Büyük Taarruz şehitlikleri ve anıtları
01 Eylül 2023
‘’Afyonkarahisar - Dumlupınar Meydan Muharebesi ve onun son devresi olan 30 Ağustos Muharebesi, Türk tarihinin en mühim bir dönüm noktasını teşkil eder. Millî tarihimiz çok büyük ve çok parlak zaferlerle doludur. Fakat Türk milletinin burada kazandığı zafer kadar kesin neticeli ve bütün tarihe, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni yön vermekte kesin tesirli böyle bir meydan muharebesi hatırlamıyorum. Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk Devleti’nin, genç Türk Cumhuriyeti'nin temeli burada sağlamlaştırıldı; ebedî hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları, Devlet ve Cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır.’’
Mustafa Kemal ATATÜRK, 1924 (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri II, s.178-179)
26 Ağustos 1922 günü başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos 1922 günü Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile Yunanlıların kesin mağlubiyeti ile sonuçlanıyor. Ardından Türk Ordusu, her yeri yakarak ve yıkarak bozgun halinde kaçan Yunan Ordusunu kovalayarak 09 Eylül 1922 günü İzmir’de deniz döküyor.
Büyük Taarruzun ardından Büyük taarruzun anısına muharebelerin cereyan ettiği bölgelerde çeşitli şehitlikler ve anıtlar yapılıyor… Özellikle Ankara – İzmir arasında seyahat edenler çoğunlukla bu bölgeden ve bu şehitlik ve anıtların önünden, yanından, arkasından, etrafından, çevresinden bilmeden geçiiiip gidiyor…
Halbuki Necmettin Halil Onan’ın Çanakkale şehitleri için yazdığı ‘’Bir Yolcuya’’ adlı şiiri sanki ‘’Büyük Zafer’’ şehitleri, şehitlikleri ve anıtları için yazılmış gibi duruyor:
‘’Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğdugu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki, haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.’’
Bu yazı, tarafımdan bu şehitlik ve anıtları tanıtmak amacıyla, bir öncelik sıralaması yapılmaksızın yazılıyor… Bu şehitlikler ve bu anıtlar Ankara – İzmir arasında yolculuk yapanlara ''Dur Yolcu! Bilmeden gelip geçtiğin bu toprak, vatan kalbinin attığı yerdir'' diyerek kısa bir mola verip kendilerinin, ailelerinin ve çocuklarının ziyaretini hasretle, özlemle ve muhabbetle bekliyor…
26 Ağustos’ta başlayan ve 9 Eylül’de İzmir’in kurtarılması le sona eren Büyük Taarruz ve 30 Ağustos Zaferi aziz şehitlerimizi rahmetle ve şükranla anıyorum.
Kocatepe Anıtı
Kocatepe; Afyonkarahisar'ın 20 km, güneyinde bulunuyor. Rakım 1574 m oluyor. Büyük Taarruz, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından buradan sevk ve idare ediliyor... Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Çakmak Paşa, İsmet İnönü ve 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa ile beraber 25 Ağustos 1922’de Kocatepe’ye geliyor, 26 Ağustos Büyük Taarruz’un ilk safhasını burada tesis edilen karargâhından ve halen mevcut olan siperden bizzat sevk ve idare ediyor. Başkomutan, 27 Ağustos 1922 günü öğle üzeri Kocatepe’den ayrılıyor.
Milli Mücadele’nin temel taşlarından biri olan Kocatepe’ye, ilk olarak 1953 yılında Milli Savunma Bakanlığı’nca kesme taştan bir anıt yapılıyor ve üzerine çiçek kabartmalı mermer yazıt konuluyor. 1993 yılında ise Kültür Bakanlığı tarafından kaidesi ile beraber 4 ton ağırlığında ve 7.5 metre yüksekliğinde bronzdan Atatürk Anıtı ve çevre düzenlemesi yapılıyor.
Anıtın tam kuzeyindeki 1758 rakımlı tepe, Kalecik Sivrisi'dir. Kalecik Sivrisi’nden sola doğru sırayla Beytepe, Haticekıran (1808), Belen Tepe (1512), Tınaztepe (1638), Damlalı Boğazı ve Çiğiltepe (1591) yer alıyor.
Kocatepe '’Mehmetçik'’ anıtı
Büyük Taarruz'un 26 Ağustos 1922'de başladığı yer olan 1874 rakımlı Kocatepe'de Kocatepe Anıtının yanına 2017 yılında yapılıyor... Fotoğrafta solda gözüküyor... .
