• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi19
Bugün Toplam485
Toplam Ziyaret3153993

Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı


Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı


08 Aralık 2021

TSK Güçlendirme Vakfının tarihi Osmanlıya kadar dayanır… 19 Temmuz 1909 tarihinde "Donanma-i Hümayun Muaveneti Milliye" adı ile bir vakıf kuruluyor. Ancak I. Dünya Savaşı'nın yenilgiyle sonuçlanması üzerine bu vakfın faaliyetine son veriliyor…

Türkiye Cumhuriyeti zamanında ise 11 Mayıs 1965 tarihinde "Türk Donanma Cemiyeti" kuruluyor. Bu Cemiyet 6 Şubat 1972 tarihinde kapatılarak yerine, 11 Mart 1972 tarihinde, "Türk Donanma Vakfı" kuruluyor, 16 Ekim 1981 tarihinde de vakfın adı, "Türk Deniz Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı" olarak değiştiriliyor. Amacı da  "Türk Deniz Kuvvetlerini güçlendirme konusunda Türk ulusunun maddi ve manevi desteğini sağlamak" olarak belirleniyor.

16 Temmuz 1970 tarihinde de, "Millî havacılık sanayimizin geliştirilmesi, hava harp silah ve vasıtalarının satın alınması, hayati önemi haiz hedeflerin havaya karşı korunma imkânlarının geliştirilmesi suretiyle Türk Hava Kuvvetlerine güç katkısında bulunmak" amacıyla, "Türk Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı" kuruluyor…

1974 yılı Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle Türkiye'ye ambargo uygulanması üzerine, "kendi tankını, kendi silahını kendin yap" sloganı ve halkın yaptığı bağışlar ile 27 Ağustos 1974 tarihinde Türk Kara Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı kuruluyor…

17 Haziran 1987 tarihinde ise 3388 sayılı yasa ile ‘’Türk Silahlı Kuvvetlerinin güçlendirilmesi, ihtiyaç duyulan silah, araç ve gereçleri yurt içinde üretecek seviyede bir savunma sanayi kurularak dışa bağımlılığın asgariye indirilmesi maksadıyla’’ Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakıfları birleştirilerek ‘’Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’’ kuruluyor… TSK Güçlendirme Vakfı 26 Eylül 1987 tarihinde faaliyete başlıyor.

Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı yeni vakıflar içinde özel kanunla kurulmuş nadir vakıflardan birisi özelliğini taşıyor… (Yunus Emre Vakfı ve Maarif Vakfı da kanunla kurulan vakıflardandır.)

TSK Güçlendirme Vakfının şirketleri

Vakfın savunma sanayi alanında kurduğu şirketler büyüyerek dünya çapında savunma sanayi şirketleri haline geliyor. Bu şirketler; (parantez içerisindeki rakamlar TSGV’nın hisse oranıdır) ASELSAN (%74,2), TUSAŞ (%54,5 ), ROKETSAN (%55,33), HAVELSAN (%99,5), İŞBİR (%99,9) ve ASPİLSAN (%98,3) şirketleridir. Bu şirketlerden ASELSAN, 2020 yılı için Defense News Top 100’de listenin 48. sırasında yer alıyor…

TSK Güçlendirme Vakfının; Turktıpsan, Ditaş, Netaş, Mercedes-Benz Türk, TEI, Heaş ve HTR şirketleriyle de ortaklıkları bulunuyor. TSK Güçlendirme Vakfı ayrıca; STM, Mikes, Ehsim ve Esdaş şirketleriyle de dolaylı ortaklıları bulunuyor…

TSK Güçlendirme Vakfını burada bırakıp kısaca vakıfların senetleri ve değişiklikleri hakkında kısa bir bilgi vermem gerekiyor.

Vakıflar kanununda ve senedinde değişiklikler yapılması

Vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip varlıklar olarak kanunda yer alıyor. Vakıfların amacı ve örgütü vakfedenin arzusuna göre şekilleniyor. Bu amaç ve örgüt vakıf senedinde belirleniyor ve kural olarak vakıf kurulduktan sonra vakıf senedinde değişikliğe gidilemiyor. Tabii ki bu kuralın istisnaları bulunuyor. Ancak kural olarak vakıf senedinin değiştirilmesi genellikle arzu edilmiyor…

Bir vakfın amacı doğrultusunda varlığını sürdürmesi ve yönetim organlarınca da bu amacın gerçekleştirilmesi esas olarak öngörülüyor. Bu nedenle vakfeden tarafından kuruluş senedinde belirlenen vakfın amaç ve örgütlenme biçimi, kural olarak, değiştirilip genişletilemiyor. Bununla birlikte öyle bazı durumlar oluşabilir ki, vakıf senedinde değişikliğe gidilmesi gerekebiliyor.

