Mayerling Faciası
30 Mart 2021
‘’Mayerling Faciası’’, Avusturya - Macaristan imparatoru Franz Joseph ve İmparatoriçe Bavyeralı Elizabeth (Sisi)’nin tek oğulları ve İmparatorluk tahtının tek veliahttı olan Prens Rudolf ve sevgilisi 17 yaşındaki Barones Maria Vetsera`nın, 30 Ocak 1889 tarihinde, Viyana’nın yaklaşık 40 Km. kuzeybatısında bulunan Mayerling Köşkünde ölü olarak bulunmaları olayıdır.
Facianın sebebi olarak intihar, cinayet ve daha birçok sebep gösterilir. Ancak bugüne kadar, 2016 yılında ortaya çıkan ve doğruluğu şüpheli bir mektup hariç facianın neden ve nasıl olduğu hakkında kesin bir bilgi ve bulgu bulunamaz. Resmi açıklamada âşıkların birlikte intihar ettikleri duyurulur. Ancak olaydan sonra bütün deliller ve belgeler ortadan kaybolur. Bu nedenle de bu açıklamaya da şüpheyle yaklaşılır…
Mayerling Faciası diye bilinen bu olay basit bir olay değildir. Özellikle Avusturya’da bu konu üzerine yazılmış neredeyse onlarca eser kitap, yüzlerce makale ve araştırma vardır. Bunun nedeni sadece olayda ölen kişinin İmparatorluk veliahttı bir prens olması değildir. Bundan daha vahim olan Avusturya - Macaristan imparatoru Franz Joseph’in ailesinin hazin hikâyesidir.
Bu faciada isimleri geçen; Avusturya - Macaristan imparatoru Franz Joseph, Franz Joseph’in kardeşleri I. Maximilian ve Karl Ludwig, Franz Joseph’in yeğeni Franz Ferdinand, Franz Joseph’in karısı İmparatoriçe Bavyeralı Elizabeth (Sisi), Franz Joseph’in ve Sisi’nin oğulları Veliaht Prens Rudolf ve Rudolf’un sevgili Barones Maria Vetsera sıradan kişiler değildir. Bu facianın bir ucu da Türkiye’ye, İstanbul’a ve İzmir’e ve günümüze kadar ulaşır. Ve dram sadece bu intihar veya cinayetle sınırlı kalmaz. Bu faciada İmparator Franz Joseph hariç yukarıda adlarını verdiğim hiç kimse eceliyle ölmez...
Mayerling Faciası’nı yazımın sonunda ayrıntılarıyla anlatmak üzere önce bu faciada adı geçen, isimlerini verdiğim kişileri ve onların feci akıbetlerini anlatmak istiyorum.
Önce Mayerling Faciası’nda Avusturya tarafında adı geçen İmparatorluk ailesi. Bu aileden yazımın konusu olan Veliaht Prens Rudolf’u en son anlatacağım…
Franz Joseph
Franz Joseph (1830 - 1916), Avusturya-Macaristan İmparatoru II. Franz'ın küçük oğlu olan Arşidük Franz Karl'ın (1802-1878) büyük oğludur. 1848'de Fransa'da patlak veren devrim, Avusturya-Macaristan'ı da etkileyince, tahttan çekilen amcası I. Ferdinand'ın yerine 18 yaşında imparator ilan edilir. Avusturya-Macaristan'ın 1848-1916 yılları arasında en uzun hüküm süren imparatorudur. Franz Joseph, Genelkurmay Başkanı Kont Franz Conrad von Hötzendorf'un ısrarla Sırbistan veya İtalya'ya savaş açılmasını istemesine karşın barış politikasını 1908-1914 yılları arasında da sürdürmeyi başarır. Ancak Franz Joseph, 28 Haziran 1914'te yeğeni veliaht Prens Arşidük Franz Ferdinand ve eşi Sophie ile beraber Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesine üzerine çaresiz kalıp Dışişleri Bakanı Kont Leopold Berchtold'un da etkisiyle, Sırbistan'a ağır bir ültimatom verir. Bu olay da I. Dünya Savaşı'nın çıkmasına neden olur. Savaş sırasında ölen Franz Joseph'in yerine küçük yeğeni Arşidük Karl geçer.