Büyük Taarruz Şehitliği
26, 27, 28 ve 29 Ağustos 1922'de şehit düşen, 275 Subay ve 2150 Mehmetçik, toplam 2425 şehit anısına Afyonkarahisar'a 16 km. mesafede, Afyonkarahisar-Antalya-İzmir yol kavşağında Sincanlı Ovası'na hakim Işık Tepe (Sarıkız Tepe) üzerinde 1993 yılında yapılıyor…
Şehitlik girişinde, ön kısımda bir namazgâh, sağda bir şadırvan, şehitliğin arka bölümünde ise, Mustafa Kemal’in Kocatepe'deki bir anını simgeleyen Başkomutan Mustafa Kemal Anıtı, anıt kaidesinde ise, taarruza katılan bütün komutanların adlarına havi kitabeler ve anıtın iki tarafında şehitleri simgeleyen kabartma 45 m2'lik iki rölyef bulunuyor…
Burada bulunan mezarlar sembolik olarak yapılıyor…
Yüzbaşı Şehit Agâh Efendi Şehitliği
Büyükkalecik - Kurtkaya Mevkii Başkomutanlık Karargâhının bulunduğu 1874 rakımlı Kocatepe'ye tek geçidi teşkil ediyor. Türk Orduları için çok önemli olan ve düşman elinde bulunan bu mevkiin alınması için 24 yaşındaki 12'nci Tümen 36'ncı Piyade Alayı 6'ncı Bölük Komutanı Bayburtlu Ziver Bey oğlu Yüzbaşı Agâh Efendi ve emrindeki 150 Mehmetçik Büyük Taarruz'un 1. günü olan 26 Ağustos 1922 günü kendilerinden çok daha kalabalık olan düşmana taarruz ediyor. Savaş tüm şiddeti ile 27 Ağustos 1922 öğleye kadar sürüyor. Bilahare takviye kuvveti gelmişse de, Yüzbaşı Agâh Efendi, Sinoplu Ütğm. Feyzullah ve 101 arkadaşı burada şehit düşüyor…
Burada şehit düşen 103 askerin anısına ilk olarak 26 Ağustos 1972 tarihinde Milli Savunma Bakanlığı tarafından bir şehitlik inşa ediliyor. Daha sonra, 1993 yılında Kültür Bakanlığı tarafından restore edilerek şehit kabirleri, bir anıt, tören alanı, geçiş yolları yapılıyor. Şehitlik; bir anıt, bir tören alanı, bir çeşme, bir kitabe ve Selçuklu kubbesinden meydana geliyor. Yüzbaşı Agâh Efendi ve Ütğm. Feyzullah Efendilerin mezarlarının üzeri Selçuklu Mimarisi tarzında kemerli bir kubbe ile kapatılıyor. Ayrıca yola bakan duvarının önüne çeşme yapılarak yoldan geçenlerin istifadelerine sunuluyor. Şehitlik daha sonra 1993 yılında restore ediliyor…
Yüzbaşı Agâh'ın anıt kitabesine şu ifade yazılıyor:
"Büyük Taarruz 26 Ağustos 1922 günü sabah 04.30'da başlamış ve iki saat içinde düşmanın bütün tel örgüleri parçalanarak gün doğmadan zaferin ilk ışıkları Anadolu’da parlamaya başlamıştır. Başkomutanlık Karargahı'nın bulunduğu Kocatepe'ye tek geçit yeri olan Kalecik ve Kurtkaya bölgeleri Türk ordusu için çok önemli idi ve düşmandan bir an önce alınması ve düşmanın yok edilmesi görevi 12. Tümen 36. Alay 6. Bölük Komutanı 24 yaşındaki Bayburtlu Yüzbaşı Agâh'a verildi. Yzb. Agâh, emrindeki 150 Mehmetçik ve Sinoplu Üsteğmen Feyzullah ile beraber 2500 kişilik düşman tümenine saldırarak büyük bir savaşa başladı. 26 Ağustos öğleden sonra başlayan çarpışmalar 27 Ağustos öğlene kadar sürdü. Düşmanın içine kadar dalan Yzb. Agâh onlara ağır kayıplar verdirerek batı istikametine kaçmalarını sağladı. Büyük bir takviye alan düşman birliği ile çarpışırken Yzb. Agâh 100 Mehmetçik ve Üsteğmen Feyzullah ile birlikte şehit düştü. Geriye kalan 50 Mehmetçik ve gelen takviye kuvvetlerimizle düşman bu vadi içinde tamamen yok edildi. Kahraman Yüzbaşı Bayburtlu Agâh Efendi ve arkadaşlarını minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun."
Yıldırım Kemal Şehitliği
Yıldırım Kemal Şehitliği, 1966 yılında Afyonkarahisar Sincanlı İlçesi'ne bağlı, eski adı Küçükköy iken Yıldırım ismini alan köyde Tren İstasyonu bitişiğine yapılıyor.