Vakıf senedinde değişikliğe gidilebilecek durumlar Türk Medeni Kanunu’nun 107, 112 ve 113. maddelerinin kapsamında belirleniyor.

Bu maddelere kısaca bakacak olursak:

Türk Medeni Kanununun 107. maddesi vakıf senedindeki noksanlıkların giderilmesi ile ilgili bulunuyor. Bu tür noksanlıklar, tescil kararı verilmeden önce mahkemece tamamlattırılabileceği gibi; kuruluştan sonra da denetim makamının başvurusu üzerine, olanak varsa vakfedenin görüşü alınarak vakfın yerleşim yeri mahkemesince tamamlattırılıyor..

Türk Medeni Kanununun 112. maddesi vakıf senedinde değişikliğe gidilmesini düzenliyor.  Madde şu şekilde yer alıyor: “Yönetimin değiştirilmesi: Haklı sebepler varsa mahkeme, vakfın yönetim organı veya denetim makamının istemi üzerine diğerinin yazılı görüşünü aldıktan sonra vakfın örgütünü, yönetimini ve işleyişini değiştirebilir. Mahkeme, denetim makamının başvurusu üzerine, duruşma yaparak yöneticileri görevden alabilir ve vakıf senedinde başka bir hüküm yoksa yenisini seçebilir.”

Amacın ve malların değiştirilmesi başlığını taşıyan Türk Medeni Kanununun 113. maddesine göre vakfın amacının değişimini şu şekilde düzenliyor: “Durum ve koşullardaki değişmeler yüzünden vakıf senedinde yazılı amaca bağlı kalınması vakfedenin arzusuna açıkça uymayacak hâle gelmiş ise mahkeme, vakfın yönetim organı veya denetim makamının başvurusu üzerine diğerinin yazılı görüşünü aldıktan sonra vakfın amacını değiştirebilir.’’

Girişte bahsettiğim gibi vakıflarda vakıf senedinde belirlenmiş olan amacın değiştirilmesi istisnai bir durum olarak yer alıyor. Gerçekten de “4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 101. maddesi hükmüne göre vakıf, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluğudur. Kurulmuş olan bir vakfın özgülendiği amaç doğrultusunda varlığını sürdürmesi ve yönetim organlarınca da bu amacın gerçekleştirilmesi esastır. Vakfeden tarafından kuruluş senedinde belirlenen vakfın amaç ve örgütlenme biçimi, zorunluluk doğmadıkça kural olarak vakıf organlarınca değiştirilip genişletilemez.’’ Bu konuda da iki Yargıtay kararı bulunuyor: (Yargıtay 18. HD, 07.02.2005 T., E. 2004/7793, K. 2005/409 ve Yargıtay 18. HD, 22.12.2003 T., E. 2002/7274, K. 2005/10203).

TSK Güçlendirme Vakfının Kanunu ve Vakıf Senedi değiştiriliyor

Bahsettiğim gibi TSK Güçlendirme Vakfı 17 Haziran 1987 tarihinde kanunla kuruluyor. Her vakıf gibi amaçlarının yer aldığı Vakıf Senedi de yayınlanıyor. 

2017 yılında ise TBMM’ne, AK Parti Genel Sekreteri, Ankara Milletvekili Fatih Şahin ve İstanbul Milletvekili Şirin Ünal'ın imzaları ile ‘’TSK Güçlendirme Vakfı Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'’ sunuluyor. Bu kanun teklifi, 2018 yılında yasalaşıyor.. Bu yasa doğrultusunda Yargıtay’ın vakıf senedininin haklı bir neden olmadan değiştirilemeyeceği yönündeki içtihatlarına rağmen vakıf senedi de değiştiriliyor. Ve hatta çıkarılan kanunda, vakıf senedi değişmeden kanun hükümlerinin uygulanacağı kanunla belirtiliyor!...

TSK Güçlendirme Vakfı Kanununda yapılan önemli değişikliler

17/6/1987 tarih ve 3388 sayılı TSK Güçlendirme Vakfı Kanununun 2. maddesinde Vakfın kurucularını belirtiyor:
 
Madde 2 – Bu Kanunla Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı kurulur. Vakfın kurucuları; Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay 2 nci Başkanı, Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı ve Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanıdır. Vakfın senedi, Milli Savunma Bakanı tarafından Türk Kanunu Medenisindeki hükümlere göre tescil ettirilir. Bu amaçla başka bir vakıf kurulamaz.

Ancak bu maddeye 20/11/2017 tarihli 696 sayılı KHK ile şu madde ekleniyor:

''Vakfa başlangıçta özgülenen mal ve haklar ile Vakfın sonradan iktisap ettiği mal ve haklar, Vakıf yetkili organının kararı ile daha yararlı olanlarla değiştirilebilir veya paraya çevrilebilir.'' (Ek fıkra: 20/11/2017-KHK-696/64 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7079/59 md.)