I. Maximilian
Ferdinand Maximilian Joseph (I. Maximilian), (6 Temmuz 1832 – 19 Haziran 1867) Avusturya İmparatorluk ailesinden Franz Joseph’in kardeşidir. Fransa İmparatoru III. Napolyon'un ve bir grup Meksikalı monarşi yanlısının desteği ile 10 Nisan 1864'te Meksika İmparatoru ilan edilir. ABD başta olmak üzere pek çok devlet hükümdarlığını kabul etmez. Başlarında Benito Juárez olan Cumhuriyetçiler tarafından yakalanıp Santiago de Querétaro'da 1867 yılında kurşuna dizilerek öldürülür... Alman gazeteci, yazar ve tarihçi olan Sigrid Faltin’in ‘’La Paloma’’ şarkısını anlattığı belgeselde Meksika İmparatoru I. Maximilian’ın idam edilmeden önce en son isteğinin, La Paloma şarkısını dinlemek olduğunu rivayet eder... Bu sayfalarda daha önce ‘’La Paloma’’ başlıklı yazımda I. Maximilian’ı ve bu olayı anlatmıştım...
Karl Ludwig ve Franz Ferdinand
Girişe bahsettiğim gibi Franz Joseph’in tek oğlu olan Prens Rudolf, sevgilisi ile beraber ölünce yeni taht varisi Franz Joseph'in kardeşi Karl Ludwig olur. Karl Ludwig de Prens Rudolf'ün ölümünden kısa bir süre sonra tifo nedeniyle hayatını kaybeder. Bu sefer de imparatorluğun yeni veliahttı İmparator Franz Joseph’in yeğeni Franz Ferdinand olur. Franz Ferdinand da bir Sırp milliyetçisi tarafından eşi Sophie ile beraber Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da 28 Haziran 1914 tarihinde öldürülür… Bu cinayet de I. Dünya Savaşının başlamasına vesile olur.
Bavyeralı Elisabeth
Elisabeth, Bavyera dükü Maximilian Joseph'in kızıdır. Tarih sayfalarında Sisi olarak bilinir. 1837 yılında Münih'de doğar. 1853 yılında o zaman 23 yaşında olan kuzeni Franz Joseph'le karşılaşır. Franz Joseph, 15 yaşındaki Elisabeth'e âşık olur ve 1854 yılında evlenirler… Arka arkaya çocukları olur: Bebekken vefat eden Arşidüşes Sophie (1855-1857), Arşidüşes Gisela (1856-1932), Veliaht Prens Arşidük Rudolf (yazımın konusu olan Prens) (1858-1889) ve Arşidüşes Maria Valeria (1868-1924) Sisi’nin çocuklarıdır.
Ancak Sisi, eşi sert mizaçlı Franz Joseph nedeniyle mutsuzdur. Veliaht Prens Rudolf'un Ocak 1889'da sevgilisiyle intihar etmesini Sisi eşi Franz Joseph'in bu tutumu yüzünden olduğunu düşünür. Viyana'nın her köşesinde bu mutsuz imparatoriçenin resimleri vardır. Hofburg Sarayı'nda kendisine ait şu anda sergilenen 6 tane oda vardır.
Sissi, Eylül 1898'de bir İsviçre ziyareti yaparken Cenevre'de İtalyan bir anarşist tarafından bıçaklanarak öldürülür... Bu mutsuz İmparatoriçe Sisi için ‘’Sissi’’ adında bir film yapılır. Filmde Sisi’yi Romy Schneider canlandırır... (İzlemenizi öneririm)
Ayrıca Bavyeralı Elisabeth (Sisi)’ın kuzeni olan Bavyera Kralı II. Ludwig ile olan platonik bir aşk ile dostluk arasında gidip gelen bir ilişkisi vardır… Yine bu sayfalarda Bavyera Kralı Ludwig’i anlatırken de bu ilişkiyi kısaca anlatmıştım...
Sanırım yazımın başında belirttiğim bu facianın Türkiye’ye, İstanbul’a ve İzmir’e ve günümüze kadar ulaşan ilişkisini bekliyorsunuz. O zaman gelelim bu ilişkiyi ve Mayerling köşkünde Prens Rudolf ile beraber ölü olarak bulunan Barones Maria Vetsera’ya…
Barones Maria Vetsera
Barones Maria Vetsera için 19. yüzyıldaki İzmir’e, oradan İstanbul’a gitmemiz ve orada Galata Bankerlerinden birisi olan Baltazzi ailesini anlatmam gerekiyor...
