Gustave Le Bon ve Kitleler Psikolojisi
Gustave Le Bon ve Kitleler Psikolojisi
07 Mayıs 2018
Gustave Le Bon
Aslen bir hekim olan Gustave Le Bon (1841-1931) tartışmalı bir Fransız sosyolog ve antropoloğu olarak biliniyor. Toplum ve kitle psikolojisi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınıyor. Kitle psikolojisinde ilk olarak onun adı geliyor. Le Bon, faşist liderlere esin kaynağı oluyor. Hatta ırkçı olduğunu öne sürenler bile bulunuyor.
Le Bon, özellikle inançların toplumsal hayata olan etkilerini inceliyor. Le Bon’a göre ünlü bir matematikçi ile kunduracı arasında entelektüel karşılaştırma bakımından uçurum bulunabilir fakat ahlak ve inanç bakımından hiç fark bulunmuyor.
Le Bon, inançların toplumsal hayata olan etkileri konusundaki incelemesinde şu sonuçlara ulaşıyor: ‘’İnsan kesinlikle mantığı ile hareket etmez. İnsan, heyecanlarının ve duygularının esiridir, bu nedenle çok saçma şeyler yapmaya eğilimlidir. İnsan bir şeye inandı mı artık onun etkisinden çıkması oldukça zordur. Katı inançlar, eleştirinin aklın ve mantığın gelişmesini engeller. İnsanoğlu geçmişte inançsız yaşayamadığı gibi gelecekte de inançsız yaşayamayacaktır.’’
Le Bon, dindar ve dinci insan arasında bir ayrım da yapıyor. Le Bon’a göre ‘’dinci insanlar ahlaki ve hukuki bir yanlışa saptıklarında, herhangi bir rahatsızlık duymazlar ve suçluluk hissine kapılmazlar. Çünkü ibadetlerinin bütün günahları sileceği görüşüyle yetişmişlerdir.’’
Hemen hemen Le Bon’un çağdaşı ve psikolojinin en önemli alt dallarından biri olan psikanaliz biliminin kurucusu olan Freud, kitle psikolojisi araştırmalarında Le Bon’u pek çok konuda referans alıyor.
Kitleler Psikolojisi
Le Bon 1895 yılına kendisine büyük ün kazandıran ve alanının öncü çalışmalarından biri ve en bilinen eseri olan "Kitleler Psikolojisi" (Alter Yayıncılık, 2009) adlı eserini yayınlıyor. (Orijinal adı: ''Psychologie des foules'') Devrimlerden ve bilhassa Fransız devriminden nefret eden Le Bon, her türlü topluluk gibi temsil işlevi gören meclislerin de kitle psikolojisini yansıtan bir "kalabalık" olduğunu savunuyor. Ona göre bireyin zekâ seviyesiyle orantılı kararlar almasını önleyen "yığın psikolojisi"; sendikaların, siyasî partilerin ve bilhassa meclislerin çalışmasına egemen olarak Batı uygarlığının çöküşünü hazırlıyor.
Ve Le Bon’un bu incelemesinde şu sonuca ulaşıyor: ‘’Eğer bir milletin inançlarında bir değişim bir reform, bir devrim başlarsa, toplumsal hayat ve kurumlar da baştan sona değişir.’’
Le Bon’a göre başlayan devrimler, gerçekte sona eren inançlar oluyor.
Ve Le Bon bu çalışmasını şöyle bitiriyor: ‘’Reformlar, bir umudun yerine bir başkasını koymaktan öte hiç bir şey yapmadılar, hiç bir zaman."
Le Bon’a göre milletlerin kaderi kitlelerin ruhunda hazırlanıyor. Ve etkili liderler de kitlelerin ruhunu içgüdüsel olarak bilen psikologlar arasından çıkıyor. Etkili lider, kitlelerin ruhunu iyi tanıdıkları için onlara kolaylıkla hâkim oluyor.
Kitap şu sözle başlıyor: "Kitleler insanlık tarihinde pek büyük roller oynamışlarsa da bunların tesirleri bugünkü kadar önemli olmamıştır. Kitlelerin şuursuz hareketlerinin, fertlerin şuurlu faaliyetleri yerine geçmesi çağımızın başlıca vasıflarındandır."
Le Bon’u pek çok konuda referans alan Freud, ilkel babayı kitlenin ideali olarak tanımlıyor.
"Kitleler Psikolojisi" kitabından alıntılar
Le Bon, 121 yıl öncesinden "Kitleler Psikolojisi" eserinde şunları yazıyor:
* ‘’Milletlerin kaderi artık hükümdar divanlarında değil, kitlelerin ruhunda hazırlanmaktadır.’’
* ‘’Kavimlerin kaderini hükümetler değil, kendi karakterleri tayin eder. Kavimler her zaman karakterleriyle yönetilirler.’’
* ‘’Kitleler bir dereceye kadar uyuyan bir insana benzerler.’’