Yıldırım Kemal (Konya'da hastaneden kaçarak Fahrettin Altay Paşa'nın bulunduğu cepheye geliyor, Paşa onu 2. Tümen'e gönderiyor, bu arada Küçükköy'de savaşmakta olan 2. Alaya katılıyor. Yıldırım Kemal, 27 Ağustos 1922 tarihinde Küçükköy Tren İstasyonu'ndaki Yunan birliklerini ortadan kaldırmak için görevlendiriliyor. Yapılan çarpışmalar sonucunda Küçükköy düşmandan temizleniyor, ancak Üsteğmen Yıldırım Kemal ile dört subay ve 30 er burada şehit düşüyor. Şehitler buraya topluca defnediliyor. Şehitlikte 1996 yılında da yeni düzenlemeler yapılıyor…
Anıt mezar taşı kitabesinde, "Bu taş 26-27 Ağustos 1922 muharebesinde Yunan Ordusunun hatt-ı ric'atini kesen Türk süvari kolordusunun bu civarda verdiği şehitler namına dikilmiştir. Kendilerine Cenâb-ıHakk'ın rahmeti niyaz olunur.” İfadesi yazıyor. Diğer kitabede de Türkçe olarak "Kurtuluş Savaşı şehidi Sv. Tgm. Yıldırım Kemal 1898-1922"... diye yazıyor…
Zafertepe – Zafer Anıtı
Bilindiği üzere; Büyük Taarruz Harekâtı, Afyonkarahisar’ın 20 km. güneybatısında yer alan 1874 rakımlı Kocatepe’den 26 Ağustos 1922 günü başlıyor. 27 Ağustos 1922 saat 17.30’da Afyonkarahisar’ın düşman işgalinden kurtuluyor. Ardından Birinci Ordu Karargâhı, Batı Cephesi Karargâhı ve Başkomutanlık Karargâhı Afyonkarahisar Karahisar’ın merkezinde yer alan, Afyonkarahisar’ın eski Belediye Binasına (Şimdiki Başkomutan Tarihi Milli Park Müdürlüğü Zafer Müzesi’ne) taşınıyor ve bu bina karargâh olarak kullanılıyor…
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü ve Batı Cephesi Harekât Şube Müdürü Tevfik Bıyıklıoğlu bu binada kalıyor. 30 Ağustos 1922 günü sabahı Mustafa Kemal Paşa, İsmet İnönü’yü Afyonkarahisar’da bırakıyor ve kendisi otomobille 11. Tümenin komuta yeri olan Çalköy’ün 1 km. güneyindeki 1181 rakımlı tepeye geliyor. Saat 14.00’den itibaren 30 Ağustos 1922 Dumlupınar Meydan Savaşı Mustafa Kemal tarafından bu noktadan sevk ve idare ediliyor…
İşte Çalköy’ün 1 km. güneyindeki 1181 rakımlı bu tepeye Zafertepe Zafer Anıtı’nın inşasına 1964 yılında başlanıyor ve 30 Ağustos 1972 tarihinde tamamlanıyor... Anıt, taş kaplamalı üçgen bloklardan oluşuyor. Zafertepe’nin hemen eteğinde, bir müze, anfi şeklinde tribünler, gazino, su deposu, çeşmeler, merasim pisti, muhafız kıtası için lüzumlu tesisler, otopark ve çeşitli binalar bulunuyor… Zafer Anıtı kompleksi, 500.000 m2’lik bir alanı kapsıyor.
Zafer Haftası’nın 5. günü olan 30 Ağustos törenleri burada düzenleniyor.
Anıtkaya Şehitliği (Eğret Şehitliği)
Anıtkaya Şehitliği, Afyonkarahisar-Kütahya yolu üzerinde, Afyonkarahisar’a 30 km. mesafede Anıtkaya (Eğret) kasabasında bulunuyor. Kurtuluş Savaşı esnasında 28 Ağustos 1922 günü 13. Alaydan şehit olanların anısına 1972 yılında yapılıyor. Burada şehit 12 subay ve 6 er naaşı bulunuyor… Zafer Haftasının 3. günü olan 28 Ağustos’ta her sene bu şehitlikte törenler yapılıyor…
Eski harfli anıt kitabesinde şu ifade yer alıyor; "Anıtkaya (Eğret) Kurtuluş Savaşımızı eşsiz bir zaferle düğümleyen Kocatepe'den gürleyerek ve coşarak bir sel gibi bu topraklardan Akdeniz’e akıp giden Büyük Taarruzda yoğun düşman kuvvetlerinin içine baskınla dalan ve boğaz boğaza amansız savaşlarla büyük zafer yaratıcıları ve bu uğurda vatanları, onurları ve yurttaşları için canlarını feda eden, sayısız kahramanların şehitliğidir" 28 Ağustos 1972 B. Alpakan.