Baltazzi ailesi
Baltazzi ailesi, aslen Venedikli bir ailedir… Aile, Osmanlılar'ın Akdeniz’deki Vededik hâkimiyetine son vermeleri üzerine 1746 yılında Venedik’ten göç ederek İzmir’e yerleşir… Aile fertlerine ait en eski Venedik pasaportu 9 Aralık 1746 tarihini taşıyan ve Venedik’ten İzmir’e yerleşen Marino Baltazzi’ye ait pasaporttur…
Aile, İzmir’de ticaretle başladıkları faaliyetlerine bankerlikle devam ederler. 19. yüzyıl mali tarihindeki önemli figürlerden birisi olurlar. Ailenin bir kısmı daha sonra İstanbul’a taşınır. Aile bireylerinden Emmanuel Baltazzi, Dersaadet Bankası’nı kuran iki bankerden birisidir. Emmanuel Baltazzi, İstanbul’daki bankerlik şirketini, Londra ve Marsilya şubelerinin başındaki oğullarıyla birlikte ölümüne kadar aktif olarak yönetir. Kardeşi Theodore Baltazzi, Osmanlı Bankası adlı bir banka kurmak için girişimde bulunur. Bu girişimi başlamadan sona erse de, 1860 yılındaki ölümüne kadar, hazineye en fazla borç veren bankerler arasında ilk sırada yer aldı. Emmanuel Baltazzi’nin oğlu Aristide de ailenin ikinci kuşak ve devrin de ünlü bankerlerinden olup çeşitli finans kurumlarının kuruluşunda öncü rol oynar. Emmanuel Baltazzi’nin diğer oğlu Sypridon Baltazzi de aile geleneğini sürdürerek, bankerlik yapar…
Venedik’in Avusturya ve Fransa arasında bölünmesinin ardından Baltazzi ailesi Avusturya tebaasına geçerler… Bu geçiş kapsamında da 19. yüzyıl İstanbul’unda Baltazzi ailesinden Teodor Baltazzi, bir İngiliz hanımla evlenerek Avusturya uyruğuna geçer.
Teodor Baltazzi ve İngiliz hanımın kızları olan Elen de, İstanbul’da Baron Vetsera ile evlenir ve kardeşleri ile birlikte Avusturya’ya yerleşirler. Elen Vetsera'nın bir kızı olur: Maria Vetsera. Maria Vetsera işte yazımın başında anlattığım ve yazımın konusu olan, Avusturya veliahttı Rudolf ile birbirlerine âşık olup da 30 Ocak 1889 tarihinde, Viyana’nın yaklaşık 40 Km. kuzeybatısında bulunan Mayerling Köşkünde ölü olarak bulunan Barones Maria Vetsera’dır…
Baltazzi ailesinin diğer üyeleri
Baltazzi ailesinin diğer üyeleri de sıradan kişiler değildir.
Baltazzi ailesinin Avusturya asıllı aile üyelerinden Georgias Baltazzi, yükseköğrenimini Atina’da tamamlar. 1902 yılında Yunanistan’da milletvekili seçilir. 1908-1922 yılları arasında Theotokis ve Geovaris kabinelerinde Dışişleri Bakanı olarak görev yapar. 1922 Eylül’ünde siyasi bir davaya adı karışır ve idam edilir…
Maria Vetsera’nın dördüncü kuşaktan kuzeni olan ve Baltazzi ailesinin günümüzde İzmir’de yaşayan aile üyelerinden, İzmir üzerine kitapları olan Alex Baltazzi, yakın zamanda 19 Eylül 2015 yılında İzmir’de vefat eder.
Baltazzi ailesi hakkında Nursel Manav’ın güzel bir kitabı var: ‘’Osmanlı Maliyesi ve Baltazziler’’ (Libra Yayınları, 2019) Nursel Manav, bu kitabında Baltazzi ailesini detaylıca anlatır.