* "Kitlenin inançları şu nitelikleri barındırır: Kör bir boyun eğiş, hiddetli bir hoşgörüsüzlük, vahşet dolu bir propaganda ihtiyacı."
* "Düşünmeye ve değerlendirmeye pek az yetenekli oldukları halde, kitleler, fiil ve harekete oldukça yetenekli görünmektedirler."
* "Kitleler için ya bir ilahsınızdır ya da bir hiç. Ortası yok."
* "Akla karşı olan sonsuz savaşında duygular hiçbir zaman yenilmemiştir."
* "Bir inancın sahipleri, eski ilahlarının heykellerini daima şiddet ve hınçla kırarlar."
* '' İnsan, insan sürüsünün hayvanıdır. Okuyan, eleştiren insan sürüden ayrılır. Eğer gelişim daha da ilerlerse bu kişi bu sefer kendi sürüsünü yaratır ve yeniden farklı bir biçimde sürüye dahil olur.''
* ‘’Kitle psikolojisiyle bütünleşmiş insan fikri bağımsızlığını yitirir ve duyguları; cimriyi cömerde, münkiri mümine, korkağı kahramana çevirecek kadar değişime uğrar.’’
* "Kitlenin aşırılaştırmalarının yalnızca duygular üzerinde temellendiğini, aklın yakınından dahi geçmediğini ayrıca belirtme ihtiyacı duymuyorum. Kitleler akli değerlendirmelerden etkilenme kabiliyetinde değillerdir. Yalnız kaba kuvvetten anlarlar. Onların üstünde tesir yapmak isteyen konuşmacılar daima onların duygularına hitap ederler, hiç bir zaman akli değerlendirmelerine ve mantıklarına hitap etmez. Aklın ve mantığın onlar üzerinde fiili hiçbir etkisi yoktur.’’
* "Kitleler yalnızca yıkıma muktedirdir. Sürdürdükleri hüküm, daima bir barbarlık safhasının temsilidir..."
* ‘"Kitlelerin yönelimleri ve sevgileri her zaman iyi yöneticilere ve krallara karşı değil, kendilerini her zaman baskı altında tutan zorbalara karşı olmuştur. Kitleler en yüksek ve en gösterişli heykelleri her zaman bunlar için dikmişlerdir. İktidarı kaybeden zorbaların, kitleler tarafından ezilmesinin nedeni de şudur; zorbanın iktidarını kaybetmesiyle artık o da kitlenin hor gördüğü ve korkmadığı zayıflar tabakasına dahil olmuştur."
* "Kitle, güce uysalca saygı duyarken, nezaketi bir çeşit zayıflık olarak görür. Duyduğu sempati hiçbir zaman yumuşak huylu efendilere değil, kendisini hışımla ezip geçen zorbalara yönelmiştir; en yüksek makamlara onu layık görür."
* "En korkunç putlar mabettekiler değildir, en baskıcı zorbalar da saraylarda yaşamaz. Bunların hepsi bir anda devrilip gidebilir. Ancak ruhlarımızı yöneten görünmez hükümdarlara hiçbir isyan girişimi erişemez ve onlar ancak yüzyılların yavaş yavaş aşındırmasıyla değişebilirler."
* ‘’Zayıf bir hükumete karşı ayaklanmaya hazır olan kitle, kuvvetli bir hükumet karşısında esir gibi eğilir.’’
* ‘’Kitlenin ruhuna daima hâkim olan hürriyet ihtiyacı değil, esirlik ihtiyacıdır. İtaate susadıkları için liderleri olduğunu söyleyen kimsenin ardından gidiyorlar.’’
* "Kitleler hemen hemen bilinçaltı tarafından yönetilirler. Eylemleri kendi iradelerinin inisiyatifinden çok ilkelliğinin etkisindedir. Bir kitleye mensup olması yüzünden insan, medeniyet merdiveninden birçok basamak aşağıya iner. Yalnız bulunduğu zaman terbiyeli, münevver biri iken, kitle halinde ise içgüdüleri ile hareket eden bir yaratığa dönüşmüştür."
* "Herhangi bir siyasi oluşum, cemaat, tarikata bağlanan arifle ahmağın bir farkı kalmaz. Zira bir kitleye kapılan arifte, ahmakta aklını, zekâsını bağlandığı gruba veya kişiye emanet edeceği için davranışlarını da bağlandığı kişi veya grup belirleyecektir.”
* "Halkların evriminde rol alan en büyük faktör hiçbir zaman hakikat değil, hemen her zaman yalan olmuştur. Kitleler, hiçbir zaman hakikate susamamıştır. Hoşlarına gitmeyen mantıksızlıklar karşısında, gerçek dışı eğer kendilerini çekerse, bunu ilahlaştırarak buna yönelmeyi daha üstün tutarlar. Onları hayallere çekmesini bilenler onlara hâkim olurlar ve hülyalarını ortadan kaldıranlar da onların kurbanı olur. Kitlelere, hükmetmenin en iyi yolu, onların bilinçaltındaki hayalleri canlandırmaktır. Kitleler hayallerle düşünür, kitlelerin hayalleri devlet adamlarının kudretinin temelleridir. Kitlelerin hayal gücü üzerine etki etmek sanatı, onları idare etmek sanatıdır.’’
