• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi17
Bugün Toplam1258
Toplam Ziyaret3203582

Epiktetos


Epiktetos

03 Ekim 2020

Epiktetos, MS 55 ve135 arasında yaşadığı bilinen stoacı bir filozoftur.. Phrygia (Frigya) Hierapolis’te (Şimdiki Pamukkale yakınları) köle olarak doğduğu rivayet dilir. Kuzeybatı Yunanistan'daki Nicopolis'e sürülene kadar Antik Roma'da yaşar. Hhayatının büyük bölümü Nicopolis'de geçti ve orada da öldü. Asıl adı bilinmiyor. Epiktetos adı lakabıdır. Epiktetos; Yunanca “satın alınmış adam -köle - uşak” anlamına geliyor… MS 68 yılında İmparator Neron’un ölümünden bir süre sonra azat edilir…

Stoacılık

Stoacılar doğaya uygun yaşamayı felsefi olarak benimserler, mutluluğun dış koşullara bağlı olmadığına inanırlar ve dış etkilere karşı kayıtsız kalmayı önerirler. Stoacılara göre; özgür insan başkalarına ve dış etkilere kayıtsız kalmasını bilen insandır. Stoacılar erdem ile mutluluğun temeli olarak arzu, tutku heyecan ve duygulardan kurtulmayı kabul ederler. Stoacılara göre tek insanla evren arasında bir fark olmadığı gibi, "ruh" ile "madde" arasında da bir fark yoktu.

Stoacılığın Kurucusu Zenon’dur. (M.Ö. 335-263) Zenon, mutluluğun; eylemlerin ve ruhun özgürlüğünde aranması ve gerçek kişiliklerimiz için yalnızca zaruri olanı istemenin gerektiğini ifade eder. Zenon’a göre zaman hariç hiçbir şeye karşı güçsüz değilizdir.

Fenike kökenli ve Kıbrıslı bir Yahudi olan Zenon, bir süre akademide bir öğrenci olarak çalıştıktan sonra akademiden ayrılır ve kendi okulunu kurar. Bir binada ders verecek gücü olmadığı için, derslerini bir çatı ya da sundurma gölgesi altında verir. Okulunun adı olan stoacılık da, Yunanca (çatı) anlamına gelen “ stoa “ sözcüğünden bu nedenle türetilmiştir.

Epiktetos’un düşünceleri

Epiktetos ardında yazılı bir eser bırakmaz. Ancak Nicopolis’teki okulundan bir öğrenci olan Flavius Arrianus, Epiktetos’un ders anlatımlarını ve konuşmalarını yazıya dökerek bunları sekiz kitap halinde derler. Ancak bu sekiz kitaptan geriye sadece dört tanesi kalır. Flavius Arrianus aynı zamanda Epiktetos’un öğretilerinden oluşan ‘’Encheiridion’’ adında küçük bir el kitabı da hazırlar…

Günümüzde ülkemizde Epiktetos'u anlatan en iyi kitap ''Epiktetos, Düşünceler ve Sohbetler'' (Kaknüs Yayınları, 1999) isimli kitaptır. Ayrıca Arrianus hazırladığı Epiktetos’un öğretilerinden oluşan ‘’Encheiridion’’ adında küçük bir el kitabı da ülkemizde yayınlanmıştır: ‘’El Kitabı Enchiridion’’ (Lotus yayınları, 2020)

Epiktetos’a göre, Tanrı herkese mutlu olma aracını bahşetmiştir. Ancak bunun için insanın sarsılmaz bir karaktere sahip olması ve kendine hâkimiyet gerektirmektedir. Kendine hakimiyet de iki ana kısımdan oluşur: Gerçeklik karşısında kendi tutumunuzu kontrol etmek ve duyularınızı kontrol etmek.

Stoacılar mutluluğu, hayatta her ne olursa olsun ‘’kabul etme’’ bilgeliğini benimseyerek ararlar… Sokrates’in, ölümünü cesaret, metanet ve vakarla karşılamasından yüzyıllar sonra Epiktetos şöyle söyler: “Ölümden kaçamam, ama ölüm korkusundan kaçabilirim.” Bütün olayları kontrol edemezsiniz, ancak olanlara karşı tutumunuzu kontrol edebilirsiniz. Korkularınızı kontrol etmek, irade sayesinde mümkündür. 

Epiktetos ahlak konusunun üzerinde eski Stoacılardan daha çok durur. Fikirlerini tekrar tekrar Socrates'e atfederek amacımızın kendi hayatlarımızın efendisi olmak olduğunu savunur.

Kısaca Epiktetos’un felsefesinin ana hatları kısaca şöyledir: Tanrı’ya güvenmek, vicdanın sesini dinlemek ve insanların kardeşçe yaşamaları… Epiktetos’a göre insan, iradeden bağımsız olan iyi ya da kötü hiçbir şey bulunmadığını öğrenmeli ve olayları öngörmeye veya yönlendirmeye kalkışmayıp sadece onları anlama çabası göstermelidir. Epiktetos’a göre insana kendisinden başka birisi zarar vermez. Ona göre insanlar akıllı yanlarıyla Tanrı’nın çocuklarıdırlar ve kendilerinde tanrısal ögeler taşırlar.