Şehitlik kaidesi üzerine de şunlar yazılıyor: "28 Ağustos 1922 Muharebesinde düşman hattı ricatini keserek arkalarından taarruz eden Türk süvari kolordusunun bu civarda verdiği şehitler adına dikilmiştir. Kendilerine Cenab-ı Hakk'ın rahmeti niyaz olunur."
Çiğiltepe Şehitliği
Şehitlik, Sincanlı ilçesinin güneyinde Başkomutan Tarihi Milli Parkı içinde Çiğiltepe mevkiinde bulunuyor. 57.Tümen Komutanı Miralay Reşat Bey, Büyük Taarruzun ikinci günü 27 Ağustos 1922’de Atatürk'e verdiği sözü yerine getiremeyerek hedefini ele geçirememenin verdiği üzüntü ile intihar ediyor. Ancak yarım saat sonra Çiğiltepe alınıyor.
Çiğiltepe Şehitliği, Reşat Bey ve o bölgede şehit düşen askerlerimizin adına 1995 yılında yaptırılıyor ve 22 Haziran 1996 tarihinde ziyarete açılıyor...
Şehitliğin girişinde Reşat Çiğiltepe'nin bronz bir büstü ile kitabe, orta bölümde bir anıt, kitabeleri mermerden sembolik şehit mezarları bulunuyor...
2004 yılı içerisinde çevre düzenlemesi ile şehitlik etrafında ağaçlandırma çalışmaları yapılıyor. Şehitlik, 2004 yılında Zafer Haftası Kutlama törenlerine de dâhil ediliyor.
Miralay Reşat Çiğiltepe Kabri
Sandıklı ilçe merkezindeki asrî mezarlık ortasında kademeli yükseltilerden meydana gelen bir mezar üzerinde sütun parçası ile yanlarda top arabası bulunuyor... Çiğiltepe'nin alınması sırasında intihar eden Miralay Reşat Bey, Sandıklı'daki bu mezara defnediliyor. Şehit naaşı Devlet Mezarlığı'na gömülmek üzere 1988 yılında Ankara'ya götürülüyor, Sandıklı'daki mezar ise sembolik olarak kalıyor...
Hava Şehitliği
Millî Mücâdele sırasında, 24 Temmuz 1922 sabahı Akşehir Karargâhından havalanarak Afyonkarahisar'ın güneyinde keşif uçuşu yapan, Hava Üsteğmen Pilot Cemaleddin ve Hava Astsubayı Reşit Bahaeddin iki Yunan uçağının saldırısına uğruyor, hava çarpışmasında Yunan uçakları düşürülüyor. Ancak bu arada Türk uçağının cephanesi kalmıyor. Pilotlar, takviye olarak gelen iki Yunan uçağının saldırısı sonucunda Gazlıgöl civarında düşerek şehit oluyor. Kalabalık bir cemaatin katılımıyla, Mevlevî Camii'nde şehitlerin cenaze namazları kılınıyor.
Cenazeler, önce Kadınana Mezarlığı'na, Kesikbaş Sultan Türbesi yanına defnediliyor. Kesikbaş Türbesi'nin yakınında ön cephesi demir parmaklıklarla çevrili olan şehitliğin parmaklıklarında iki tane kırık teyyare pervanesi takılıyor. Buradaki şehitlik 1936 yıllarında Asri Mezarlığa naklediliyor…
Afyonkarahisar Asrî Mezarlık içerisinde yer alan şehitlik, mezarlıkla birlikte 1933-1936 yıllarında yapılıyor. Buraya Millî Mücâdele'de ve daha sonra şehit olanlar defnediliyor.
Asrî Mezarlık'taki anıt mezar, ilk olarak Bahaeddin ve Cemaleddin Beyler adına yapılıyor... Dikdörtgen gövde üzerine piramidal biçimde sarp kayalık üzerinde, kanatları açık uçan bir kartal ve kanadı kırık uçak pervane maketi ile kanatlı ay yıldız şeklinde yapılıyor.
Eski Anıt 20. yüzyıl sonlarında yıkılarak, betonarme olarak yeniden yapılıyor. Şehitliğin yeşil saha kısmı, ihtiyaç üzerine yeniden düzenleniyor ve buraya da yeni şehitler defnediliyor…
Afyonkarahisar Hava Şehitliği şehitler anısına 2020 yılında yeniden yapılıyor. Şehitlik kaidesi üzerinde şunlar yazılıyor: "Afyonkarahisar Muharebesinde şehit olan Türk Teyyarecileri cenaze merasimi 25 Temmuz 1338. Kahraman Bahaeddin ve Cemalettin Beyler Gazlıgöl civarında Yunanlılar tarafından teyyaresi sükût ettirilmek suretiyle şehit edilmişlerdir."