Yazımın başında Mayerling faciasını ayrıntılı olarak anlatacağımı yazmıştım. Şeytan ayrıntıda gizlidir ya. Şimdi gelelim Mayerling Faciasının ayrıntısına…
Mayerling Faciası’nın ayrıntıları
Mayerling Faciası’nın ayrıntılarına girmeden önce Veliaht Prens Rudolf’u anlatmam gerekiyor…
Veliaht Prens Rudolf
Prens Rudolf, imparatorluk ailesinin tek veliahttı olması nedeniyle askerî eğitim dâhil iyi bir eğitim alır. Ancak Prens Rrudolf bunların yerine felsefe, edebiyat, tarih ve sanat dallarına ve avcılıkla ilgilidir. Bu konularda da zaman zaman babasıyla anlaşmazlıklar yaşar. Zaten baba imparator Franz Joseph de katı, aşırı sert mizaçlı birisidir.
Prens Rudolf, veliahtlığının gereği olarak 1881 yılında Belçika kralının kızı Prenses Stephanie ile evlendirilir. Elisabeth isimli bir kız çocukları olur. Ancak Prens Rudolf, bu zoraki evlilikten mutlu olmaz. Prens Rudolf, bir süre sonra tanıştığı Barones Maria Vetsera ile yasak bir aşk hayatı yaşamaya başlar.
Prens Rudolf, avcılığa merakı sayesinde Viyana’nın yaklaşık 40 Km. kuzeybatısında bulunan Mayerling bölgesindeki St. Laurance malikânesinin tamamını satın alarak burayı av köşkü haline getirir. Bu av köşkü prensin aynı zamanda Barones Maria Vetsera ile yaşadığı aşk evine dönüşür.
Bu yasak aşk imparatorluk ailesince bilinir. Ancak evli olan Prens Rudolf’un Katolik inancına göre boşanmasına izin verilmez. Prens Rudolf’un boşanma izin verilmediği gibi hanedan çevresi de Maria Vetsera'ya da levanten bir aileden olduğu için bu ilişkiye pekiyi bir gözle bakmaz.
Prens Rudolf, Maria Vetsera’yla evlenebilmek için, ret cevabı geleceğini bile bile eşinden boşanmak için Papa’dan izin ister… Doğal olarak cevap olumsuzdur.
Maria Vetsera İzmir Bornova’da Baltacı Köşkü’nde
Prens Rudolf ile Maria Vetsera’nın yaşadıkları yasak aşk, kısa sürede tüm Avrupa’da yayılır. Doğal olarak bu da zaten ilişkiden rahatsız olan muhafazakâr imparatorluk ailesini iyice huzursuz eder. Bu nedenle ailesi Barones Maria Vetsera’yı İzmir Bornova’daki akrabalarının yanına gönderirler. Ama bu sürgünden ne Maria Vetsera ne de Prens Rudolf mutlu değildirler...
Aşk sürgün mürgün dinlemez... Maria Vetsera, İzmir Bornova’da Baltacı Köşkü’nde geçirdiği birkaç ayın ardından ısrarlara rağmen yeniden Viyana’ya döner.
Maria Vetsera, Avusturya’ya döner dönmez, Maria ve Rudolf’un aşkları kaldığı yerden devam eder.
Ancak bu durum uzun sürmez...
Mayerling Faciası
Günlerden 30 Ocak 1889 günüdür. Prens Rudolf ve Maria Vetsera Mayerling Köşkünde geceyi beraber geçirmişlerdir. Prens Rudolf’un uşağı Loscheck geç olup da Prens uyanmayınca odanın kapısını çalar. Kapı açılmaz, içeriden de ses de gelmez. Sonunda muhafız askerlere haber verilir. Kapı balta ile parçalanarak kırılır. Uşak Loscheck içeriye girer. Fakat uşak Loscheck’in içeri girmesiyle çıkması bir olur. Yüzü dehşetten bembeyaz olmuştur...
O sırada uşak Loscheck’in karşılaştığı manzara, İmparatorun olayı haber alır almaz gönderdiği doktorun ölüm raporunda şu şekilde anlatılır:
‘’İki cesedin bulunduğu odaya girdik. Rudolf’un yüzüne hiçbir şey olmamıştı. Fakat kafası uçmuştu sanki bu da tabancanın çok yakından ateşlendiğini gösteriyordu. Güzel bir kadın olan öteki ceset ise Barones Vetsera’ya aitti. Prens Rudolf yatağın sol tarafında yatıyordu. Barones ise sağ tarafındaydı. Gayet net hatırladığım bir şey var. Yatağın sol tarafında Prens’in yanında bir iskemle ve alçak bir masa bulunuyordu. Masanın üzerinde bir ayna ve bir tabanca gördüm.’’
