ertesi (Türkçe)
Pazar (Farsça): Ba: Yemek, zar: Yer
Pazartesi: Pazar (Farsça) + Ertesi (Türkçe)
Salı (İbrânice) : Üçüncü (Arapça ‘’salisen’’ de üçüncü anlamındadır. Hafta Pazar günü başladığı için Salı üçüncü gün anlamında)
Çarşamba (Farsça) : Ceharşenbe: Dördüncü gün
Perşembe (Farsça): Pençşenbe: Beşinci gün
Üzerinde konuşulamayan konusunda susulmalıdır
Hani bu sayfamda şiirler, sanat, edebiyat, tarih konularını paylaşıyorum ya… Bir arkadaşım ‘’ülkemde dertler, fakirlik, yoksulluk, Korona, hastalık değil de sanat, edebiyat ve şiir konuşulsa herkes mutlu olsa Osman Bey’’ diye nazik bir eleştiride bulunmuş… Yani ‘’ülkede bütün sıkıntılar bitti de sıra şiire, sanata, edebiyata mı geldi?’’ der gibi… İşte ben de o zaman bunlar dışında başka bir şey yazayım istedim...
Çünkü son yıllarda artık üzerinde konuşulacak hiçbir şey kalmadığını düşünüyorum...
Daha önce yazmıştım ya Ludwig Wittgenstein'ı… Wittgenstein’ın dediği gibi, eğer bir şey hakkında konuşulamıyorsa o şey konusunda susmak lazımdır: ‘’Üzerinde konuşulamayan konusunda susulmalıdır.’’ (Wovon man nicht sprechen kann, darüber muss man schweigen.) Bu cümle Wittgenstein’in Tractatus’taki son cümlesidir, Tractatus bu cümleyle biterdi. Ülkede siyasetin tıkandığı, bittiği, tükendiği yerde ve zamanda susmak da yeterli değildir. Çözüm: körlük ve sağırlıktadır. Zaten bizlerden de beklenen şey de budur: Üç maymunu oynamak...
Ve anlattığım gibi sadece Kasım ayının kökeni Arapçadır. Ancak Kasım adı da Arapların kullandığı Hicri takvimde yer almaz...
Osman AYDOĞAN