Köle
İngiliz filozof ve iktisatçı John Stuart Mill (1806-1873)’in ‘’On Liberty and Subjection of Women’’ (Özgürlük Üzerine ve Kadınların Bağımlılığı) isimli henüz Türkçeye çevrilmeyen çok güzel bir kitabı var.
Mill bu kitabında kadınlarla köleleri karşılaştırıp kadınların aslında kölelerden daha köle olduklarını, çünkü kölelik kurumu güce, şiddete dayanırken; kadının ruhunun köle edildiğini; eğitimle, sistemin içselleştirilmesiyle kadının hayattaki tek amacının kendini bir erkeğe beğendirmek, cinsel yönden çekici olmak haline getirildiğini söylüyor. Mill ayrıca kitabında üstelik kadın kölelerin sahipleriyle seks yapmak zorunda olmadıklarını ama aynı şeyin evli kadınlar için gerekli olduğunu ve bunun bir kadın için ne kadar aşağılayıcı, ne kadar zor katlanılır bir şey olduğunu belirtiyor.
Geçen yüzyılı büyük ölçüde etkilemiş olan bu ünlü İngiliz düşünürün 1863’lerde insan zevkleriyle insan mutluluğunun dereceleri üstüne yazdığı ilginç bir kitap daha var. Orada, zevkler hiyerarşisi içinde, bir bilim adamıyla bir sanatçının tattığı doyumun, sofra doyumundan çok daha ötelerde ve yücelerde olduğunu söyler ve insana layık, gerçek zevkin de bu olduğunu belirterek şöyle der:
''Keyifsiz bir Sokrates olmak, mutlu bir salak olmaktan çok daha iyidir.''
Günümüzde Doğu’yla Batı arasında arafta kalmış olan kimileri vardır ki hâlâ yirmi birinci yüzyılın başında dahi bu evreye varamamıştır.
Osman AYDOĞAN