Giresunlular Şehitliği
Şehitlik, İscehisar-Doğanlar Köyü'nde, Dede Sivrisi Tepesi'nin 1,5 km. kuzey-batısında bulunuyor. Şehitlik, şehitlerin silah arkadaşlarından Giresunlu Hacı Ahmet Halis Asal tarafından 1967 yılında yaptırılıyor. Burada Kurtuluş Savaşı'nda Sivri Tepeyi düşmandan almak için hücum eden 47. Giresunlular Gönüllü Alayı'ndan şehit olan me 14 şehit mezarı bulunuyor.
Suvermez Şehitliği
Şehitlik, Emirdağ ile Suvermez Köyü arasında Yarım Hatıl mevkiinde bulunuyor. Kitabesinde şu ifade yazılı halde bulunuyor: "İstiklâl Savaşı Şehitleri, Niğde Aksaray'dan Er Ali oğlu Hasan, Meçhul Er. 21 Ekim 1922"
Şuhut Kurtuluş Savaşı Şehitliği
Şuhut ilçe merkezinde bulunuyor. 26 Ağustos 1922 tarihinde Büyük Taarruz ve daha önceki savaşlarda yaralanan Türk subay ve erleri Şuhut'a getiriliyor ve bugün kullanılmakta olan Büyük Cami'de ilk tedavileri yapılarak iyi olanlar tekrar cepheye gönderiliyor. Şehitler şimdiki Demirciler Çarşısı civarındaki mezarlıklara defnediliyor... Daha sonra halen şehitlik olarak kullanılan arsaya naklediliyor ve anılarına 1971 yılında küçük bir anıt yapılarak üzerine "İstiklâl Harbi’nin Aziz Şehitleri" kitabesi yazılıyor...
Ali Çetinkaya Kabri ve Anıtı
İstiklâl Harbi döneminde 172 nci Alay Komutanı olarak görev yapan ve 1949 yılında vefat eden Ali Çetinkaya’nın anısına Afyonkarahisar Asrî Mezarlığı içinde 1952 yılında anıt yaptırılıyor... .
Afyonkarahisar Zafer Anıtı
Zafer Anıtı, kentin Yunan işgalinden kurtarılışı ve Büyük Taarruz anısına Afyonkarahisar'da, Avustralyalı heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından Millî Mücadele döneminde gösterilen direnişten etkilenerek 1934-1936 yılları arasında yapılıyor. 24 Mart 1936 günü Başbakanı İsmet İnönü tarafından açılmıştır. Zafer Anıtı, bir ulusun kendi kaderini belirlemekteki inancını simgeliyor.
Anıtın kaidesi büyükçe ve kübik bir kaya kütlesinden oluşuyor. Kaidenin üstünde, tunçtan yapılmış çıplak iki erkek heykeli bulunuyor. Bu heykellerden ayakta olan, düşmanı ayakları altına almış Türk'ü; ayaklar altında yatan ise Türkiye'yi işgal eden düşmanları simgeliyor. Bir yoruma göre de ayaktaki figür, tam bağımsızlık için saldıran Türk gücünü; yerdeki figür ise Türk'ün gücü karşısında yenilen emperyalizmi temsil ediyor. Ayaktaki heykel gerek yüzünün benzerliği gerekse simgelediği rol ile Mustafa Kemal Atatürk'e benzetiliyor…
Heykeli taşıyan kaidenin çevresinde de tunçtan kabartmalar bulunuyor. Kaidenin çevresindeki kabartmalarda ön yüzde Atatürk'ün sol profilden bir portresi, arka yüzde Türk askerinin taşıdığı sancağı işgalden kurtulan halkın öpmesi, sol yüzde Atatürk, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak'ın harita üzerinde yaptıkları Başkomutanlık Meydan Muharebesi planı, sağ yüzde ise Türk askerinin yaptığı bir süngü saldırısı betimleniyor.
Heykeller normal insan boyutlarından daha büyük ve hareketleri son derece canlı gözüküyor. İşgalcileri sembolize eden ve yerde yatan figürün büyük bir çaresizlikle aşağı sarkmış olan başındaki ıstıraplı yüz ifadesi ve bitkin vücudu yenilgiyi gösteriyor. Ayaktaki figürün yüzünde ise büyük bir hiddet ifadesi bulunuyor. Gerilmiş kasları, şişmiş boyun damarları, yukarı kalkmış kolları, biri yumruk şeklinde sıkılmış, diğer bir şeyi parçalayacakmış gibi açılmış elleri ile ayakları altında yatan figüre yukarıdan bakarak adeta ezdiği gözüküyor.
