Hammer, Rückert, Lessing ve diğerleri
06 Ağustos 2018
Alman Edebiyatının Doğu ile ilgilenmesi öncelikle Haçlı Seferleri ile olur. İspanya’da kurulan Endülüs Emevi Devleti ve İbn-i Rüşt, İbn-i Sina ve Osmanlı İmparatorluğunun yükselişi Alman edebiyatçılarının Doğu’ya yönelmesine ve Doğu Edebiyatından etkilenmesine yol açar.
Ünlü Alman şairi Heinrich Heine'nin ünlü Fars şairi Firdevsî üzerine yazdığı şiirini geçen sene ve Goethe’yi ve ünlü eseri ‘’Batı – Doğu Divânı’’’nı ise dünkü yazımda anlatmıştım. Alman Edebiyatında Doğu etkisi altında kalan sadece Heinrich Heine ve Johann Wolfgang von Goethe değildi. Bugün de Doğu’dan etkilenen Hammer Purgstall ve diğerlerini anlatacağım. Alman müziğine Doğu'nun ve Türk kültürünün etkisini de gelecek yazımda kaleme alacağım.
Hammer Purgstall
Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi Goethe, ‘’Batı - Doğu Dîvânı’nı, 1814 yılında -altmış beş yaşındayken- Avusturyalı Tarihçi Hammer Purgstall’ın 1812 yılında yaptığı ‘’Hafız Divanı’’ çevirisini okuduktan sonra yazar.
Avusturyalı Tarihçi Hammer Purgstall (1774-1856) bir diplomat, bir tarihçi ve bir tercümandır. Tarihçiler arasında ‘’Hammer’’ diye bilinir. Hammer, ‘’Binbir Gece Masalları’’nı, Evliya Çelebi’nin ‘’Seyahatnamesi’ ve ve Katip Çelebi'nin ''Cihannüma''sının bazı bölümlerini ve ‘’Hafız’'ın ‘’Divan’’ını Almancaya çevirir. Bahsettiğim gibi Hafız’ın bu ‘’Divan’’ı, Goethe’nin ’’West–östlicher Divan’’ına ilham verir. Hammer, ‘’Hammer Tarihi’’ olarak bilinen 10 ciltlik yapıtını ‘’Geschichte des osmanischen Reiches'’i (Osmanlı İmparatorluğu Tarihi) adıyla 1827-1832 yıllarında yayınlar.
Hammer’in Oryantalizm hakkındaki görüşleri ise kısaca şöyledir: “Bizim heyecanlı çalışmalarımızın ışığı doğudan yükselmiştir.’’
Hammer, Türkçe, Arapça ve Farsçanın yanı sıra İtalyanca, Fransızca, Yunanca ve Latince dillerine de hâkimdir. Hammer, Batılıların Türklere ve İslam’a duyduğu önyargıya verdiği tepki sebebiyle adını zaman zaman "Yusuf Hammer" olarak değiştirir ve bazen de imzasını bu adla atar.
Hammer, ölmeden önce mezar taşını hazırlatır. Hammer, vefat ettiğinde vasiyeti üzerine, Hristiyan olmasına rağmen İslami usullere göre defnedilir. Hammer’in alaturka usullerle yapılmış olan kabri halen Viyana’nın kuzeyindeki Klosterneuburg semtindeki Ölosternburg mezarlığında bulunmaktadır. Ve Hammer’in mezar taşında Kur'an ayetlerinin yanı sıra Arapça, Farsça ve Türkçe beyitler yazılıdır. Bu yazılardan birisi de şu kitabedir: "Hüve'l bâkî, rahman olan Allah’ın merhametine sığınan üç dilin mütercimi Yûsuf Hammer."
Hammer'in mezarının fotoğraflarını yazımın sonunda veriyorum.
Friedrich Rückert
Hammer’in, şair, Doğu bilimci ve filozof olan bir Alman öğrencisi var: Friedrich Rückert (1788-1866). Rückert, Osmanlı tarihçisi Hammer Purgstall’den Arapça, Farsça ve Türkçe öğrendikten sonra Doğu dili ve edebiyatı ile ilgilenir. Üstün bir dil öğrenme yeteneğine sahip olan Rückert’in bildiği diller arasında başlıca modern Batı dillerinden başka Rusça ve diğer Slav dilleri, Grekçe, Latince, Sanskritçe, Türkçe, Arapça, Farsça, İbrânîce, Süryânîce, Ermenice, Kürtçe, Peştuca, Hindustânî, Prakritçe, Palice, Malayca, Tamilce, Kıptîce ve Fince gibi hemen her aileden diller bulunur.