İmparatorluk ailesi açısından bu büyük bir skandaldır. İmparatorluk ailesi açısından bu haberin duyulmaması gerekir.
Maria Vetsera’nın cesedi aynı gün ormanın derinliklerinde bir yere saklanır. Ertesi gün, Maria Vetsera’nın iki akrabası cesedi saklandığı yerden alırlar. Maria Vetsera’ya elbiseleri giydirilir. Sol şakağındaki kurşun yarasını kapatılsın diye başına bir şapka geçirilir. Ölü olduğu da anlaşılmasın diye ceset iki akrabasının arasında sıkıştırılarak, araba ile bir manastıra götürülür ve gizlice manastırın bahçesine defnedilir.
Prens Rudolf’un ise kalp krizi nedeniyle öldüğü ilan edilir. Cenazesi, kafası alçı ile şekillendirilerek sargılarla sarılmış şekilde cenaze töreni için Viyana’ya götürülür.
Ancak, gerçeğin çok kötü bir huyu vardır. Artan dedikodular sonrası 1 Şubat 1899 günü imparatorluk sarayı ‘’Veliahdın bir sinir krizi sırasında intihar ettiği’’ açıklamasını yapmak zorunda kalır. Ancak İmparator tam bir soruşturmaya izin vermez.
Facia hakkında rivayetler
İki sevgili intihar mı etmişti yoksa öldürülmüşler miydi? Peki, gerçek ne idi? Konu araştırılıp aydınlatılmayınca gerçek yerine sadece rivayetler konuşmaya başlar.
En yaygın rivayet, İmparatorun zaten evli olan oğlunun karısından ayrılarak bu genç hanım ile evlenmesine izin vermediği için, iki sevgilinin anlaşarak intihar ettikleridir. Bir başka rivayet de Veliaht Rudolf’un aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle babası Franz Joseph’in emri ile öldürüldüğüdür...
İntihar konusunda da şöyle bir ayrıntılı rivayet vardır:
Sevgililer beraber intihar edeceklerdir. Prens Rudolf önce sevgilisi Maria Vetsera’yı tabanca ile vuracak sonra da aynı tabanca ile kendisi de intihar edecektir. Ancak Prens Rudolf, Maria Vetsera’yı tabanca ile vurduktan sonra tabancayı kendine doğru çevirerek kendisini öldürmeye cesaret edemez. Prens Rudolf, geceyi Maria Vetsera’nın cesedinin yanında geçirir... Sabah olduğunda uşağına kahvaltıyı getirmesi emrini verir. Tekrar yatak odasına dönünce, Maria Vetsera’nın cesediyle karşılaştıktan sonra tabancayı kendi kafasına dayar. Sonunda tetiği çekme cesaretini bulur...
Ciddi bir soruşturma açılmadığı için, bunun bir cinayet mi yoksa bir intihar mı olduğu konusu yıllarca gizemini korur.
Kasadan çıkan mektuplar
2016 yılında Viyana’da Schoellerbank’taki bir banka kasasından Maria Vetsera’nın annesine yazdığı mektup olduğu iddia edilen bir belge ortaya çıkar. Bu mektup 1926’dan beri Schoellerbank’taki bir banka kasasında muhafaza edilmektedir. 90 yıldır kasada saklanmakta olan bu mektuplar, 130 yıl önce Mayerling’deki o odada ölü olarak bulunan Maria Vetsera’ya ait olduğu iddia edilir.
Maria Vetsera’nın annesine yazdığı iddia edilen veda mektubunda şunlar yazar:
“Lütfen yaptığım için beni affet, aşka karşı koyamadım. Onunla da karar verdiğimiz gibi, Alland Mezarlığı’nda yanına gömülmek istiyorum. Ölümde, hayatta olduğumdan daha mutlu olacağım…”
Ancak Avusturya Ulusal Kütüphanesi’nin yayınladığı bir açıklamada, Maria Vetsera’nın yazdığı tüm mektupların annesi tarafından yakıldığına inanıldığı ifade edilir.