6 Kasım 1937 günü Afyonkarahisar ziyareti esnasında anıtı inceleyen Mustafa Kemal Atatürk, anıt hakkında "Büyük Zafer’i en iyi anlatan anıt" ifadesini kullanıyor…
Cumhuriyet Şehitliği
Afyonkarahisar'a 9 km. uzaklıkta, İzmir-Antalya karayolu üzerinde Özdilek Tesisleri bitişiğinde bulunuyor... Cumhuriyet Dönemi'nde yapılan mücadelelerde şehit düşen Mehmetçik ve polisler adına 1999 yılında sembolik olarak yapılıyor.
Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı (Meçhul Asker Anıtı)
Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin ardından 31 Ağustos 1922 günü muharebe alanını gezen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, şehitler arasında düşman topçu mermisinin açtığı çukura gömülmüş ancak toprağın üstünde katılaşmış kolu ile sancağı dimdik tutan bir asker bedeni görüyor. Şehit olan askerin Türk bayrağını yere düşürmemesinden etkilenen Başkomutan, savaş sonrasında yapılacak anıt için bunun sembol alınmasını emrediyor.
İki yıl süren hazırlık sürecinin sonunda Şehit Sancaktar Anıtı adı verilen anıtın temelini atmak için 30 Ağustos 1924 günü Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) ve Genelkurmay Başkanı Kazım Paşa (Karabekir) Zafertepe'ye gelip burada konuşma yapıyorlar.
Mustafa Kemal Paşa bu törende uzun bir konuşma yapıyor. Bu konuşma harp tarihinde yapılan en iyi edebi, felsefi ve siyasi bir konuşma olarak tarihteki yerini alıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün bu konuşması törenin ertesi günü 31 Ağustos 1924 tarihinde Hakimiyeti Milliye Gazetesinde yayımlanıyor. (Ben bu konuşmanın kısa bir özetini bu sitemde ‘’Savaş alanında yapılan barış söylevi’’ başlığı ile yayınlıyorum)
Mustafa Kemal Paşa konuşmasında, bu anıtın taşıdığı anlam ve önemle ilgili olarak şunları ifade ediyor: ‘’Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyetinin temeli burada sağlamlaştırıldı, ebedi hayatı burada taçlandı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, Devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır. Burada temelini attığımız Şehit Asker Abidesi, işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını, fedakâr ve kahraman Türk Milletini temsil edecektir. Bu abide, Türk vatanına göz dikenlere, Türk’ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, cesaretini, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacaktır.’’
Konuşmaların ardından anıtın temeli Mustafa Kemal Paşa tarafından atılıyor ve anıt, 1927 yılında törenle ziyarete açılıyor…
1961 yılında ‘’Dumlupınar Zafer Abidesi’nin İnşası Hakkında Kanun’’ çıkarılıyor. Bu kanun ile Şehit Sancaktar Mehmetçik olayının yaşandığı Berberçam Tepesi'ne ‘’Zafer Anıtı’’ adında yeni bir anıt yapılması için karar alınıyor. 1964 yılında Zafer Anıtı'nın inşasına başlanmasıyla Şehit Asker Anıtı, yerinden kaldırılarak Afyonkarahisar Müzesinde sergileniyor. 1979 yılında ise bugün bulunduğu yere taşınıyor. .
Zafertepe’de inşa edilen anıt, bugün ikinci mekân olarak Berberçamtepede Zafertepe’deki Zafer Anıtı’nın tam batısında 1161 rakımlı tepede yer alıyor.
Dumlupınar Şehitliği
Dumlupınar Şehitliği, Kurtuluş Savaşı’nda verilen şehitlerimiz adına Afyonkarahisar’ın 57 km. kuzey batısına, Dumlupınar sınırları içerisindeki Cafer Gazi Tepesi ve eteklerine 1992 yılında yapılıyor... Şehitlik; girişinden itibaren, büfe, şadırvan, namazgâh, Atatürk, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak Paşa’nın üçlü anıtı, Milis anıtı, 500 kişilik şehit mezarları ve kitabeleri, Baba – Oğul anıtı ile tepede Mehmetçik anıtından meydana geliyor...
Bolvadin Kurtuluş Savaşı Şehitliği
Bolvadin ve çevresinde özellikle Sakarya’da yaralanıp Bolvadin Askerî Hastanesi’nde şehit olanlar Bolvadin Ağılönü’ndeki Şehitler Mezarlığı’na defnediliyor. Burada 1552 şehit mezarı bulunuyor. Bu şehitler ve daha sonra şehit olanlar anısına ilçede 2006 yılında bir şehitlik yapılıyor... Şehitlikte, İstiklal Şehitleri Abidesi ile sembolik şehit mezarları yer alıyor...
Çalışlar Şehitliği
Kurtuluş Savaşı sırasında Sakarya Meydan Muharebesi’nin devam ettiği günlerde bölgede şehit olan askerlerimizin anısına 2010 yılında yapılıyor...