Yine bu maddeye aynı KHK (20/11/2017 tarihli 696 sayılı) ile Mütevelli Heyeti belirleniyor:

''Vakıf Mütevelli Heyeti, Cumhurbaşkanı başkanlığında, Cumhurbaşkanının görevlendireceği Cumhurbaşkanı yardımcısı, Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve Savunma Sanayii Başkanından oluşur.'' (Madde 2/A- Ek: 20/11/2017-KHK-696/65 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7079/60 md.) (Değişik:24/10/2018-7149/1 md.)

Bu değişikliğe göre TSK Güçlendirme Vakfı Mütevelli Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeleri şu şekilde oluşuyor:

Mütevelli Heyeti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Heyet Başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir’in de Mütevelli heyet üyesi...


Yönetim Kurulu

Mütevelli Heyeti tarafından yeni yönetim kurulu seçiliyor. Vakfın yeni Yönetim Kurulu da şu isimlerden oluşuyor:

Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Yardımcısı Hasan Büyükdede, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Vali Seyfullah Hacımüftüoğlu, Em. Orgeneral Ümit Dündar, Türk Hava Kurumu Kayyum Heyeti Başkanı Cenap Aşcı.

Bu değişikliklere uygun olarak daha sonra da Vakıf Senedi değiştiriliyor…

Sonuç

TSK Güçlendirme Vakfı Kanununda ve senedinde yapılan değişiklikleri hiç yorum katmaksızın olduğu gibi aktardım.

Tabii ki 20/11/2017 tarih ve 696 sayılı KHK ile yapılan değişiklikler şu soruları akla getiriyor:

1. Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Kanununun 2'nci maddesine eklenen fıkra: "Vakfa başlangıçta özgülenen mal ve haklar ile Vakfın sonradan iktisap ettiği mal ve haklar, Vakıf yetkili organının kararı ile daha yararlı olanlarla değiştirilebilir veya paraya çevrilebilir."

Kanuna eklenen bu fıkrada geçen Vakıf mal ve haklarının ‘’paraya çevrilebilir’’ olarak değiştirilmesi neyi ifade ediyor? Bu değişiklikle neler murad ve niyet ediliyor? TSK Güçlendirme Vakfı Kanununa böyle bir madde eklemek, 1987 yılında kurulan vakfın kuluş amacı olan ‘’Türk Silahlı Kuvvetlerinin güçlendirilmesi, ihtiyaç duyulan silah, araç ve gereçleri yurt içinde üretecek seviyede bir savunma sanayi kurularak dışa bağımlılığın asgariye indirilmesi'' maksadına ters düşmüyor mu? 

2. Vakıf Mütevelli Heyeti, Cumhurbaşkanı başkanlığında, Cumhurbaşkanının görevlendireceği Cumhurbaşkanı yardımcısı, Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve Savunma Sanayii Başkanından oluşur.


Cumhurbaşkanının Mütevelli Heyeti Başkanı, Cumhurbaşkanı yardımcısının da Mütevelli Heyeti üyesi (ve Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı) olarak bir vakfın Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı yardımcısı ile devletin en üst tepesi ile temsil edilmesinden ne murad ediliyor? Mütevelli Heyeti Başkanı Cumhurbaşkanı olan böylesi bir vakfı, Cumhurbaşkanı emrindeki bir bakana bağlı olan Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu nasıl denetleyecektir?

Son günlerde yaşanan iki politik gelişme ise kafalarda soru işaretleri bırakıyor.

Birincisi; 6 Aralık 2021 günü Doha’da, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte basın toplantısı düzenleyen Katar Dışişleri Bakanı Es-Sani "Ekonomik gidişat nedeniyle Türkiye’de ortaya çıkacak fırsatları değerlendiriyoruz" diye açıklamada bulunuyor.

İkincisi ise; TSK Güçlendirme Vakfının lokomotif şirketlerinden ASELSAN'ı BAE'ne satmak için sunum yaptırıldığı yönünde rivayetler bulunuyor...

Tabii insan sormadan edemiyor. Vakıflar konusunda son derece duyarlı olan Sayın Diyanet İşleri Başkanı, milletin çiftçisinin ineğini satarak, gelinlerinin düğün takılarını, işçilerinin yevmiyelerini, öğrencilerinin harçlıklarını ve yaşlılarının da ilaç paralarını bağışlayarak oluşturdukları Vakfın varlıklarının korunamaması durumunda veya paraya çevrilmesi (yabancıya satılması) halinde acaba Ayasofya’nın minberinden bir şeyler söylemeyecek midir?

Arz ederim…

Osman AYDOĞAN



Yorumlar - Yorum Yaz