Epiktetos, yine felsefe öğreniminde ilerlemek için bilgiç geçinmekten sakınılmasını gerektiğini ileri sürer. Çünkü ona göre, bazı kimselerin gözünde önemli bir kişiymiş gibi görünmek, kişinin kendinden şüphe etmesini de beraberinde getirir. Kişinin hem kendine hem de dış eşyaya iradesini uydurması kolay değildir. Bunlardan birine bağlanmak ötekini itmek zorundadır.

Ona göre her birimizin gerçek efendisi; istediğimizi bize veren ve istemediğimizi yolumuzdan uzaklaştırandır. Öyleyse özgür olmak isteyen her insan ne başkalarının elinde olan şeyleri istemeli, ne de onlardan kaçınmalıdır. Kişi bunu yapmazsa zorunlu olarak esirdir.

Epiktetos’un sözleri:

* Kader önünde sonunda öyle veya böyle günahlarımızın bedelini önümüze koyar. Görünen ya da görünmeyen zaman içinde herkes günahlarının bedelini öder. Bunu bilen adam kimseye kızmaz, gücenmez, kimseyi aşağılamaz, kimsenin arkasından konuşmaz, kimseyi itham etmez, kimseden nefret etmez, kimseye kin tutmaz. Bunu bilen adam karşılaştığı aksiliklere şaşmaz. Önüne çıkan maddi-manevi engellerin kendi günahlarından başka bir şey olmadığını bilir.

* İnsanları asıl üzen “şeyler” değildir, o şeyler hakkındaki fikirleridir. Örneğin, ölüm hiç de korkunç bir şey değildir, öyle olsa Sokrates’e bile korkunç gelirdi; korkunç olan daha çok ölümün korkunç olduğu fikridir. Öyleyse, ne zaman hüsrana uğramış, kızgın, üzgün veya kederli hissedersek hissedelim, başkalarını suçlamayalım, sadece kendimizi, daha doğrusu kendi fikirlerimizi suçlayalım. Kendi dertleri için başkalarını suçlamak, felsefi anlamda cahil olan kişinin davranışıdır. Öğrenmeye başlayan kimse, kendini suçlar. Eğitimli kimseler ne başkalarını ne de kendini suçlar.

* Arzularını ve tutkularını ortadan kaldır. Artık senin için hiçbir zalim kalmaz.

* Yarın bambaşka bir insan olacağım diyorsun. Niye bugünden başlamıyorsun?

* Bir insanın bildiğini zannettiği bir şeyi öğrenmesi imkânsızdır.

* Başkalarına ait bir şeye göz koyup haset ediyorsanız, unutmayınız ki elinizdekini de yitiriyorsunuz demektir.!

* Kendinin efendisi olmayan hiç kimse özgür değildir.

* İnsanları tedirgin eden, olan biten değil, olan bitenle ilgili inandıkları.

* Kimseyi övmeyen, kimseyi kötülemeyen, kimseden yakınmayan, kimseyi suçlamayan olgun insandır.

* Gücünü aşan rolü üzerinde alırsan, bu rolü, iyi oynamadığın gibi yapabileceğin rolü de terk etmiş olursun.

* Gerçek anlamda aydınlanmış kişiler, hiçbir zaman başkalarına öykünmez. Bunun yerine onlar kendilerinin önceki halini aşmaya çalışırlar. Başkalarıyla yarışma, kendinle yarış.

* Sen de güneş gibi ol, beklenilen iyiliği istenilmeden yap.

* Zaman en değerli varlığındır ve asla geri dönmez.

* Nöbetçiler yanlarına sokulanlara parolayı sorar. Sende öyle yap, hayaline gelen her şeye parolayı sor. Hiç baskına uğramazsın.

* Sahip olmadığı şeylere üzülmeyen, sahip olduklarına sevinen insan, akıllı bir insandır..!

* Olaylar önemli değildir; onları algılayışımız önemlidir.

* Yarınlar düşlerinin güzelliğine inananlarındır.

* Mutluluk ile arzu birlikte olamazlar.

* Hayatında olup biten şeylerin, dilediğin şekilde olmasını isteme: nasıl oluyorlarsa, öyle olmalarını iste. Böylece her zaman mutlu olursun.

* Felsefede, politikada, edebiyatta ya da herhangi bir sanatta olağanüstü olan tüm insanlar, melankoliktir.

* Bana "Ben sana zarar verebilirim, tekme atabilirim" dersen, bil ki insana değil, eşek ve ata uygun bir özellikle övünüyorsun.

Epiktetos bütün felsefeyi şu cümleyle özetler: ''Felsefeyle uğraşıyorum, deme; kendimle uğraşıyorum de''

Mutlu olmak için Epiktetos’un fikirlerini ve sözlerini içselleştirmek gerekir diye düşünüyorum…

Sizlere, pırıl pırıl, mutlu, musmutlu güzel bir Pazar günü diliyorum…

Osman AYDOĞAN



Yorumlar - Yorum Yaz