Çalköy Şekip Efendi Şehitliği
29 Ağustos 1922 günü yapılan savaşta şehit düşen Harputlu Şekip Efendi ile şehit düşen erlerin anısına 1972 yılında yapılıyor... 29 Ağustos 1922 günü 14. Süvari Tümeninin 3. Alayı, 2.Bölük Komutanı Harputlu Yüzbaşı Şekip Efendi, bölüğünün başında büyük bir cesaretle, çevre savunmasında bulunan 20 keşif düşman grubunun içerisine saldırarak 2000 kadar düşman askerini esir alıyor. Derinliklerde bulunan düşman toplarını ele geçirmek üzere hücuma geçtiğinde bir kısım askeriyle birlikte bu bölgede şehit düşüyor... Şehitliğin bir yüzünde; 29 Ağustos 1922 Muharebesinde Yunanlılara hücum eden Türk Süvari Kolordusunun verdiği şehitler anısına yapıldığı, şehitliğin diğer yüzünde ise Yüzbaşı Harputlu Şekip Efendi, neferlerden Düzce’nin Üsküp Nahiyesi'nden Veysel Ömer, Keskin’in Yağlıken Köyü'nden Veli Mehmet, Akhisar’ın Tatasut Köyünden İbiş Ömer adlı şehitlerin isimleri yazılıyor..
Çatallı Köy Şehitliği (Emirdağ)
28 Ağustos 1922’de, yapılan muharebeler esnasında, 13. 20. ve 2. Alay’dan şehit düşen Süvari subay ve askerlerin anısına yapılıyor. Halk şehitliğe ‘’Abide‘’ adını veriyor…
Tez Köyü Şehitliği (Emirdağ) (Sertabip Binbaşı Doktor Numan Bey Şehitliği)
Yunan uçakları keşif uçuşları sırasında gözetleme yapan Türk askerlerinden 11. Fırkaya bağlı 12 askeri tespit ediyor. Askerler, Tez Köyünün Pancar Dede mevkiinde mevzilerindeyken keşfeden bir Yunan uçağı yaptığı bombalama sonucunda Sertabip Binbaşı Doktor Numan Bey ve 11 er şehit oluyor. Şehitlik anıtına, Sertabip Binbaşı Doktor Numan Bey’in cebinden çıkan şiir kitabe olarak yazılıyor;
"Vatan yolunda koşarken buraya düştüm
Düşmandan öç almadan dünyadan göçtüm
Söyle zari milletim intikamım aldın mı?’’
Temsili şehitlikler
Yazımda bol miktarda ‘’temsili şehitlik’’ ifadesi geçiyor… Çünkü bazen yüzlerce kilometreyi bulan bir cephede 24 saat devam eden bir muharebede kayıplar, şehitler sadece kaydediliyor ancak uygun bir mezarlığa defnedilemiyor… Muharebelerde şehitler bazen toplu olarak defnediliyor. üzerlerindeki muharebe elbisesi kefeni oluyor... Muharebe sonrasında da şehitlerin anısını yaşatmak için temsili şehitlikler yapılıyor… Bu usul bütün dünya ordularında uygulanıyor…. Çanakkale Muharebelerindeki Türk, İngiliz, Anzak, Fransız hemen hemen bütün şehitlikler temsilidir. Türkiye'nin yurt dışında 34 ülkede bulunan 78 şehitliğin hemen hemen tamamı temsilidir...
1664 yılında Osmanlı Avusturya arasında yapılan St. Gotthard Muharebesinde Osmanlı Ordusu yaklaşık on bin şehit veriyor... Bu şehitler anısına ise bugün Avusturya Mogersdorf Köyü yakınlarında temsili bir şehitlik yapılıyor... (St. Gotthard Muharebesini Türk tarihinde hiç olmadığı kadar ayrıntılı olarak inceleyip iki ulusal dergide yayınlatıyorum. Aşağıdaki fotoğrafları da bizzat kendim çekiyorum.)
Osmanlı Ordusu 1. Dünya Savaşında yüzlerce kilometre uzunluğunda Galiçya cephesinde on iki bin civarında şehit veriyor. Bugün için Budapeşte’de temsili Galiçya Türk Şehitliği bulunuyor… (2002 yılında Macaristan’a yaptığım bir resmi ziyaretimde Macar yetkililere söyleyip ziyaretimin son günüde şehitliğe bir saygı çelengi koyuyorum. Temsili şehit kabirleri üzerinde sadece ''Türk Oğlu Ahmet... Türk Oğlu Mehmet'' veya ''Meçhul Asker'' diye yazıyor...)
Peki ‘’temsili şehitlikler’’i neden bu kadar uzun uzun anlatıyorum?