Rückert, doğunun klasik şairlerinden Sadi, Hafız, Cami ve Mevlâna’dan çeviriler yapar. Rückert, özellikle Mevlâna’ya büyük hayranlık duyar ve çalışmalarını Mevlâna üzerine yoğunlaştırır. Rückert, Mevlâna için övgü gazelleri yazar hem de gazeli şiirlerinde özgün “vezin” ölçüsüne göre tam olarak Almanca kullanarak. Bir nevi Rückert, Mevlâna’yı kendi dilinde tekrarlar. Rückert, Mevlâna’nın ‘’Dîvân-ı Kebîr’’inden yaptığı yeniden şiirleştirmeler (tekrarı) orijinallerinin ruhunu mükemmel bir şekilde yansıtır. Rückert, 1822 yılında yazdığı ‘’Oestliche Rosen’’ (Nabu Press, 2012) adlı eserinde Mevlânâ’nın kırk dört gazelini Alman edebiyatına kazandırır. Rückert, Mevlâna’yı Almancaya kazandıran kişidir.
Rückert’İn Mevlâna’ya ait şiirlerinden oluşan eseri onun ‘’Gesammelte Poetische Werke in 12 Bänden’’ adlı eserinde toplanır. (Hansebooks, 2016)
Rückert, Mevlâna’ya ''Die Versen von Rückert an Mewlana'' (Rückert"in Mevlâna"ya atfen yazdığı beyitler) başlığı altında 17 gazel atfeder. Bu gazellerin küçük bir kısmı şu şekildedir:
‘’Dschelaleddin nennt sich das Licht im Ost
Dessen Widerschein euch zeiget mein Gedicht.
O Mewlana! am Morgen wacht ich mit dir und sah;
Mein Auge statt voll Tränen, voll himmelsweine nur.
Mewlana Dschelaleddin! dein Mund hat mich dies Wort gelehrt:
Irre geht das Herz hier. Wann es will zum Freund allein nicht geht.
Ah Dschelaleddin! zerflossen ist dein Geist in dieses Meer,
Du bist selbst Geheimnisweihe, bist Eingeweihter nicht.’’
Dschelaleddin! Das Herz ist Schacht und Münzhaus,
Gedignes Gold ausprägst du mir im Herzen.
Ein Gottesmann ist tief verhüllt. Du bist
Ein Gottesmann, Dschelaleddin im Ost.
(Şarkın ışığı olarak tanınıyor Celâleddin
Benim şiirim onun bir suretini yansıtıyor.
Sabah seninle uyandım, ey Mevlâna
Gözlerimin yaş yerine gök şarabıyla dolduğunu gördüm.
Mevlâna Celâleddin! Senin ağzın öğretti bana bu kelimeyi,
Kalbim yanılıyor. Ne zaman dostuna yalnız gitmek isterse olmuyor.
Âh Celâleddin! Senin ruhun bu denize akmış.
Sen sırdaşsın, sır veren değilsin.
Kalbim, maden ocağı ve darphanedir,
Kalbime altınlar işledin, ey Celâleddin!
Bir tanrı adamı derinliklerde gizlidir; sen
Bir tanrı adamısın, Doğu"da, ey Celâleddin!)
Görüldüğü gibi Rückert, Mevlâna’yı Doğuda bir ışık (Licht im Osten) olarak tanımlar ve kendi şiirlerini de onun bir yansıması (Dessen Wiederschein euch zeiget mein Gedicht) olarak görür.
Rückert, Mevlâna’nın düşüncelerini nerdeyse birebir kendi dilinde dizelere döker. Rückert, ‘’Deschelaleddin"s Gedicht: Meiner Seele Morgenlicht’’ (Celâleddin’in Şiiri: Ruhumun şafağı) başlığı ile şu şiiri yazar: (Küçük bir kısmı)
"Brahman, Christ und Muselmann bin ich,
Du bist meine Zuversicht, sei nicht fern, o sei nicht fern!
In Pagoden, in Moscheen und in Kirchen, mein Atlar
Ist allein dein Angesicht; sei nicht fern, o sei nicht fern!‘‘
(Mecusi, Brahman, Hristiyan ve Müslümanım,
Sen de benim güvencemsin, gel uzaklaşma gel uzaklaşma!
Hint tapınaklarında, Camilerde ve Kilisede benim yöneldiğim,
Sadece senin yüzündür, gel uzaklaşma, gel uzaklaşma!)
Rückert, her üç dine olan yakınlığını şöyle anlatır:
‘’Ich war im Garten, als das Paar darinnen war,
Und als hinein die Schlange kroch, ich liebe lang.
Als Pharao verschlungen ward vom rothen Meer,
Hielt ich die Hände Mosis hoch, ich liebe lang.
Mit Noe in der Arch’, im Brunnen mit Joseph,
Im Himmel war ich mit Henoch, ich liebe lang.