Mayerling Müzesi
Olayının yaşandığı Mayerling bölgesindeki, Prens Rudolf tarafından av köşküne dönüştürülen St. Laurance malikânesi Prens Rudolf’un ölümünden sonra babası İmparator Franz Joseph tarafından büyükçe bir kısmı yıktırılıp yerine bir manastır yapılır. Bu manastır da, Kudüs’te 1155 yılında Carmel (Karmel) Dağı’nda Hristiyan hacılar ve Haçlı askerleri tarafından kurulan Carmelite tarikatına verilir. Halen günümüzde de Carmelite tarikatının rahibeleri bu manastırı kullanırlar. Ancak ziyarete gittiğinizde sayıları 20 civarında bulunan bu rahibeleri göremezsiniz. Çünkü Carmelite tarikatının prensibi görünmeden hizmet etmektir. Bu manastırın küçük bir bölümü de, Mayerling Faciası anısına müze olarak kullanılmaktadır. Manastır Viyana’nın yaklaşık 40 Km. kuzeybatısında bulunmaktadır.
Mayerling Faciası anısına
Tarih, sanat ve edebiyat camiası böylesi bir faciaya kayıtsız kalamazlar. Bu konuda çok sayıda kitap, araştırma yayınlanır, müzikaller, filmler çekilir.
Kitaplar
Girişte de bahsettiğim gibi özellikle Avusturya’da bu konu üzerine yazılmış neredeyse onlarca eser kitap, yüzlerce makale ve araştırma vardır. Bu kitaplardan bazıları:
‘’Mayerling: Die Lösung des Rätsels’’, Gerd Holler, Verlag Fritz Molden, 1980
‘’Mayerling ohne Mythos Ein Tatsachenbericht’’, Fritz Judtmann, Verlag Kremayr & Scheriau, 1968 / 1982
‘’Die Schicksalstage von Mayerling. Nach Dokumenten und Aussagen’’, Clemens M. Gruber, Verlag Erich Mlakar, 1989
‘’Mayerling 1889 Ein Mythos entsteht’’, Hannes Etzlstorfer, Be&Be-Verlag, 2016
Ancak Türkçeye çevrilmiş kitap ise sadece bir tanedir. O da Fransız yazar Claude Anet’in ‘’Mayerling Faciası’’ (Altın Kitaplar, 1969) isimli kitabıdır...
Filmler
Mayerling Faciası hakkında şimdiye kadar çok sayıda filmi yapılır. Bunlardan en önemlileri 1957 yılında Mel Ferrer ve Audrey Hepburn’un rol aldıkları ‘’Mayerling’’ filmi ile 1968 yılında da Omar Sharrif, Catherine Deneuve ve Ava Gardner’ın başrol oynadığı ‘’Mayerling Faciası’’ filmidir.
Eğer bir gün yolunuz Viyana’ya düşerse Mayerling’e gitmeden önce en azından Omar Sheriff, Catherine Deneuve, James Mason, Ava Gardner gibi isimlerin rol aldığı 1968 yapımı ‘’Mayerling Faciası’’ filmini izleminizi öneririm
Eğer
Eğer Maria Vetsera İzmir Bornava’ya ailesinin yanına geldiğinde Viyana’ya tekrar dönmeseydi… Belki o zaman Prens Rudolf ölmeyecek ve o zaman da Franz Joseph’in yeğeni Franz Ferdinand veliaht olmayacaktı. Franz Ferdinand veliaht olmayacağı için belki de 1914 yılında Sırp suikastçı tarafından öldürülmeyecekti. Franz Ferdinand da ölmeyeceği için de belki de 1. Dünya Harbi çıkmayacaktı. Veya daha geç çıkacaktı.
Gerçi Tarih Baba’ya asla ‘’eğer’’ diye sual edilmez ya… Benimki hüsnü kuruntu işte…
Ve Tarih Baba'nın dersi
Bir de der ki Tarih Baba, sakın ola ki imparatorlara, krallara, saraylara gelin, veliaht, evlat, damat ve sevgili olmayasınız. Sonra başınıza bir iş gelir, ne iş geldiğini yüzlerce yıl geçse de kimsecikler bilmez, muamma kalır… Daha önce anlattığım Bavyera Kralı II. Ludwig’e olduğu gibi, şimdi anlattığım Veliaht Prens Rudolf ve sevgilisi Barones Maria Vetsera’ya olduğu gibi…
Osman AYDOĞAN
Omar Sharrif, Catherine Deneuve ve Ava Gardner’ın başrol oynadığı ‘’Mayerling Faciası’’ filminden bir sahne:
https://www.youtube.com/watch?v=mxMaVLImepY