Çaresiz bir derde düştük!.. İnsanımız bozuldu…
Yeryüzünde hiçbir millet bizdeki kadar ham ve çiğ, milletine nankör ve kindar, bilgisiz ve bilinçsiz insanlar çıkarmıyor… ‘’Keşke Yunan kazansaydı’’ diyen fesli tanınıyor da bu feslinin türevleri pek tanınmıyor... Şimdilerde ise ''Keşke Hatay Franszı işgalinde kalsaydı'' anlamında iç geçiren ''dindar ve kindar'' neslin örneklerine rastlanıyor...
Ancak yukarıda anlattığım şehitliklerle ilgili öyle bir laf söyleyen birisi var ki bunu duyan insanlar küçük dillerini yutuyor, ne diyeceklerine, ne söyleyeceklerine karar veremiyor...
AKP 24. ve 25. Dönem Ordu Milletvekili ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı ve İlahiyat Fakültesi mezunu İhsan Şener, 2011 yılı Kasım ayında TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nda yukarıda anlattığım şehitliklerle ilgili olarak şu ifadeleri kullanıyor:
“Şimdi bu süreçle ilgili başka şeyler de var. Belki bunlar tartışılacak ama mesela Yunan tarihinde bir Ege savaşı yok. Bunu biliyor musunuz? Yunan tarihinde Ege’de Türklerle bir savaş yok. Bizim tarihimizin en önemli savaşlarından biri Yunanlılara karşı verilmiş olan savaştır. Biz milli güvenlik akademisinde oralardaki şehitlikleri dolaştık. Bütün şehitlikler temsili. Bunlar çok önemli, anlayış olarak bir yere gelmek istiyorum. Burada Ankara Hükümetinin meşruiyetiyle bazı şeyler yapılmış süreç içinde bazı şeyler. O zamanki İngiliz sefirinin telgrafları var, İngiltere’ye çektiği telgraflar. Bunlar bütünleştiği zaman tartışacağımız şeyler çıkıyor.”
Bu adamın, bu açıklamasıyla Kurtuluş Savaşı şehit ve gazilerimize, Türk milletine, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Ordusuna yaptığı hakaret bir tarafa, bu adam, açıkça, Yunan Ordusu’nun Batı Anadolu’yu işgal etmediğini iddia ediyor. Bu adam açıkça ‘’şehitlikler temsili’’ diyerek kastettiği aslında şehitler verilmediğini ileri sürüyor. Bu adam, açıkça, sadece Ankara’daki Büyük Millet Meclisine padişaha karşı meşruluk kazandırmak amacı ile sanki savaş varmış gibi olayların kurgulandığını ileri sürüyor…
Bu adam, Yunan Ordusu tarafından katledilen on binlerce sivil şehidimizi inkâr ediyor. Batı Anadolu’nun Yunan Ordusunca işgali İngiliz, Fransız, İtalyan işgal güçleri ve Kızılhaç soruşturmaları ve Osmanlı Hükümetinin raporları ile sabit iken o kadar görgü tanığına rağmen bu adam yok diyor…
Bu adam 12 Haziran 2011 seçimlerinden önce “Ordu 4. Sıra Milletvekili Adayı” olarak hazırlattığı “Ordu Hazır Hedef 2023” afişindeki özgeçmişinde “... doktora eğitimini ise Hacettepe Üniversitesi İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde almıştır” diye veriyor ancak Hacettepe Üniversitesi İnkılap Tarihi Enstitüsü de bu adla bir doktora mezunu bulunmadığını açıklıyor… Bu adam açık açık yalan söylüyor...
Kılavuzu fesli olanlardan da zaten başka bir davranış şekli beklenmiyor... Bir de bu zihniyetteki ve özelliklteki bir adam Cumhurbaşkanı Başdanışmanı oluyor... Ne günlere kalınıyor!....
Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘’Mahur Beste’’ (Dergâh Yayınları, 1998) adlı romanında roman kahramanını şöyle konuşturuyor:
''Oğlum Behçet, sen bir medeniyetin iflası nedir, bilir misin? İnsan bozulur, insan kalmaz; bir medeniyet, insanı insan yapan manevi kıymetler manzumesidir. Anlıyor musun şimdi derdin büyüklüğünü? Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur.’’
Evet, çaresiz bir derde düştük!.. İnsanımız bozuldu… Bunun çaresi bulunmuyor…
26 Ağustos’ta başlayan ve 9 Eylül’de İzmir’in kurtarılması le sona eren Büyük Taarruz ve 30 Ağustos Zaferi aziz şehitlerimizi tekrar rahmetle ve şükranla anıyorum. Hatıralarını ve emanetlerini koruyamadık... Bizleri affetsinler...
Osman AYDOĞAN