* ‘’Mucizeler ve efsaneler, gerçekte uygarlıkların asıl destekleridir. Görünüşler ve gösterişler tarihte gerçeklerden daha fazla rol oynamıştır. Gerçekte olmayan gerçek olana üstün gelmiştir. İnsanlar üzerinde büyük etkileri olan kişiler hakiki kahramanlar değil, efsaneleşmiş kahramanlardır.’’
* ‘’Kitlelerin kendilerine kabul ettirilmiş fikirleri vardır, muhakeme mahsulü fikirleri hiç yoktur.’’
* ‘’Kitlelerin genel karakterlerini parlamentolarda da aynen buluruz; düşüncelerdeki basitlik, çabuk hiddetlenme, telkine yeteneklilik, duygularda aşırılık, önderlerin güçlü nüfuzu.’’
* ‘’Kitle, çobanından vazgeçemeyen bir sürüdür.’’
* ‘’Vatandaşların artan kayıtsızlığı ve acizliği ile hükümetlerin rolü daha fazla büyümeye başlar.’’
* ‘’Bugünkü kitle oluşumlarında insanların zihniyetleri aşağı seviyededir.’’
* ‘’İddia ve tekrar, hayatta yarışabilmek için en güçlü araçlardır. Bununla beraber iddianın gerçek bir etki meydana getirmesi için mümkün olduğu kadar aynı kelimelerle tekrar edilmesi gerekir. Napolyon ‘biricik ciddi söz sanatı tekrardır’ demiştir. İddia olunan şey tekrar edilmek suretiyle sonunda kanıtlanmış bir gerçek gibi kabul edilebilecek kadar ruhlara yerleşir.’’
* ‘’Seçmenler düşüncelerinin ve gururlarının beğenildiğini ve okşanıldığını görmek isterler. Aday olan kimse seçmenlerini pek fazla övmeli ve en olmayacak şeyleri vadetmekten çekinmemelidir. Rakip adaya gelince, onun en rezil bir kimse olduğunu, birçok cinayetler işlediğini, herkesçe bilindiğini, iddia, tekrar ve sirayet yollarıyla ortaya koyarak seçmenler karşısında itibarını kırmalıdır. Burada ispata ve delile benzer bir şey aramaya da gerek kalmaz. Eğer rakip olan aday kitle psikolojisini iyi bilmiyorsa, kendisine karşı kullanılan iftiralara, o iftiralar oranında sözler sarf edeceği yerde birtakım ispatlarla karşılamaya kalkarsa, o andan itibaren kazanma şansını kaybetmiş olur.’’
* ‘’Napolyon, devlet şurasında şu konuşmayı yapıyordu: ‘Vende Savaşı'nı kendimi Katolik göstererek kazandım, daha sonra kendimi Müslüman göstererek Mısır’a yerleştim, Papa'nın nüfuzunu yaymaya taraftar biri gibi göstererek de İtalya'da papazları elde ettim. Eğer Yahudi bir kavme hükmetseydim Süleyman’ın mabedini yeniden inşa ederdim.’ ''
* ''Büyük liderler bunun farkında olsalar da olmasalar da genelde insan psikolojisini en iyi bilen ve yönlendiren kişilerdir.''
Ve koca kitap şöyle bitiyor: ‘’Bir ideal etrafında toplanarak uygarlık oluşturmak ve ideal gücünü yitirince çözülüp dağılmak; işte bir milletin hayat seyri bundan ibarettir.’’ Bu sözün üzerinde derin derin düşünülmesi gerekiyor.
Sonuç
Sonuç olarak Gustave Le Bon'un kitabı ''Kitleler Psikolojisi'', günümüze anlamak için zihnimize projektör tutuyor. Ancak bu kitap, Floransalı siyasetçi ve yazar Niccolo Machiavelli tarafından yazılmış politika hakkında bilimsel bir inceleme olan ’’Prens’’ (Can Yayınları, 2010) adlı kitap ile beraber okunması gerekiyor.
İngiliz yazar Alain de Botton, ''Statü Endişesi'' (Sel Yayıncılık, 2005) adlı kitabında da Le Bon’u desteklercesine şöyle diyor: ''Gelişmemiş kültürlerde, oturmamış kişiliklerde insanlar, kendilerini hor gören, hâkir gören kişilerin dikkatini çekmek için daha çok çaba harcarlar.''
Gustave Le Bon, Machiavelli ve Alain de Botton Merih gezegeninde yaşayan bir kavmi anlatıyor. Bunların ve anlattıklarının, bizim coğrafyamızla ve bizim kültürümüzle heç mi heç bir ilgisi bulunmuyor!
Arz ederim.
Osman AYDOĞAN
Yorumlar -
Yorum Yaz