Als Mohammed durch alle Höh’n der Himmel fuhr,
Fand er im siebenten mich hoch, ich liebe lang.’’
(Ben de cennette idim, o çift oradayken,
Yılan oraya sızmıştı ya, o zaman; Sevgim yücedir benim!
Firavun kızıl denize gömüldüğünde,
Musa’nın ellerini havaya ben kaldırdım; Sevgim yücedir benim!
Gemide Nuh ile, çeşmede Yusuf ile
Gökyüzünde İsa ile birlikteydim. Sevgim yücedir benim!
Muhammed gökyüzünün katlarını dolaştığında,
Yedinci katta beni buldu, Sevgim yücedir benim!)
Gotthold Ephraim Lessing
Alman dünyasında Doğu edebiyatı ile ilgi ilk olarak Aydınlanma Çağı'nın önde gelen temsilcilerinden olan Alman yazar, filozof, gazeteci ve Alman Edebiyatının ilk önemli eleştirmeni Gotthold Ephraim Lessing (1729-1781) ile başlar. Lessing’in ''Nathan der Weise'' (Reclams Universal-Bibliothek Band 7, 2000) (''Bilge Nathan'', Elips Kitap, 2010) adlı eseri Lessing'in 1779 tarihli dini hoşgörü için hararetli savunmayı içeren bir oyunudur. Lessing, eserinde mekân olarak üç ilahi dinin (İslamiyet, Musevilik, Hristiyanlık) kesiştiği nokta olan Kudüs’ü seçer, zaman olarak da Haçlı Seferleri’nin yaşandığı dönemi ele alır. Aynı zamanda esere de adını veren hikâye kahramanı Nathan varlıklı bir Yahudi tüccardır. Lessing’in eserinin merkezine Sultan Selahattin’i alır. Lessing’in eserinde; tek tanrılı dünya dinleri kısmen farklılıklar taşısalar da tek tanrılı dinlerin esasta insanları Tanrı’ya ideal bir kul olmayı hedeflediği ve düşmanlığı değil kardeşliği simgelediği mesajını verir.
Christoph Martin Wieland
Almanya’da klasisizm ve romantizm akımlarının öncüsü sayılan, şair, çevirmen ve Aydınlanma Döneminden bir yayımcı olan Christoph Martin Wieland (1773-1813) da masallarında Doğu motiflerine yer verir. Wieland, “Cinistan” (Dschinnistan) adını taşıyan 19 adet öyküler koleksiyonunda zarif peri ve hayalet masallarına yer verir. Bu masallarda da Wieland, Doğu motiflerini kullanarak Eski Mısır ve Türk masallarından alıntılar yapar. ‘’Cinistan’’da geçen cin figürü de ‘’Binbir Gece Masalları’’nda sıklıkla karşılaştığımız bir figürdür. Christoph Martin Wieland, aynı zamanda Johann Gottfried Herder, Johann Wolfgang von Goethe ve Friedrich Schiller'den oluşan Klassizmin ‘’Dört Beyni’'nin en yaşlısıdır.
Novalis
Erken Alman romantizminin söz ustası, filozofu Novalis (1772-1801)’in, (Gerçek adı "Georg Philipp Friedrich Freiherr von Hardenberg") “Heinrich von Ofterdingen” (Doğu Batı Yayınları, 2014) adlı romanında Şark’ı “Şiirin ve Romantizmin Ülkesi” olarak tanımlar.
Diğerleri
Alman edebiyatında Doğu’ya öykünen edebiyatçılar bu adlarla sınırlı değildir. Wilhelm von Humbold, Friedrich Schlegel, August Wilhelm Schlegel ve Graf von Platen gibi edebiyatçılar Doğu’nun büyülü atmosferinden etkilenerek Doğu’yu bütün dinlerin, dillerin, şiirin ve romantizmin ülkesi olarak telakki ederler.
Hazin olan!
Ne hazin değil mi? Zamanın ünlü Alman edebiyatçıları Şark'a öykünürken, Şark'ı ‘’şiirin ve romantizmin ülkesi’’ olarak anarlarken, şimdi ise Şark ‘’Despotizmin, bağnazlığın, sefaletin ve savaşların ülkesi’’ olarak tanımlanmaktadır. Ne olmuştu da Şark bu hallere düşmüştür? Düşünenlerin, sosyologların, psikologların, tarihçilerin ve siyasilerin üzerinde düşünmesi gereken bir konudur.
Arz ederim.
Osman AYDOĞAN
Hammer’im alaturka usullerle yapılmış olan, Viyana’nın kuzeyindeki Klosterneuburg semtindeki Ölosternburg mezarlığında bulunan kabri:
Hammer’im mezarını anlatan altı dakikalık Almanca video:
https://www.youtube.com/watch?v=GDaJ7DLwBPk